Ayşe Arman: Eğil canım balta geliyor







Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Mükemmel bir kavram öğrendim.

Gerçi ben herşeyden geç haberdar olurum, belki siz zaten biliyorsunuzdur.

B O H İ C A.

Açılımı şöyle:

Bend Over, Here İt Comes Again.

‘‘Eğil canım, tekrar geliyor!’’ manasında bir şey.

Bu böyle olmayacak. Benim sözcüklerim ne beni ne sizi kesecek! Sebahattin'in çizdiği şu ilüstrasyona bakın, meseleyi çakacaksınız.

Gördüğünüz gibi bir adam var ortada.

Elinde ne var?

Balta!

Peki kim o adam?

Bir patron.

Baltayla n'apıyor?

Şirketi yeniden yapılandırıyor.

Bu yeniden yapılanma gibi zırvalara çok gülüyorum, böyle moda deyimler var biliyorsunuz, sinerji-minerji gibi. Neyse arkadaşlar, yeniden yapılandırma lafını duyunca, üç buçuk atmak gerekiyor, çünkü bunun Türkçesi adam atmak!

Patron, kelle götürüyor.

Elindeki balta da, o işe yarıyor.

Hani ülke ya da şirket ekonomisi kötüye gittiğinde, patronlar ‘‘down sizing’’e gidiyorlar ya, güya şirket organizasyonlarını küçültmeyi hedefliyorlar, ama aslında kafa sayısı eksiltmeyi kastediyorlar, işte o esnada eğilmek gerekiyor.

Eğileceksiniz ki, balta savrulduğunda giden kelle sizinki olmasın!

Ama 360 derece sürekli dönünce o balta...

Bir gitmez, iki gitmez...

Üçüncü de ne olacağını kimse kestiremez!

AYŞE'YE MORAL MAIL'LERİ

Dolayısıyla, kimse işten atılmadım diye sevinmesin, ne olacağı bilinmez.

Bir sonraki turda umut var yani!

Çarşamba günü ‘‘Herkesi gönderiyorlar, sen neden hálá oradasın!’’ diyen okuruma, başka okurlarım benim adıma yanıt vermiş. Tabii çocuklar gibi sevindim. Hakkımda atıp tutanların mail'lerini nasıl yayınlıyorsam, beni koruyanları da yayınlıyorum. Tabii ki kendi kendime moral de veriyorum. Türkçesi pansuman yapıyorum. Tamam, herşey boktan ama yani ölecek halimiz de yok. İçimiz şişti ama Allahtan bir içimiz var hálá. Heeeey, bu arada size teşekkür ediyorum. Çünkü bana güç verdiniz. Kelebek kapanınca ve ana gazeteye yollanınca, birden fena oldum. Kasıldım kaldım. ‘‘Tayyörlü kadın’’ gibi yazılar yazmamı isteyeceğinizi sandım. Ama öyle değilmiş. Siz benim değişmemi filan istemiyorsunuz, böyle kabul ediyorsunuz. O zaman nerede yazdığımın hiç önemi yok. Şimdi birlikte Ayşe'ye moral mail'lerini okuyacağız. Öptüm.

HAMİŞ: İçime sinmedi, yine de en dibe bir hakaret mail'i ekledim.

CANIMIZI SIKMA

Arkadaşım Haldun İlkserim! Sen Ayşe Arman'ın yazılarını sevmiyorsun anladık. İyi de birilerini herkes beğenecek diye bir olay söz konusu değil ki! Ben severek okuyorum, tamam mı? Seversin sevmezsin, okursun okumazsın. Sana kalmış. Ama zaten sıkkın olan canımızı, daha da fazla sıkma!

(Mustafa Dedik)

SANKİ SENİN SUÇUN

Birlikte çalıştığın arkadaşlarının işsizliğe mahkum edilmesi sanki senin suçun! Lütfen kimseyi ciddiye alma. O Haldun adlı şahıs kimse, bil ki, bu zamana kadar seni ne okumuş ne de anlamış. İşten çıkarılanlar için ben de üzülüyorum ama şükürler olsun Ayşe kalmış diyorum! Bunun için sevinmem de suç değil herhalde.

(Murat Delikan)

SAYFAYI KATLASIN

Sizin köşenizi okumak istemeyen sayfayı çevirsin, sayfayı katlasın bakmasın, okumasın. Okuyan okuyor zaten. Haldun Bey'le ortak köşe yazarı sevsem üzülürdüm zaten.

(Barış Çayla)

ZARİF OLMAYAN İSNATLAR

Çarşamba günü yayınladığınız eleştirel yazının, içinde bulunduğumuz umutsuz psikolojinin etkisiyle yazıldığını sanıyorum. Aksi takdirde Haldun Bey, bir okuyucunun gazetedeki her yazarı okumak zorunda olmadığı gerçeğini idrak edebilirdi. Bunun yanında bir takım zarif olmayan isnatlarda bulunulması da sebebi anlaşılamayan bir kızkıngınlığa bağlı olsa gerek. Sizi okurken keyif alan okuyucularınızdan biri olarak, bu tür eleştirilere çok da fazla üzülmeyin der, yaşama sevinci veren, optimis yazılarınızın devamını dilerim.

(Kemal Duraksoy)

BÖÖĞ GELDİ KRİZDEN

Asla vazgeçmeyin. Devam. Okur mektubunu aynen yayınlamanız çok iyi. Tam anlamıyla gol atmışsınız! Bazı okurları anlamıyorum. Çünkü: 1) Her yazarın bir kitlesi vardır ve hiçbir yazar herkesin nabzına göre şerbet vermek zorunda değildir. 2) Ekonomik kriz var, insanlar işsiz kalıyor. İyi de bütün haftasonu ekleri çalışanları ya da magazin gazetecileri kriz mi yazsın yani? Saçma sapan bir düşünce. 3) Size o mail'i atan okur herkesin kendisi gibi düşündüğünü zannediyor. Kendi düşüncesi dışında kimsenin olmadığına inanıyor. Oysa mesele şu: Ben kriz-mriz yorumlarından artık midemin bulandığı, psikolojik sorunlu hale geldiğim şu dönemde gazetelerde farklı şeyler okumak istiyorum! Bu da okuyucu olarak benim hakkım! 4) Size mail atan arkadaş yazıda kişiliğini ele veriyor. Bir yandan işsiz kalanlara üzülür gibi yapıyor ama bir yandan da neden sizin işsiz kalmadığınızı sorguluyor. Yani o da işsizler ordusuna ekleme yapmak istiyor! 5) Kendi seviyenizdekiler ifadesine gelince, Ayşe Arman'ı okuyan herkese de hakaret etmeyi ihmal etmiyor! Bu arada kendisine de! Benim teklifime gelince, Ayşe Arman daha da fazla yazmalı.

(Z. Özcan)

MİLLİYET'E GİDİN

Hürriyet Gazetesi'nin yapacağı en mantıklı iş bence sizin ve türevlerinizin bir an önce işine son vermek olmalı. Sen de Milliyet'e geçebilirsin ne de olsa Milliyet bugün işine son verdiği yazarlarla ne denli cıvık bir çizgiyi ilke edindiğini göstermiş oldu. Sizin gri nöronlarınızda cıvıklık ve laubalilik had safhada olduğundan tam da yerinizi bulmuş olursunuz kanımca.

(Eyüp Okumuş)

Yazarın Tüm Yazıları