Arjantin’de Fener’i izlemek

İstanbul’u kar götürürken Buenos Aires yaza hazırlanıyor.

Akşamları kıştan kalma soğuk kendini gösterirken, gündüzleri biz burada tişörtle dolaşıyoruz.

Adamlar kendileri için, "Biz dünyanın kıç deliğiyiz" diyorlar ya haksız sayılmazlar, dünyanın bir ucu, 23 saat uçtum buraya gelmek için.

Sırf Madrid’den Atlantik’i aşıp direk Buenos Aires’e uçmak bile 13 saat sürüyor.

Buenos Aires’te ilk neye şaşırdım biliyor musunuz; teknolojinin geldiği noktaya...

Kily Gonzales lobide

Cuma akşamı oturduk Fenerbahçe maçını canlı izledik. Hayır bunun Arjantin’le bir ilgisi yok!

Laptop’u açtık, oteldeki wireless’la internete bağlandık, Lig TV’nin sayfasına girdik.

Digiturk internet üzerinden maçları canlı yayınlıyor.

Ayda 50-60 lira verip, dünyanın neresinde olursanız olun bütün maçları canlı izleyebiliyorsunuz.

Fenerbahçe’nin Gaziantep’i 4-1 yendiği maçı, dünyanın diğer ucunda görüntü kesintiye uğramadan, cam gibi seyrettik.

10 yıl önce maç sonucunu bile anında öğrenemezdik.

Maç seyrederken bir yandan da ne yaptık biliyor musunuz; kestane şekeri yedik!

Arkadaşlar getirmiş.

Şimdi pek çoğunuz diyeceksiniz ki, Arjantin’e gidip Fener maçı izleyip kestane şekeri mi yenir...

Haklısınız!

"Buenos Aires’te değil sanki Bursa’da’yız" makarasını biz sizden önce yaptık zaten.

Ama burada yaptığım her şeyi size anlatacağıma dair söz vermedim ki...

Ayrıca burası futbolla yatıp, futbolla kalkan bir şehir.

Mesela Rosario Central takımı bizim otelde kalıyor.

Boca Juniors ve River Plate kadar sükseli olmasalar da sarı-mavi eşofmanlarıyla yine de ilgi görüyorlar.

Lobide Rosario Central takımından kiminle karşılaştım bilin bakalım; Kily Gonzales!

Hemen Inter’den takım arkadaşı Emre muhabbeti, ardından "Galatasaray’a neden gelmedin" sorusu...

Malum bizim spor basını iki sezondur Kily’i Galatasaray’a getiriyor.

Gülerek, "Seneye gelirim" dedi...

Buenos Aires, 3 Kasım Cuma, saat 21.00, Hotel NH Latino’nun lobisi...

İşte bu da benim spor basınına hediyem olsun.

"Kily Galatasaray’a geliyor" manşeti atabilirsiniz.

En azından önceki manşetlerden çok daha doğru olur.

Savaş Ay özür dilemeli

Televizyonlarda herkes herkes hakkında istediği şeyi söyleyebiliyor mu artık?

Savaş Ay, Deniz Akaya için "Çişini tutamıyor ki, çenesini tutsun" dedi.

Daha önce de "Sarhoşun mektubu okunmaz" buyurmuştu.

Düpedüz hakaret.

Hadi magazin figürleri birbirleri için bunları söylüyor.

Hepimiz de alıştık herhalde, ses çıkarmıyoruz.

Ama söyleyen 10 yılın televizyoncusu Savaş Ay olunca çok ayıp oluyor.

Savaş Ay bilmez mi böyle bir şey söylenmez, canlı yayında söylenmez, hadi hepsini geçtim bir kadına hiç söylenmez!

Kendi de bal gibi biliyordur da, bir özür borcu olduğunu bir de ben söyleyeyim dedim.

Prezervatif nasıl satın alınılır?

Gençken hem bu kadar yaygın kullanılmadığından hem de toyluktan prezervatif satın almak başlı başına sıkıntıydı.

Kız arkadaşa mahalle bakkalından orkid almak da öyle...

İsterken yüzün kızarır, söyleyemezsin, çekinirsin, utanırsın...

Bunun utanılmayacak bir şey olduğunu sonraki yıllarda anlarsın.

Bugün artık pek çok şehirli erkek için prezervatif satın almanın ekmek satın almaktan farkı yok.

Üstelik artık barlarda, clublarda prezervatif makinaları da var.

Gecenin bir yarısı acil durumlarda atıyorsunuz bir tekliği makinaya, prezervatif anında elinizde...

Erkekler tuvaletinde yer alan bu prezervatif makinalarını kullanmanın da yöntemi varmış, geçen gece öğrendim.

İşte "prezo-mat" adlı makinanın üzerinde yazan kullanma kılavuzu:

* Önce ortam kolaçan edilir.

* Çevreye makinayla alakam olmaz imajı verilir.

* Arkadaşlardan toplanmış bozuk paralar cepte hazır bekletilir.

* Yandaki kankiye hava ataraktan paralar makinaya atılır.

* Performansa göre ikili ya da tekli ürün seçimi yapılır.

* Düşen kutu hain bir sırıtılışla ortadan kaldırılır (Not: Kutu dar cepte yer kaplıyorsa arka cepte zulalanır.)

* Ayna önünde saçlar elle ıslatılarak arkaya doğru taranır.

* Son kontroller yapılır ve güven duygusuyla mekan terk edilir.
Yazarın Tüm Yazıları