Bankalarımız ‘taş’ gibi diye sevindik yüzde 14’e oturan işsizlikle üzüldük

BİZİM “İyimser Ahmet”, “Kötümser Mehmet”le geleneksel “yeni yıl buluşması” mekânına gittiğinde, 2009 başına göre biraz rahatlamış gibiydi... “Kötümser Mehmet”, “Senin için kriz bitti anlaşılan. 2009 başında karalar bağlamış gibiydin, şimdi keyifli gördüm seni” dedi. “İyimser Ahmet”in yanıtı, “Hissetmiyor musun, toparlanma başladı” oldu... Bu yanıt aralarındaki tartışmanın kıvılcımıydı...

Haberin Devamı

KÖTÜMSER MEHMET: Ne toparlanmasından bahsediyorsun. Senin işsizlikten haberin yok anlaşılan. Türkiye’de “iş umudunu kaybetmiş” 6 milyon insan var. İşsizlik oranı geçen şubatta yüzde 16’yla zirve yaptı. Şimdi Yüzde 14’lerde. Geçen gün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da itiraf etti, önümüzdeki 3 yıl işsizlik yüzde 13’ün pek altına düşmeyecek. Bu ortamda nasıl “toparlanma”dan söz edebiliyorsun.
İYİMSER AHMET: Ben de işsizliğin farkındayım. En azından aile çevremden biliyorum. Üniversite mezunu yeğenim 1.5 yıldır evde oturuyor. Ancak, Türk bankacılık sektörü, krizde dimdik, taş gibi ayakta kalma açısından neredeyse rekora imza attı. Türkiye, dünyada kriz sürecinde bankalara devletten kaynak aktarmayan üç ülke arasına girdi. Şimdi bu durumu görmezden mi gelelim. Ayrıca sanayi üretimi aniden yüzde 6 artıya geçti. 2009’un son çeyreğinde büyümenin artı çıkması olasılığı da çok yükseldi.
KÖTÜMSER MEHMET: Bankalar dimdik ayakta kalmış da ne olmuş? Bizler, sokaktaki vatandaş bunun ne faydasını gördü? Hadi bırak bizleri, şirketlerin çoğu “Bankalar kredi vermiyor” diye dert yanıyor. Nitekim Başbakan Tayyip Erdoğan da geçenlerde, “Bankaların sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 20’ye kadar çıktı. ‘Alt sınır yüzde 12’ kuralını biraz gevşetmek lazım” diyerek konuyu gündeme getirdi. Ayrıca, büyüme son çeyrekte artıya geçse ne olacak. 2009’un tümünde yüzde 6-6.5 küçülme kesinleşti. Kişi başına gelirimizden 2 bin dolardan fazla gitti, 8 bin dolara indik.
İYİMSER AHMET: Allah’tan kork. Bankalarda konut kredisi faizleri yine yüzde 1’in altına inmedi mi? Bu nasıl oluyor? Geçenlerde Ali Babacan da söyledi. Türkiye’de geçmişte yaşadığımız tüm krizlerde enflasyon ve faizler patlardı. Hatırlamıyor musun 2001 krizindeki yüzde 10000’i aşan gecelik faizleri? Şimdi öyle mi? Enflasyon düşmüş yüzde 5-6 aralığına. Merkez Bankası faizi yüzde 6.5’e inmiş. Bankaların mevduat faizleri tek haneyi yokladı, yüzde 10-12 dolayında seyrediyor. Ayrıca, banka topladığı paranın üzerinde yatarak para kazanamaz. Hak eden şirkete kredi veriyorlar.
KÖTÜMSER MEHMET: Ya kredi kartı borçlarına, bankaların kart bedeline ne demeli? Kredi kartı borcu yüzünden intihar edenlerle ilgili haberleri gazetelerde görmüyor musun? Bankalar kredi kartı faizinde neden insaflı davranmıyor. Madem faizler indi, neden kredi kartında da inmiyor?
İYİMSER AHMET: Kredi kartı barışı için yasa çıkmıştı. Süre yetmeyince bankalar uzattı. Barıştan yararlanan çok kart borçlusu var. Kredi kartı faizi de düştü ama kimse orada tüketici kredisi gibi bir oran beklemesin. Kartla harcamanın bedelini ertesi ay ödemek gerek. İhtiyacı olan, tüketici kredisi kullanmalı.
Ne dersiniz?
“İyimser Ahmet”in de, “Kötümser Mehmet”in de haklı yönleri var değil mi?
İyi yıllar...

