Asın bayrakları...

Diyelim ki; yabancı kuvvetlerinin İstanbul'a çıkması değil, tersine yabancı sermayenin kaçması memleketi fena yaptı...

O günlerde Mustafa Kemal'in kurtuluşu müjdeleyen ‘‘Bir gün geldikleri gibi gidecekler’’ söylevinin yerini ise Kemal Derviş'in tuhaf müjdesi alıyor:

‘‘On beş güne kadar yabancı sermaye gelecek...’’

Asın bayrakları...

* * *

Her savaşın bir kıvılcımı vardır...

Nasıl ki Kurtuluş Savaşı'nda Hasan Tahsin'in düşmana ilk kurşunu sıkması varsa, burda da Cumhurbaşkanı'nın siyasi şürekanın kafasına anayasa kitabını atması belki ilk kıvılcımdı...

Milli uyanış ve direniş; halkın yazar kasa, tencere, mutfak robotu, tava gibi eline geçirdiği her şeyi götürüp götürüp başlarına atması bundan sonra başlıyor...

Ve cepheye mermi taşıyan kadınlar, kadınlar...

Gazetelerde resimleri var...

Sırtlarında hibe un torbaları, kucaklarında bedava dağıtılan makarna paketleri, sırtlarında bağış çuvallar...

Yorgun, bitkin kadınlar...

Mermi yerine, mutfak tezgáhlarında etsiz-yağsız-tadsız-tuzsuz dolma dolduran kadınlar...

Çocuklarını bu savaşa kurban vermemek için çırpınan, ağlayan, mutsuz kadınlar...

* * *

Peki, bu kurtuluş savaşıysa, savaşın düşmanı nerde?..

İçerde gülüm...

Utanmazlık, arsızlık, hırsızlık, talan, soygun...

Dört bir yandan, güzel yurdumuz işgal altında...

Gaflet beldeleri-köyleri yaktı... İhanet şehirleri-kasabaları ele geçirdi...

Entelektüel takım Amerikan mandası diyor...

Kimisi Kıbrıs'ı satmayı öneriyor, kimisi Doğu'yu...

* * *

Siz asın bayrakları...

Mütareke yılları bitti...

Ülkemiz kurtuluncaya kadar...

İhanet yenilip çekilinceye kadar...

Bu gaflet cennet yurdumuzu terk edinceye kadar...

Evlerinize ve işyerlerine bayrağımızı asın...

Asın, indirmeyin...