Ayşe'nin gözlüğü

DKNY değil, DKGGeçen gün, iki ayrı erkekten birlikte oldukları kadınları dinledim. Birincisi için üzüldüm, ikincisi için sevindim. Ve akşam eve gidip Tanrı'nın beni birinci kategorideki bir kadın haline dönüştürmemesi için bildiğim bütün duaları ettim. 8 Mart DKG vesilesiyle de, denk düştü, bari bu Pazar onlardan dinlediklerimi yazayım dedim.Aktaracaklarım bizzat yaşanmış, hatta yaşanmakta olan tecrübeler. ‘‘Derin erkek’’ yazısı üzerine, ‘‘erkek düşmanı’’ diyenler çıktı, bu yazı üzerine de ‘‘kadın düşmanı’’ diyenler çıkacaktır, zaten her gün başka bir şey çıkıyor, ne güzel çıksın, hayat daha eğlenceli oluyor. Ama hatırlatmakta fayda görüyorum, aşağıda okuyacaklarınız benim dahiyane fikirlerim değil, bizzat bu iki erkeğin anlattığı proto-kadınlardır.*Birinci grup, bütünleşen kadınlar.Kendilerini bir erkekle tamamlayan kadınlar. Var olma amaçları adamları, yani kocalarıdır. Onların her şeyini merak ederler. Sonu gelmeyen ve yok eden bir meraktır bu. Kocalarıyla bir beden haline gelirler. Dolayısıyla onlar yanlarında olmadığı zaman ‘‘eksiklik’’ hissederler. Bu eksiklik duygusu fazlalaştığı zaman, o kadınlar, o adamlara hayatı zindan etmeye başlarlar.Şöyle tipik sorular sorarlar:- Şu anda neredesin?- Yanında kim var?- Akşam normal geleceksin, değil mi?Adamlar eve gelirler.‘‘Normal’’ mi, değil mi belli değil!Ama gün içinde yaşadıkları tüm sıkıntıları tekrar evde yaşamak doğal olarak istemezler. Ama bu sefer de şöyle sorular başlar:- Bugün ne yaptın?- Neden bu kadar mutlusun? - Bir tuhafsın bu akşam, canını kim sıktı? Niye sıktı? Niye canını sıkmalarına izin verdin!Bu tür sorular, çok değil, 365 kere tekrarlandığında siz düşünün bir adamın böyle bir kadınla ilişkisinin, evliliğinin ne hale gelebileceğini.Aslında bu birinci grup kadınların kocaları, onları çok severler. Ama mümkün mertebe kaçmaya çalışırlar. Çünkü bililirler, kadınları onlara inanılmaz bağlıdır ve inanılmaz sevmektedir. Ve onlar bu inanılmaz sevgiyle ölmeye niyetli değillerdir. Yakalandıklarında öleceklerini bildikleri için de tüyerler.*İkinci grup, erkeğini yokmuşcasına seven kadınlar.Mükemmel kategorilerden biridir.Yanlış anlaşılmasın Attila İlhan'ın ‘‘Öyle erkekler sevdim ki, yoktular!’’ gibi değil. Onlar, dört duvar arasında bile kendilerine yaşam kurabilen kadınlardır. Kendileri dahil kimsenin yakasına, boğazına, orasına burasına yapışmazlar. O kadınların erkekleri güle oynaya eve gelirler. Çünkü o evin içinde iki hayat vardır, biri erkeğin, biri kadının. O kombinasyon içinde birbirlerini başarıyla, sıkmadan, öldürmeden severler, sevgileri azalmaz, yıllarca çoğalarak artar, onlar da birarada kalırlar.Mesafeler korunur. Mesela her Cumartesi maça gider ikinci grup kadınların erkekleri. Gitmese bile, eve döndüğünde ona maça gitmiş muamelesi yapılır!Sorulacak sorular yok mudur?Elbette vardır, zaman zaman olur, ama sormamak, kurcalamamak, karşısındaki insana da yaşam alanı tanımak gibi bir nosyonları ağır basar bu kadınların.Maharet de budur.Bu evde sorular yoktur.Duyamazsınız.Sadece açıklamalar vardır.Kadından erkeğe, erkekten kadına...Genellikle de hayat üzerine olur.Kocalarının cep telefonunu bile bilmezler.Anlıyorsunuz değil mi, sorgulamazlar, sorgulamanın ayıp olduğunu düşündükleri, karşısındaki kadar kendilerine de saygıları olduğu için. Kontrol kavramı, bu tip kadınlar için iticidir. Kocalarının sadece sağlıklarını kontrol ederler.Kıskançlık?Üstün bir kadın ırkı olmalarına rağmen, onlar da insandır, elbette ki kıskanırlar ama birlikteliklerinin temeli kıskançlık üzerine kurulu değildir. Birinci kategorideki kadınlar kocalarına duydukları güvenle uğraşa dursunlar, onlar için kendilerine duydukları saygı ve güveni kaybetmemek önemlidir.*8 Mart DKG'de ‘‘Allah için, gelin ikinci kategorideki kadınlardan olalım!’’ şeklinde naif bir dilekte bulunmaktan başka bir şey gelmedi aklıma.Yani kendim için istediğim şeyi sizin için de istiyorum.Biliyorum, çok büyük bir fedakarlık!Ama ikinci kategorideki kadınlardan olmamızı temenni etme sebebim, sadece zavallı erkekleri düşündüğüm, onların mutlu, huzurlu ve ruh sağlığı yerinde birer bireyler olmasını arzu etmemden değil.Üzgünüm, fedakarlığım o kadar uzun boylu değil!Onlardan çok bizi, kendimizi düşünüyorum.Unutmayalım ki, onların arasında da bu iki kategori mevcut. Ve sürekli soru soran, bitmez tükenmez şüphe ve kıskançlıklarıyla bizi bayan birer koca, sevgili istemiyorsak, kendi çıkarlarımız için bile olsa, onlara, onların bize nasıl davranmalarını istiyorsak öyle davranmalıyız.Teşekkür ederim.
Yazarın Tüm Yazıları