Haberin Devamı

Türkiye yüzde 6 küçülürse kriz ‘teğet’ geçmiş olur mu

Haberin Devamı

KÖTÜMSER MEHMET: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen gün DEİK’in genel kurulunda ısrarla, “Gördünüz işte, kriz bizi teğet geçti” dedi. Yüzde 14’e oturan işsizliği konuştuk. Hadi, Amerika’daki, Japonya’daki işsizlik oranlarını örnek gösterip kendini avutuyor. Peki Türkiye’nin yüzde 6-8 küçülmesine ne demeli? 2009’un 9 ayındaki küçülme yüzde 8’i aştı. 2009 için küçülme de yüzde 6-6.5 gibi çıkacak. Böyle “teğet” mi olur?
İYİMSER AHMET: Bütün dünyayı sarsan kriz ortamında Türkiye’nin küçülme yaşamasını önlemek mümkün mü? Elbette yüzde 6-6.5 küçülme görmezden gelinecek bir oran değil. Ama yine de Türkiye, global krizin etkisini 2001’deki kendi krizimiz kadar derinden hissetmiyor. Yani, 2001 kriziyle karşılaştırılınca Başbakan’ın “teğet geçti” yorumu daha iyi anlaşılıyor.

Haberin Devamı

Vergi indirimiyle otomotiv korundu

İYİMSER AHMET: Yine 2009 başındaki konuşmamızı anımsadım. Sen otomotivde “üretim üssü olma planımızın kriz darbesi yediğini” savunmuştun.
KÖTÜMSER MEHMET: Öyle olmadı mı? Otomotiv, krizde en çok darbe yiyen sektörlerin başında yer almadı mı?
İYİMSER AHMET: İnsaf et. Hükümet Avrupa pazarının durması üzerine ihracat darbesi yiyen otomotiv sektörüne ÖTV indirimlerini “can simidi” oarak attı. 6 ay boyunca iç pazarda ciddi satış gerçekleşti.
KÖTÜMSER MEHMET: Bana hükümeti savunma. O indirimleri daha hızlı yapsalardı, belki bugün otomotiv daha iyi noktada olurdu. Hem, G-20’den, IMF’den, Dünya Bankası’ndan tüm ülke liderlerine, “Kriz önlemlerini hemen ortadan kaldırmayın” uyarıları gelmişken, ÖTV indirimi erken bitirildi.
İYİMSER AHMET: Uzun süreli vergi indirimi destekleri “uyuşturucu etkisi” yapar. Bunu ben değil, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün söylüyor. Ayrıca, kriz ortamında Ford’un Gölcük’teki fabrikasında üretilen Connect’in Amerika’ya ihracatına başlandığını unutuyorsun. Otomotivin anavatanına ihracat yapmak büyük gurur. Ayrıca, sırada Tofaş’ın ihracatı da var.

Haberin Devamı

Krizin zor günleri IMF’siz geçti, yine anlaşma arıyoruz

İYİMSER AHMET: 2009 başındaki buluşmamızda Uluslararası Para Fonu’yla (IMF) ilgili sözlerini hatırlıyor musun? Hükümetin “Ümüğümüzü sıktırmayız” havası attığını, ancak yine de IMF’den 25 milyar dolar gelsin diye dört gözle beklediğini söylüyordun. Bak, bütün dünya krizde kıvranırken, Türkiye 2009’u IMF’yle yeni stand-by imzalamadan atlattı.
KÖTÜMSER MEHMET: Öyle ama hep “IMF’yle görüşüyoruz” diyerek, “olumlu beklenti”ye oynadılar. Milyar dolarlar havada uçuştu. IMF’den gelebilecek kaynak için 40 milyar dolar bile telaffuz edildi. Madem krizin zor günlerini yeni stand-by yapmadan atlattık, hâlâ neden IMF’yle görüşme yapıyorlar? Demek ki hâlâ IMF’ye mecbur kalacaklarını düşünüyorlar.
İYİMSER AHMET: Dünyada para darlığı yaşanırken IMF’den kaynak kullanmanın nesi yanlış? Dikkat edersen Türkiye artık IMF’ye “Her şey kabulümüz, yeter ki gelin” diye yalvarmıyor. Aksine, “Biz bir orta vadeli program hazırladık, buna da uyacağız” deyip, bunun üzerinden anlaşmanın temelini oturtacaklar. Nitekim Başbakan Erdoğan, partisinin MKYK’sında, “IMF’yle bizim istediğimiz şartlarda anlaştık” mesajı verdi. Ayrıntıları birkaç güne bellir olur sanırım.

Yazarın Tüm Yazıları