Ayşe'nin Gözlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Çarşamba konuşmaları

Sakın ABD'ye gitmeyin

6 Mart 2000 tarihli yazınızda ‘‘horlama’’ konusunda probleminizden bahsetmişsiniz. Çözüm olarak ABD'de uygulanan bir yöntemi yazmışsınız. Ben, İnternational Hospital'da 4 yıl çalışmış, şu anda muayenehaneme açmış bir diş hekimiyim. Ve horlama çözümü için ABD'ye gitmenize gerek olmadığını bildirmek için size yazıyorum. Horlama, uyurken yutak kaslarının normalden fazla sarkması ve hava yolunu tıkaması sonucu oluşur. Biz, ‘‘snore-guard’’ denen bir apareyle yutak kaslarının operasyonsuz sıkılaşmasını sağlıyor ve horlama problemini çözüyoruz... (Aslı Ercanlı Ünal)

Zaten Güney Amerika'ya gittim

ÇOK iyi yapıyorsunuz ama anlatamadım gitti Zafer horlamıyor, gürültülü uyuyor! Bu arada sevgilisini ABD'ye götürecek olan bir okurdu. O okur bunu okursa, gitmesine gerek kalmayacak. Teşekkürler.

Aklında yaşayan adam

DEFALARCA yazdım. Hiçbir işe yaramadı. Belki de fakslarını başkası okuyordur. Kim okuyorsa, lütfen yardımcı olsun. Benim ismim Suphi. Belki de biliyorsundur. Aklında yaşayan adam! En azından bunu biliyorum çünkü aynı şeyi ben de yaşıyorum. Bu çok garip bir duygu. Seni aklımdan çıkarmaya çalışıyorum. Acı veriyor. Kendi haline bırakıyorum, beynimi yorup, aklımı alıyor. Bunu on aydır yaşıyorum. Hiç bitmiyor. Artık dayanamıyorum. İşin kötüsü ölene kadar sürebilir. Hayatım boyunca çok zorluklar çektim. Yaşam savaşı veriyorum. Ben eğlence için, zevk için yaşamıyorum. Hayattan fazla bir şey istemiyorum. Biraz mutlu olmak ve seninle çocuk yapmak. Ama sen olmadan istediğim hiçbir şey olmuyor. Kendime bakıyorum, akıllı bir insanım, komik sayılırım, dürüstüm de. Bir erkek olarak hiçbir eksiğim yok. Ama hiçbir yere gelemiyorum. Çıldırmam gerekir, ama o da olmuyor. Bu durumu değiştirmek gerekiyor. Hayat benim için kabus oldu. Senin için de, bunu biliyorum. Çünkü aynı şeyleri yaşıyoruz. Hayatta senden başka çarem yok! Buluşup bu sorunu çözelim, sana ev telefonumu veriyorum... (Suphi)

Çaren ben değilim Suphi

BEN yokum, Suphi. Beni unut. Ben de çocuk yapmak istiyorum, seni kırmak istemem ama senden değil! Yani çaren ben değilim. Bak, ben yokum artık burada, uzaklardayım. Güney Amerika'da. Döndüğümde hangi konumda olacağımı bilmiyorum. Ama hangi konumda olursam olayım, senin başının çaresine bakman gerekiyor. Başarılar diliyorum.

Kadınlar indirgenmeye değmez

KADININ cinsel obje olarak her yerde kullanılmasına, avamlığa alışamıyoruz sanırım. Öyle değil mi? Bir reklam filmi oynuyor şu sıralarda, kadınların taptığı bir adamla, yine kadınları ince ince aşağılayan bir reklam filmi bu. Teoman, elinde gitar şarkı söylüyor ve arkada şişme bebek gibi canı istediğinde beraber olacağı imajını veren (elindeki gitardan ya önündeki İnternet oyuncağından bir farkı olmadığı apaçık) yatay vaziyette bir kadın. Üstelik cingılın bir bölümünde ‘‘Kadınlar indirgemeye değmez!’’ gibi bir söz. ‘‘Download’’ etmek nedir? İnternet'te bir resmi beğenirsiniz, kaydedersiniz, saklarsınız! Filmi size açıklamama gerek yok, bir kez dikkatlice izlediğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız.

İnanılmaz ucuz programlar, showlar varken, buna mı taktınız diyebilirsiniz. Ama reklamcılık ciddi bir iştir, olmalı. Her önüne gelen sığ kafalının, yanlış mesajlar vererek insanları böylesine olumsuz etkilemeye hakkı olmadığını düşünüyorum. Vakıfbank reklamlarına ne demeli? Kız istemeye giden masum, parasız gencin yanında, arabası olan kıro adam kızı satın almaya çalışır! Kız satılık mal gibidir. Berbat programları zap'leyebiliriz ama reklamlardan kaçınılamaz. Özellikle gençlere hitap eden bir İnternet filmi bu denli kadınları aşağılama fütursuzluğunu gösteremez...

Kadınlar herşeye değer

HASSASİYETİNİZİ anlıyorum. Ama o kadar. ‘‘Kadınlar indirgenmeye değmez!’’ deseler bir takım adamlar, söylesenize kaç yazar? Öyle olmadığını bilmiyor muyuz sanki! Sanırım siz bir reklamcısınız ve olaya daha farklı bir gözle bakıyorsunuz, haklısınız, mesleki kaygılarınızı olabilir ama bir izleyici olarak, tüm bunlar beni çok bağlamıyor. Hemen kızmayın, reklamcılığın ciddi bir iş olduğuna ben de katılıyorum ama biliyor musunuz ben hoşuma gitmeyen reklamları da zapliyorum! Yani böyle bir şey, pekala mümkün. Canım istemiyorsa, televizyonumu bile açmıyorum. Sözünü ettiğiniz kafalar, kadınların aslında herşeye değdiklerini biliyorlar. Gün gelir, dank eder, merak etmeyin...

Yazarın Tüm Yazıları