Beddua yerine hayır duası

BEN Ertuğrul Özkök...Devletin okullarında okumuş...Devletin üniversitesini bitirmiş...Devletin verdiği bursla yurt dışında doktora yapmış...

Haberin Devamı

Devletin üniversitesinde öğretim üyeliği yaparak hayatını kazanmış...
Bu ülkenin en büyük gazetesinde çalışmış ve çalışmakta olan...
Vergisini düzenli ödeyen...
Bugüne kadar hiçbir suça karışmamış bir insan olarak...
Altı günden beri süren bu gösterilerden umutla beklediğim bir şey var...
Beklediğim şeyi size söylediğim zaman belki şaşıracaksınız...
Belki bazılarınız kızacak...

***
  
Ben bu eylemleri canıgönülden destekliyorum. Çünkü özgürlüğümü elde etmeyi bekliyorum.
“AK Parti’ye oy verme özgürlüğümü almak istiyorum...”
Neden mi?

Bugüne kadar oy vermedim... Ama uyguladıkları politikaların yüzde 70’ini hayranlıkla izliyorum.

Ekonomik politikalarını çok başarılı buluyorum.
Türkiye’nin ekonomik başarılarının dışarıda yarattığı hayranlıktan gurur duyuyorum.

Ulaşım, iletişim, sağlık politikalarını çok beğeniyorum.

Organizasyon kabiliyetlerini takdirle izliyorum.

Ülkemin gidişatından memnunum.

***
 
Ama hayat bundan ibaret değil.
Doğduğum yerlerin havası, aldığım eğitim, kültür, hayat tarzım, kişiliğim, sadece ekonomik başarılarla mutlu olmama izin vermiyor.
Şahsiyetim var...
Haysiyetim var.
Korkularım, endişelerim var.
Ben ne kadar iyimser olmaya çalışsam da, çevrem huzursuz...
Özellikle kadınlar korkuyor.
Ben gazeteci olarak korkuyorum.
İşini kaybeden arkadaşlarımın gözlerini her saniye üzerimde hissediyorum.
Kendimden utanıyorum...
Güzel bir işe sahip olmanın keyfini, tatminini yaşayamıyorum.

***
  
Hayattan çok ders aldım.
Birlikte yaşamayı öğrendim.
Türbanlı kadınları anladım. Muhafazakâr insanların endişelerini de anladım.
Artık onları hayatın her alanında görmek beni korkutmuyor, tam aksine hoşuma gidiyor.
Aralarına karışıyorum, konuşuyorum, kendimi anlatıyorum, eleştirilerini dinliyorum, sinirlenmeden en samimi şekilde cevaplıyorum.
Anladıkça daha rahatlıyorum.
Eskisinden daha Müslüman bir insan değilim ama eskisinden çok daha anlayan bir insanım.

***
  
Ama bu defa ben korkmaya başladım. Onlardan değil, iktidarı elinde tutanların baskısından bunaldım.
Bazen kendimi ikna odalarında hissediyorum.
Kendi eşleri, kendi kızları ile ilgili en küçük eleştiriye, gözleme tahammül edemeyen insanların, başkalarının eşlerine, kızlarına, başka vapurlardan inen kadınlar olarak bakması beni  hem kahrediyor, hem de ürkütüyor.
İtirazım bu horlanmaya, bu aşağılanmaya, hakarete uğramaya, ağzımızı her açtığımızda işimizi kaybetme tehditlerinedir...

***
  
Evet bu ülkenin sayısı hiç az olmayan insanı, her şeyini kaybettiği, haysiyetini yitirdiği, kendini bu ülkenin üvey evladı gibi hissetmeye başladığı bir anda bu genç çocuklar çıktı ve “ötekileştirilmiş” Türkiye’ye moral verdi.
Bu onlar için iyidir.
Ama AK Parti için daha da iyidir.
En iyi de Türkiye içindir.
Açıkça ve bütün kalbimle söylüyorum. Ben artık tarihe yazılmış olan Gezi miladından bunu bekliyorum.
AK Parti gibi, son 10 yılda büyük ekonomik başarılara imza atan bir partiye hiç korkmadan, çekinmeden, göğsümü gere gere oy verme özgürlüğümü elde etmeyi umuyorum.
İstediğim de çok bir şey değil.
Haysiyetimizle oynanmasın...
Hayat tarzımıza dokunulmasın...
Dindar nesil yetiştireceğiz diye tornadan çıkmış tek tip mümin yetiştirme misyonundan vazgeçilsin...
Vapurlardan inen, vapurlara binen kadınlar horlanmasın...
Yani toplumun bir bölümüne öz evlat muamelesi yapılırken, öteki bölümüne parya muamelesi yapılmasın.

***
  
Sayın Başbakan, bu akşam Türkiye’ye dönüyorsunuz.
21’inci yüzyılda ileri demokrasi iddiasında olan bir lider için, bunlar çok şeyler mi Allah aşkına...
Unutmayın, o meydana çıkan çocuklar, onların aileleri, evlerinin pencerelerinde tencere-tava çalanlar da inançlı insanlar.
Onların bedduası yerine hayır duasını almak aslında çok kolay bir şey...
O hayır dualarını almak, inanın sandıktan üç-beş fazla oy almaktan çok daha güzel ve ulvi bir şeydir.

Haberin Devamı

Genç arkadaş, bunu yazan bir 68 Mayısçı

Haberin Devamı

GEZİ Parkı’ndaki genç arkadaş...
Bu yazıyı yazan adam, 1968 Mayıs’ında 21 yaşında olmuş olan “Yaş icabı bir 68’cidir...”
1968 bütün dünyada iz bırakmış bir yıldır. Sonraki kuşaklar üzerinde de iz bırakmıştır.
Bazılarında hayranlık, bazılarında ise “Biz niye onlar gibi politize değiliz” türünden bir iz...
Bütün kalbimle söylüyorum...
Bütün dünyada iz bırakacak, hayaller üstü bir harekete imza attınız.

Bizlerden daha barışçısınız. 

Bizlerden çok daha zekisiniz.

Bizlerden çok çok daha esprilisiniz.

Bizlerden çok çok çok daha iyi teknoloji kullanıyorsunuz.

Bizlerden çok çok çok çok daha sanatçısınız.

Bizlerden çok çok çok çok çok daha insanisiniz, dayanışmacısınız.

Ve bizlerden çok çok çok çok çok çok daha kalıcı bir iz bıraktınız.

Bence bu hareket fazlasıyla amacına ulaşmıştır. Şimdi John Lennon’un sözlerine kulak verme zamanı:
“Olay şiddet kullanmaya dönüştüğü zaman, sistemin oyununa geliyorsunuz demektir.
Nasıl baş edemeyeceklerini bilemedikleri tek şey şiddet dışı eylemler ve mizahtır...”
İşte siz bunu başardınız.
Artık evlere dönme zamanıdır.
Gezi artık sadece bir parkın adı değildir.
Barışçılığınız, zekânız, dayanışmanız ve mizahınız zaferi kazanmıştır.
Bunu aptalca bir şiddetle ve etkisini tersine çevirecek bir inatla bozmamak, bütün Türkiye’nin menfaatinedir.
Bir de son rica...
Lütfen eylemlere katılmayan yazarlara, sanatçılara baskı yapmayın.
İstediğiniz şey gerçekten demokrasi ise başkalarının haklarına da saygı göstermelisiniz.

Yazarın Tüm Yazıları