Ayşe Arman: Dudakların sızlasın, başka biri öptüğünde







Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Yıllarca bunun hayaliyle yaşadım, şurada iyi kötü bir yüzölçümü işgal ediyorum, fakat şimdiye kadar kimse kaseti çıkmadan gönderip de, ‘‘Bir bak bakalım’’ demedi.

Onur kırıcı bir durum yani.

Tamam müzikten falan anlamam, ama yeni çıkacak bir albüm hakkında yazı yazıp, hava atsam fena mı olurdu yani.

Yaşasın!

Oldu.

Üstelik fena değil, iyi oldu.

Mirkelam, yeni çıkacak kasetini, röportaj teklifimi kabul ettiği için, piyasaya çıkmadan, bana dinletmek zorunda kaldı.

Benim de aklımda o albümden en çok şu cümle kaldı:

- Dudakların sızlasın, başka biri öptüğünde!

Sıkı laf değil mi?

Şarkı da öyle.

Bence dile düşer.

Ayrıca, kendime çok fazla güvenmediğimden test de ettim. Bir tür büyük kamuoyu yoklaması! Dün, Seda Sayan yokuşundan iki Boğaziçili otostopçu aldım. Kaseti teybe koydum, onları bırakacağım yere kadar götürürken ‘‘Bakalım Unutulmaz şarkısına ne tepki verecekler uyanıklığı’’ yaptım.

‘‘Aaaaa bu da ne!’’ oldular.

Hoşlarına gitti.

Arabadan inerken mırıldanmaya başlamışlardı bile.

*

Bu Mirkelam, yoksa Fergan mı demeliyim, şahane bir çocuk.

Çünkü o çocuktan iki tane var: Biri Fergan, bir Mirkelam.

Fergan, sakin, kendi halinde, soyutlamalar yapan, mühendisken şarkıcı olan, hep bir şeyler yazan, küçük kağıtlara yazdıklarını cebine koyan, ufak tefek bir adam. 15 yıldır Arzu'yla beraber ve sevgi dolu.

Mirkelam ise doğrudan şarkıcı. Yani bizdeki çağrışımı o. Bir tür ozan o. Sahnede büyüyen, diğer popçulara pek benzemeyen biri. Stardan çok birikimli bir yorumcu. Yani daha farklı biri.

İşte adam, bu iki kişiliği de içinde barındırıyor.

Hiçbir soruya doğrudan cevap vermiyor.

Dolaştırıyor.

Göndermelerle anlatıyor.

Öyle bir yeteneği var ya da alışkanlığı mı demeliyim?

*

Onların ikisiyle, yani dışı Mirkelam içi Fergan olan adamla Taksim'de buluştuk. Neden mi? Albümüne uysun diye. ‘‘Benim şarkılarımda şehir var’’ diyor. Benim de aklıma hemen Taksim geliyor.

Simitçi, baloncu, ayakkabıcı, bir bankta iş işleyen kadın, oturuveriyor onların yanına, çekiyoruz fotoğrafları.

Ben uzaktan bakıyorum.

Ve kendi kendime soruyorum:

- Bu adamda star kumaşı var mı?

Çünkü favorileri, gözlükleri dışında çok fazla normal duruyor. Bu adam kokain kullanmaz, eşcinsel değil, beş bin sevgili değiştirmiyor, tuhaf açıklamalarda bulunmuyor, uzaylı gibi durmuyor.

Ama küt diye fark edilmese de bir cehverin olduğu kesin.

2001 yazını onunla şarkılarıyla geçireceğiz.

Göreceksiniz...

Bir başkası öptüğünde de hep birlikte dudaklarımız sızlayacak!

İYİ BİR BEDDUA

‘‘Dudakların sızlasın, başka biri öptüğünde!’’ diyen kim? Fergan mı Mirkelam mı?

- Her ikisi de.

Bu bir tür beddua değil mi?

- Evet ama iyi bir beddua! Bedduaların da iyisi vardır. ‘‘Allah belanı versin’’den iyidir, değil mi?

Dudaklarının sızlamasını istediğiniz kadın, 15 yıldır birlikte olduğunuz kadın mı?

- Sanatı sanat yapan olmamış şeyleri de yazabilmek. Bir fantezi dünyası kuruyorsunuz.

Yani meselenin Arzu'nun dudaklarıyla bir alakası yok.

- O şarkının içinde Arzu'nun bana hissettirmiş olduğu duygular var. Fakat mizansenin kalanını tamamlamak için, hep bir şeyler eklemek zorundasınız. Ama bir temeli olmalı ki, tepesine kat çıkabileseniz. Kuvvetli bir şeyler için üç sene harcıyorsunuz. Bir tek duyguyla olmuyor. Düşünüyorsunuz, hissettiklerinizi cımbızla çekip, çıkarıyorsunuz ve yeni şeyler ekliyorsunuz. Roman yazıyorsunuz diyelim, beş sene kafanızı gözünüzü yarıyorsunuz, ne kadar çok uğraşırsanız, ortaya o kadar müthiş bir şey çıkıyor. Şarkılar da öyle.

Peki sizi bir başkası öptüğünde ne olacak? Siz dudaklarınızın sızlamasını ister misiniz?

- Tabii ki. Güzel bir duygu, değil mi? Başka bir şarkımda da ‘‘Ayrılığını seviyorum’’ diyorum. Çünkü ‘Ayrılığı hatırladıkça seni hatırlıyorum’. Acı enerjidir aslında, yerine göre insana iyi gelir.

MİRKELAM NE DEMEK?

Hep böyle bir merakım vardı da, son zamanlar da takıntı haline geldi. Karşımda duran insanın ismi ne anlama geliyor? Neden bu soyad, o ismin peşine takılıyor? Kim takmış, neden o soyadını almış? Ne demeye çalışıyor? İsmiyle kendisi uyumlu mu? Böyle abuk subuk şeyler işte. Bizi buluşturan Zeynep Altınçekiç mesela. Neden Altınçekiç? Gümüş olsa olmaz mı? ‘‘Ailenizde hiç kunduracı var mı?’’ diye soruverdim. Güldü, ‘‘Çok eskiden varmış’’ dedi. Oh be. Şimdi oldu. Rahatladım. Ama biri daha var: Fergan Mirkelam. Ne demek yani şimdi bu? Öğrendim. Size de aktarıyorum: ‘‘Fer’’ Arapça'da ışık, Fransızca'da ise demir anlamına geliyor. ‘‘Gan’’ da, atılganın ‘‘Gan’’ı gibi bir şeymiş. Hep birlikte, güçlü kılan ya da demir yapan adam anlamına gelebileceğine karar verdik. Adı biraz karambol ama soyadı açık. Hoş sohbet, bir sürü bilgisi olan, sanattan bilimden anlayan, her konuda konuşabilen, hayatı bilen insanlara Mirikelam denirmiş. Mirkelam da ordan gelmiş.

Yazarın Tüm Yazıları