Feriha Dildar Şenkaya
Feriha Dildar Şenkaya
Feriha Dildar ŞenkayaYazarın Tüm Yazıları

’Baba’ olmak...

Yaklaşık 30 sene önce yapılan araştırmalar, o dönemde babaların, çocuklarıyla annelerden daha az zaman geçirdiğini ve çocuk bakımı ve yetiştirilmesi konusunda çok az sorumluluk yüklendiklerini göstermiştir.

Günümüzde ise değişen hayat koşulları ve yaşam tarzlarının (kadınların da çalışma hayatına atılması) yanı sıra, farklılaşan çocuk yetiştirme tarzları nedeniyle babalar, çocuk bakımı ve yetiştirilmesi gibi konulara aktif bir şekilde dahil olmaya başlamışlardır.

Babanın çocuk ile ilgili alanlara katılmasıyla birlikte, aile içindeki "baba rolü" de zaman içinde değişime uğramıştır. Geçmişte "eve ekmek getiren, evin direği olan otorite figürü" olarak algılanan bu tek boyutlu ve aile içinde mesafeli baba figürü, günümüzde "eş, geçim sağlayan, bakım sağlayan, koruyucu, rol modeli, oyun arkadaşı, öğretmen, ahlak rehberi" gibi, ağırlıkları farklı zaman ve koşullara göre değişen, farklı rolleri üstlenmektedir.

Günümüzde babaların üstlendiği farklı rolleri göz önünde bulunduran pek çok araştırma, babanın çocuğun çeşitli alanlardaki gelişimini önemli ölçüde etkilediğini ortaya koymuştur.

Aile içindeki baba figürünün ve baba-çocuk ilişkisinin çocuk gelişimi üzerindeki etkisi, çocuk bakımı, eğitimi, oyun gibi doğrudan etkileşim yoluyla olabileceği gibi, babanın çevresindeki insanlara ve sosyal koşullara etkisi üzerinden dolaylı olarak da gerçekleşebilir. Babanın motivasyonu, becerileri, kendine güveni, sosyal destek ve çocuk yetiştirme ile ilgili ailevi ve kültürel değerler de, babanın aile içindeki rolünü etkileyen ve baba-çocuk arasındaki ilişkinin kalitesini öngören kayda değer faktörlerdir.

Genel kanının aksine, babalık rolü doğumdan itibaren değil, çocuğa sahip olmayı istemekle başlar. Baba adayının çocuğuyla olan iletişimi de annenin hamilelik döneminde eşine yardımcı olmasıyla başlar. Hamilelik öncesi ve sonrasında da babalara birçok önemli görevler düşmektedir.

Annenin yaşadığı fiziksel ve duygusal değişimler göz ardı edilemez. Anne hamilelik döneminde içsel süreçlerini de gözden geçirmeye başlar. Hamilelikteki duygusal süreçlerin yanı sıra, fiziksel sorunlarla da başa çıkarken babanın eşine verdiği duygusal destek çok önemlidir.

Bebeğin doğumuyla birlikte kadın ve erkeğin kendilerini ve birbirlerini algılayış biçimleri de değişikliğe uğrar. Kadın anne olmuştur ve bu değişim, duygusal ve fiziksel olarak hamilelik ve öncesinde annenin zihninde başlar. Oysa babanın "babalık" hakkında tek referansı kendi babasının çocuğu olduğudur. Babalığı bebekle birlikte yavaş yavaş öğrenecektir.

Bazı teorisyenler, annenin bebekle olan ilişkisinin bebeğin kişiliğini ve sosyal ilişkilerini büyük ölçüde biçimlendirdiğini savunurlar. İlk aylarda bebeğin fiziksel ve duygusal olarak anneye çok ihtiyacı vardır. Baba, "ben bu ilişkinin dışında kaldım" demek yerine, anne-bebek arasındaki yoğun birlikteliğin doğal olduğunu, bu durumun kendisinin dışarıda kalması anlamına gelmediğini bilmelidir.

İlk iki yıldan sonra artık çocuk anne ve babaya eşit mesafededir. Baba, çocuk için dış dünyanın ilk temsilcisidir. Olumlu baba- çocuk ilişkisi çocuğun dış dünyaya daha güvenle bakabilmesini sağlar. Baba yaratmak istediği otorite ve disiplini korkutarak oluşturursa, çocuk da dış dünyayı korkutucu olarak görebilir.

Çocuklar için, kendilerinin yapamadıkları şeyleri yapacak güç ve beceriye sahip olan bütün yetişkinlerin, özellikle anne ve babaların adeta doğal bir otoritesi vardır. Anneler gibi, babaların imajı da fiziksel özellikleri ve becerileri ne olursa olsun bir başkadır. Hemen hemen her çocuğun gözünde baba figürü büyük ve güçlüdür.

Baba, erkek çocuk için model, kız çocuk için karşı cinsin temsilcisidir. "Erkek" imajı çocuğun zihninde ilk olarak, babanın fiziksel özellikleri ve davranışları ile şekillenir. Erkek çocuklar erkeksi gücü, mücadeleyi, rekabeti, yenme ve yenilmeyi baba ile deneyimler. Kızlar ise erkek dünyasına ait ilk yatırımlarını babaları sayesinde oluştururlar.

İlk yıllardan itibaren çocukların hayatında önemli bir varlık gösteren babalar, çocuklar yetişkin oldukça zenginleşirler. Yaptıkları yatırım en kárlı şekilde kendilerine geri döner. Oysa görevini yalnızca eve para getirmekle sınırlandırmış babalar, çocuklarıyla ortak bir dil oluşturma, sorun çözme becerilerini çoktan kaybetmiş olurlar. Son yıllarda baba figürlerini ve çocuk-baba ilişkilerini araştıran çalışmalar;

n İlgi ve sevgi gösteren babaların;

- çocuklarına beceri, bağımsızlık, özsaygı ve özgüven gibi kavramları aşılayarak duygusal gelişimlerine katkıda bulunduklarını,

- çocuklarını, duygusal olarak kendileriyle bağ kurmamış babalara sahip çocuklara göre daha cömert, anlayışlı, toleranslı ve empati yeteneği gelişmiş, dolayısıyla arkadaşlık ilişkilerinde daha başarılı, liderlik özelliklerine sahip uyumlu çocuklar olarak yetiştirip sosyal gelişimlerine de katkı sağladıklarını,

n Otoriter ve az ilgi gösteren babaların ise;

- keyfi ve etkisiz disiplin yöntemlerine daha sık başvurduklarını,

- çocuklarında ise utangaçlık, çekinme gibi kişilik özelliklerine daha sık rastlandığını ortaya koymuştur.

Babalar için bazı ipuçları

- Çocuğunuzun gelişimini anne karnından itibaren takip edin.

- Çocuğunuz üzerinde korkuya dayalı bir disiplin uygulamayın. Sizinle rahat ve açık bir ilişki kurabilmesi için ona fırsat verin. Tam tersi olarak tamamen disiplinsiz, kuralsız ve kontrolsüz bir disiplinin de çocuk üzerindeki olumsuz etkilerini göz ardı etmeyin.

- Anneler gibi siz de çocuğunuza onu her koşulda sevdiğinizi belirtin.

- Çocuğunuzun zihinsel ve cinsel gelişimi için sizin de anne-çocuk ilişkisinin içinde olmanız gerektiğini unutmayın.
Yazarın Tüm Yazıları