Bakın şu Yunan'ın yaptığına

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

Başterörist Abdullah Öcalan, İmralı Adası'nda DGM savcılarına verdiği ifadede PKK-Yunanistan bağlantısını şöyle anlatıyor:

‘‘Yunanistan'la ilişkimiz 1988 yılında başladı. Bu tarihte Kostas Baduvas (Eski İçişleri Bakanı, Girit Milletvekili) ve Naksakis (Amiral rütbesiyle emekli olan albay) adlı kişilerle bağlantı kurdum. Bu ülkede kiliseden, belirli işadamları ve halktan, para yardımı alıyorduk. Ayrıca Fonita Kürdistan (Kürdistan'ın Sesi) adlı bir dergi çıkarıyorduk. Dergimiz bağış karşılığı satılıyordu. Son dönemdeki temsilcimiz ‘‘Rozalin’’ kod isimli Ayfer Kaya'dır. Bana Kıbrıs Rum Kesimi'nden gazeteci Lazaros adına çıkartılmış pasaportu, Ayfer Kaya getirmiştir. Ayfer'den önceki Yunanistan sorumlumuz ‘‘Mahir’’ kod isimli Fethi Demir idi. Demir, Evia Adası'nda Dimitri ve Helen isimli kişiler adına örgütçe satın alınan kampta, siyasi eğitim veriyordu. Bu kampta ayrıca her türlü patlayıcı hakkında bomba eğitimi de yaptırılıyordu.’’

APO: ‘‘ÜÇ KEZ ATİNA'YA İNDİM’’

‘‘9 Ekim 1998 günü, Suriye gizli servisinin verdiği özel uçakla ve Abdullah Sarıkurt adına düzenlenmiş sahte pasaportla, Atina'ya geldim. Yanımda Rozalin de vardı.

Yunanistan'a iltica talebim kabul edilmediği gibi, 3 saat içinde ülkeyi terk etmem istendi. Burada Yunan Gizli Servisi'nden Dimitri ile görüşerek, Rusya'ya geçtim. Rusya'da 33 gün, İtalya'da da 68 gün kaldıktan sonra PKK'nın Roma temsilcisi Ahmet Yaman ve Rozalin ile birlikte Yunan Gizli Servisi'nin uçağına binerek Rusya'ya döndük. Ancak Ruslar hemen ülkeyi terk etmemi bildirdiler. Bunun üzerine Suriye ile temasa geçerek, yeniden oraya gitmeye çalıştım. Fakat Suriye yetkilileri, Türkiye'nin baskısından korkmuşlar ve mutlaka savaş çıkacağı endişesine kapılmışlardı. Bu nedenle yine Yunan Gizli Servisi'nin uçağı ile Yunanistan'a dönmek zorunda kaldım.

İkinci gidişimde Kostas Baduvas ve Naksakis burada kalabileceğimi söyleyerek büyük güvence vermişlerdi. Buna rağmen gizli servis yetkilisi Dimitri karşı çıkarak bizi Minsk'e yolladı. Güya Minsk Havaalanı'nda Hollanda'dan bir uçak gelecek ve bu ülkeye götürecekti. Minsk'e vardığımızda, uçaktan inerek terminalde beklemem gerektiği söylendi. Dört saat boyunca uçağı terk etmemekte direndim. Bu arada diğer istihbarat servisleri yerimizi öğrenmişlerdi. Bunun üzerine ve Dimitri'nin talimatıyla üçüncü kez Yunanistan'a döndük. Nihai hedef, Kenya idi. Bu ülkeyi de Dimitri belirlemişti.

