Aynı olay Batıda olsa, Devlet farklı davranırdı

Bazı olaylar vardır, size, görmek istemediğiniz gerçekleri hatırlatır, hatta gözünüze sokar. Kaçamazsınız ve sanki ilk defa karşılaşıyormuşsunuz gibi hayret edersiniz. Kuş gribi olayı, bunlardan biriydi. Güneydoğu’nun geri kalmışlığını hatırlattı. Ankara’nın bu bölgeye bakışındaki hoyratlığı gösterdi.

Haberin Devamı

Biran için düşünelim.

          

Kuş gribi olayı, ülkenin Batısında patlasaydı ne olurdu ?

          

Ankara ve özellikle Devlet bürokrasisi nasıl davranırdı ?

          

Örnek vermek gerekirse, grip olayı ilk önce Ege, Akdeniz veya Marmara bölgesinde tespit edilse, Devlet aynı şekilde mi hareket ederdi ?

          

Hayır.

          

Hastalığın tespiti yıldırım hızıyla yapılır, hemen tedavisine gidilirdi. Zatürre olduğuna dair açıklamalarda bulunulmaz, boş yere zaman kaybedilmezdi. Tam teşekküllü hastaneleriyle, uzman doktor bolluğuyla, hastalığa derhal doğru teşhis konulur ve o yavrucaklar ölümden kurtarılırlardı.

Haberin Devamı

 

Son olaylar, Devletimizinreflekslerini, fakir bölgelere nasıl baktığını çok net şekilde ve tekrar gözlerimizin önüne serdi.

 

Eğer ülkenin zengin kesimlerinde yaşıyorsanız daha çok “insan muamelesi” görüyorsunuz. Daha iyi hastaneleriniz, daha çok doktorunuz, daha kaliteli alet edevatınız oluyor. Daha fazla bilgilendiriliyorsunuz. Neyi yapmanız, neyi yapmamanız gerektiğini daha iyi bilir oluyorsunuz. Bürokrasi size biraz daha dikkatli davranıyor. Bakanlar hemen koşturup ayağınıza geliyor. Aradan günler geçtikten sonra kerhen değil, hemen koşuşturuyorlar. Hatta Başbakan bile gelip hal ve hatırınızı soruyor.

 

Yanlış mı söylüyorum?

 

Hepimiz, sadece Devlet bürokrasisi değil, hepimiz görmek istemediğimiz, ötelemek istediğimiz “öteki Türkiye” gerçeği ile karşı karşıya kaldık.

 

Utanılacak bir sınavdan geçtik.

 

Sanki Türkiye’nin dışında bir yermiş, bizimle ilgisi yokmuşta, birden bire yanıbaşımızda buluvermişiz gibi davrandık.

Haberin Devamı

Sınıfta kaldık.

 

Ülkenin belirli kesimlerini nasıl cahil, nasıl fakir bıraktığımız ortaya çıktı. Kuş gribi, büyük ayıbımızı yüzümüze vurdu.

 

                                             *                    *                    *

 

ÖTEKİ TÜRKİYE ÇOĞUMUZU ŞAŞIRTTI

 

Büyük bölümümüz ya görmek istemezdik veya konuşmamayı tercih ederdik. Ülkenin doğusunda yaşayan, farklı kökenden gelen insanlarımızınvarlığını bilirdik. Ancak  aramızdaki uçurumun ne kadar büyük olduğunun farkına varmak istemezdik. Kafamızı kuma sokmayı daha güvenceli görürdük.

 

Şu “kuş gribi olayı” ile karşılaşmasak, bazılarımızın hayatı eskisi gibi devam edecekti. Ancak olmadış, kuşlar rahatımızı bozdular. Gerçekleri gözümüze soktular. “Öteki Türkiye” birden bire bizi dehşete düşürdü, rüyalarımıza girdi. Ardından da çok üzdü.

Haberin Devamı

 

Televizyon ekranlarındaki insanlar farklı konuşuyorlardı. Bazılarımız anlamakta güçlük çekti.

 

Hem bizdendiler, hem değillerdi.

 

Hem bize benziyorlar, hem de benzemiyorlardı.

 

Sanki, uzağımızdaki akrabalarımız gibilerdi.

