Aşık: Yeşil'in nerede olduğunu biliyorum...

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Devlet Bakanı Eyüp Aşık, 32. Gün programındaki iddiasını dün de yineliyor:

‘‘Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ölmedi, yaşıyor.’’

Oysa Başbakan Mesut Yılmaz, üç hafta önce partisinin MKYK toplantısında Yeşil'in yaşayıp yaşamadığını bilmediklerini açıklıyordu.

YAŞIYOR, EMİNİM

Bu durum dün kendisine hatırlatıldığında Aşık şöyle diyor:

‘‘O zaman bilmiyorduk. Ama Yeşil'in yaşadığından yüzde 99 eminim. Kendisi şu an kontrol altında...’’

Aşık, Yeşil'in nerede olduğu hakkında bilgi vermekten kaçınıyor.

Sadece ‘‘yakında ifade vereceğini sandığını’’ söylüyor ve ekliyor:

‘‘Bilinen bir yerde. Ben ileriye dönük bir şey söyledim ve kayıtlara geçmesini istedim. Bilenler anlar. Olduğu yeri de şimdi söylemem.’’

Aktüel Dergisi'nin dünkü sayısında yer alan, ilk kez de çete olayları sırasında adı duyulan Osman Gürbüz'ün Mahmut Yıldırım olduğu yönündeki iddialar karşısında ise duraksıyor. İlk kez kendisinin gündeme getirdiği Osman Gürbüz-Yeşil bağlantısı ile ilgili olarak bir şey söylemek istemediğini belirterek, şu soruyu soruyor:

‘‘Osman Gürbüz, Gebze'de yakalanınca ele geçirilen silahların ve BMW marka otomobilinin Emniyet Genel Müdürü'ne getirildiğini ben o zaman da söylemiştim. Bu kişi korunmuştu. Ama o kişinin adının gerçekten Osman Gürbüz olup olmadığını bilmiyorum. O da takma isim kullanıyor olabilir. Araştırılması gerekir.’’

Aşık, Yeşil'in nerede olduğunu bildiğini söylüyor. Osman Gürbüz'ün gerçek kimliğinin araştırılması gerektiğini vurguluyor. Ancak bu bilgilerden devletin emniyet birimlerinin de haberi var mı?

Bu konuda da fazla bir şey söylemiyor.

Susurluk raporundaki gibi soru işaretleri ile kalıyor.

Nitekim, yıllarca il emniyet müdürlüğü ve OHAL Bölge Valiliği yapmış olan, hakkında hiçbir olumsuz iddiada bulunulmayan DYP Ankara Milletvekili Ünal Erkan da dün bu duruma işaret ediyor.

Erkan, raporda yer alan soru işaretlerinden yola çıkıyor ve ekliyor:

‘‘Bir inceleme raporu ile kurumları ve insanları mahkum etmek ne derece doğru? Keşke iyice soruşturulup, araştırılıp, sorumluları yargıya sevk edildiğinde bu rapor açıklansaydı.’’

Bir suç işlendiyse bunun sorumlularının hemen devletten uzaklaştırılıp cezalandırılması gerektiğini, ancak genelleme yapılarak kurumları yıpratmamak gerektiğini belirtip ekliyor:

‘‘Raporda özel tim görevlilerinin öldürdüğü teröristlerin üzerinden hiç para çıkmadığı ileri sürülüyor. Eğer varsa böyle bir olay, bunu bütün özel timin hepsine birden nasıl yansıtırsınız? Varsa bir deliliniz, örnek bir olayınız, bunu koyarsınız.’’

Erkan, ardından şu soruyu yöneltiyor:

‘‘Bütün özel timi ölü soyucusu durumuna getirmeye kimin hakkı var?’’

SUNUŞ HATALI

Erkan, raporun hazırlanmasına ve içeriğine dönük herhangi bir eleştiri getirmiyor. Eleştirdiği tek nokta, raporun kamuoyuna açıklanma yöntemi ve uslubu.

Zaten rapora birçok kişinin bakışı da bundan farklı değil. Raporda yer alan olayları kamuoyu bir yıldır tartışıyor. Olayların gerçek olup olmadığı konusundaki başlangıçta oluşan kaygılar da zaten yok olmuş durumda.

Ancak, bazen sunuş biçimi gerçeği de örtebiliyor.













Yazarın Tüm Yazıları