2 Şubat günü Yunanistan'a ait uçakla Kenya'ya gittik. Havaalanından doğruca Büyükelçi Kostulas'ın evine götürüldüm. İlk günlerde Güney Afrika'ya geçeceğimiz söyleniyordu. Ancak bu söz gerçekleşmedi. Bu arada büyükelçi, başka bir eve taşınmam konusunda ısrar ediyordu. Direnerek elçilik ikametgáhında kaldım. Kenya makamlarının baskısı artınca, büyükelçi telaşa kapılmıştı. Bana bir uçak ayarlandığını ve istediğim ülkeye gidebileceğimi söyleyip duruyordu. Tüm ısrarlara karşın ikametgáhı terk etmedim. Nihayet bir akşam Kenya yetkilileri, Hollanda'ya gidecek bir uçağın Nairobi Jomo Kenyatta Havalimanı'nda beni beklediğini söyleyerek, binadan çıkardılar.’’

Sonrası malum: Başterörist Öcalan, Hollanda'ya gitmek üzere geldiği havaalanında Türk Özel Kuvvetleri timince paketlenip, doğruca yurda getiriliyor.

‘‘FÜZELERİ YUNANİSTAN'DAN ALDIK’’

Abdullah Öcalan, Yunanistan'ın PKK terör örgütüne sağladığı destekten söz ederken, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin helikopterlerine saldırıda kullanılan füzelerin nasıl alındığını da anlatıyor. ‘‘Tanesi 18 bin dolara satılan Strella füzelerini Yunanistan'ın finansmanıyla aldık’’ diyor.

Başterörist Abdullah Öcalan'ın ifadesini okuduktan sonra Haluk Şahin'le Diyarbakır'ın yolunu tuttuk. Çünkü onun itiraflarında adı geçen ‘‘Mahir’’ kod isimli Fethi Demir, halen Diyarbakır E-Tipi Cezaevi'nde bulunuyor.

İtirafçı Demir, Yunanistan-PKK ilişkilerini anlatırken müthiş ayrıntılar verdi ve bizi dehşete düşüren gerçekleri dile getirdi.

Demir'in anlattıklarını salı gecesi Arena'da ekrana yansıtacağız. Bu itirafların milyonlarca seyircimizi derinden etkileyeceği, hatta dünya kamuoyunu sarsacağı konusunda hiç kuşkumuz yok.

İşte bu inanılmaz itiraflardan bir alıntı:

‘‘Yunanistan'da M-16 silahlarının resmi satıcısı Vilasis isimli bir işadamıdır. Vilasis, Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç'le de dosttur. Bize Sırplar'ın elinde bulunan Igla ve Strella füzelerini satabileceğini söylediğinde, önce inanmamıştık. Ancak bir gün Yunan Parlamentosu 2. Başkanı Panayotis Sguridis'in ofisinde Naksakis ve Vilasis'le otururken, konu ciddi bir şekilde ele alındı. Bu görüşmeden sonra Vilasis, Naksakis ile birlikte Sırbistan'a gitti. Milyonlarca dolarlık finansman, Naksakis tarafından sağlanmıştı. Tabii, ona bu parayı devlet veriyordu.’’

‘‘DÜŞEN HELİKOPTERE SEVİNDİLER’’

Füzeler, Kıbrıs Rum Kesimi'nde demir haddehanesi bulunan Aristo isimli işadamı adına, ‘‘hurda demir’’ görünümü altında gönderildi. Suriye'nin Lazkiye Limanı'ndan alınarak Kuzey Irak'taki adamlarımıza teslim edildi.

Sguridis, Naksakis ve onun yakın arkadaşı Dışişleri Bakanı Pangalos, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait helikopterlerden, hiç olmazsa bir tanesini mutlaka düşürmemizi istiyorlardı.

O sırada Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak'ta geniş çaplı bir operasyona başlamıştı. Çok geçmeden bu füzelerle bir helikopterin düşürüldüğü haberi geldi. Sguridis çok sevinmişti. Hemen parmağıyla masaya 8 işareti yaptı. Yani bu, 8 milyon dolarlık yeni bir yardımın ilk işaretiydi...''

Dehşet içinde kaldınız değil mi?



Yazarın Tüm Yazıları