 

Onları tanıyorduk, daha önce de görmüştük. Ancak hiçbir zaman, bu kadar yakından hissetmemiştik. İçimize mi almalı, yoksa dışlamalımıyız karar veremedik.

 

                                             *                    *                    *

 

TAVUKLARI CANLI CANLI YAKIYORLARMIŞ... (!)

 

Televizyonlar sayesinde birçok gerçekleri gözlerimizle gördük.

 

Hepimizi en çok dehşete düşüren sahne, tavukları canlı canlı torbalara koyup, üstlerine gaz dökerek yakmalarıydı.

Haberin Devamı

 

Gözlerimize inanamadık.

 

Hele, alevlerin içinden kurtulup kaçan bir tavuğun yine yakalanıp tekrar ateşe atılışı... Ateşler içinde ölen tavukların canhıraş bağırışları...

 

Bu insanlar bize benzemiyor” diyenlerimiz çoğunluktaydı. Çok azımız, “Neden? Neden bu insanlarımız farklılar?” diye sordu. Bu yaklaşımlarının ardındaki alışkanlıkları anlamak yerine, “Ne garip, ne vahşi insanlar. Bunlar bizden değil” diyenlerimiz vardı.

 

Oysa onları bu duruma sokanbizlerdik. Onlara hiçbir şey veremediğimizi sorgulamak yerine, dışlamayı tercih ettik.

 

                                                         *                    *                    *

 

HEM FAKİR, HEM DE ÇOK CAHİLLERMİŞ...(!)

Haberin Devamı

 

Kuş Gribi olaylarının başlamasından bu yana epey zaman geçti. Bunca süre içinde bizi en çok hayret ettiren, bazı kesimlerde yaşayan vatandaşlarımızın böylesine fakir, böylesine cahil olmalarıydı.

 

Fakirliklerini gözlerimizle gördük. Hayvanları bağlasanız yaşamayacakları yerlerdeoturuyorlar. Pislik içinde yaşıyorlar.

 

Hastalıklı olduğu besbelli tavukları kesip yiyiyorlar. En tehlikeli dönemde, satılamayan tavukları kapışıyorlar. Kuş Gribinin ne olduğunu bilmiyorlar. Neyinyapılması, neyin yapılmaması gerektiğinin farkında değiller.

 

Neden?

 

Zira onları biz bu duruma soktuk.

 

Bu insanlarımızı eğitmedik, onları fakirliğe ve cehalete esir ettik.

 

Aman dikkat, bütün bu köşe içinde dikkatinizi çekmeye çalıştığım kesim sadece Doğu, Güneydoğu değil... Sizlere sadece Kürt kökenli vatandaşlarımızdan söz etmeye çalışmıyorum. Aynı durumla Karadeniz’de, Akdeniz’de hatta İstanbul’un, Ankara’nın belirli bölümlerinde de karşılaştık. Ancak, Güneydoğu’da durum çok daha dramatikti.

 

Hepinize haykırmak istiyorum:

 

Bu fakirliğin, bu cehaletin sorumlusu bizleriz.

 

Hiç değilse bu insanları küçümsemeyelim.

 

Hiç değilse bu insanları dışlamayalım.

 

 Bu insanlar bizim insanlarımız.

                                                     

    *                    *                    *

 

AB’YE BU İNSANLAR İÇİN GİRMEK İSTİYORUZ

 

Haftalardır, TV ekranlarında hemen hemen aynı görüntüleri izliyoruz. Pislik, fakirlik, cehalet ve ilgisizlik... Bu manzaraları izledikten sonra, kendi kendine “Biz bu insanlarla mı AB’ye üye olacağız?”diye soranlarımız oluyor.

 

Evet, AB bizi bu halimizle kabul edecektir. Zira, farklı nedenlerle HAYIR diyemeyecektir.

 

Bizler de, AB’ye özellikle Öteki Türkiye’yi, Bizim Türkiye’ye dönüştürmek için katılmak istiyoruz. Öteki Türkiye’yi değiştirmek için bunu yapmalıyız.

 

Öteki Türkiye’den utanmamalı, aksine kucaklamalıyız.

Yazarın Tüm Yazıları