Apayrı dünyalarda; Afganistan'dan Amerika'ya

Kabil Uluslararası Havaalanı'nın bir yanı askeri havaalanı.

Haberin Devamı

Havaalanının VIP bölümü diye getirdikleri yerde, açık havada çimlerin üzerine atılmış plastik sandalyelerde beni Amerika'ya uçmak üzere Dubai'ye götürecek uçağı bekliyorum. Kabil'i çevreleyen dağların üzerinden dakikada üç helikopter havaalanına doğru süzülüyor. Böylesine yoğun bir askeri helikopter trafiğini, o seslerin hiç eksilmediği Bağdat'ta bile görmemiştim.

Afganistan'daki gerilimi, sadece Kabil'in karanlık basar basmaz in cin top oynayan, barikatlar, kum torbaları ve dikenli tellerle şehrin merkezi bölgelerindeki caddelerinde değil, gökyüzünü bir bataklık üzerini kaplayan sinekler gibi örten askeri helikopter trafiğini görerek de anlamak mümkün.

İki buçuk saatte Kabil'den Dubai'ye, oradan 14 saatte New York'a uçuyorum. Aradaki bekleme sürelerini de hesaplarsanız, neredeyse gün boyu uçularak, Afganistan'dan Amerika'ya ulaşılıyor. Aynı şey, ters yön için de geçerli. Yani Afganistan, Amerika'dan gün boyu uçularak ulaşılabilen, neredeyse tümü yüksek dağlarla kaplı, yeryüzünün bir sapa noktası. Modern zamanları Ortaçağ ortamında yaşayan yoksul, talihsiz bir ülke. 24 saat içinde Kabil'den New York'a, New York'a ayak bastıktan iki-üç saat sonra Amerikan başkenti Washington'un göbeğindeki düşünce kuruluşlarına (think-tanklar) girip çıkarken, insanın kafasından ister istemez "Amerika'nın orada ne işi var?" sorusunun geçmesine engel olamazsınız.

Haberin Devamı

Böyle bir soru, fiziki ve zihni yorgunluktan sorulabilir olsa olsa. Dünyanın tek süperdevleti, çağdaş dünyanın tek imparatorluğu. İmparatorluklara, "orada ne işin var?" diye sorulmaz. Orada, her yerde olduğu için imparatorluklar, imparatorluktur.

***         ***       ***

Amerikan İmpatarorluğu, bir hafta sonra "yeni imparator"u seçecek. Amerika, sadece kendisine Başkan seçmeyecek. Küresel uluslararası sistemin tek süperdevletinin başını, yani dünya adındaki şirketin CEO'sunu seçecek. Amerikan Başkanı'nın kim olacağı, sadece Amerikalıların değil, galiba onlardan da öteye dünyadaki herkesin meselesi ve konusu. "İmparator" kim olacak?

Haberin Devamı

Amerika'ya ayak basar basmak, bu sorunun cevabını anlar gibi oluyorsunuz. Amerika, tarihinde ilk kez bir "siyah derili"yi Beyaz Saray'a oturtacak gibi gözüküyor. Afrika köklerinin, Amerika Birleşik Devletleri'nde kölelikten gelip, "dünya imparatorluk makamı"na oturması başlı başına devrimci bir gelişme.

Barack Obama'nın kampanyasına aktif mensuplarından biri, bir üniversite profesörü ile Washington'un dış mahallelerinden başlayan Maryland eyaletindeki evinde sohbet ediyorum. Barack Hussein Obama'nın Başkan seçileceğine en ufak kuşkusu yok.

Amerikan ölçülerine göre "ezici seçim zaferi" için nasıl bir oy oranı gerekiyor?

2004'te George W.Bush, yüzde 52 ile kazandığı zaman, bu "ezici" zafer sayılmıştı. Amerikan Başkanlık seçimlerinde oranlar birbirine çok yakın oluyor. Dört puanlık bir fark, bir "ezici zafer" ölçüsü. Barack Obama'dan beklenen de o; hatta yüzde 54'lük bir oran bile sürpriz sayılmayacak.

Haberin Devamı

Peki, John McCain'in kazanması... "Sürpriz" mi sayılacak bu durumda?

Cevap, tereddütsüz geliyor: "Sürpriz değil, mucize sayılır!"

Gözler, Cumhuriyetçilere seçim zaferi sağlamış, bazıları geleneksel Cumhuriyetçi eyaletlere çevrilmiş. Bunlara "kırmızı eyaletler" deniyor. Demokratların kazandığı eyaletler maviye, Cumhuriyetçilerinkiler kırmızıya boyanıyor.

Kırmızı eyaletlerin en önemlileri olarak, Virginia, North Carolina, Florida, Ohio, Colorado ve Missouri belirtiliyor. Ve, Obama'nın bu kırmızı eyaletleri bu kez maviye boyaması bekleniyor.

Washington Post'un önceki günkü manşeti, kendi yaptırdığı bir anketin sonucunu gösteriyordu. Buna göre Obama, Virginia'da McCain'e 8 puan fark atmış gözüküyor. Virginia'da Demokratlar, 1964'ten beri Cumhuriyetçilere üstünlük sağlamamış oldukları için, bu rakamlar seçimin gidiş yönünü işaret ediyor.

Haberin Devamı

Hafta sonu, Obama'yı Virginia'ya gidip görerek, havayı daha da net görebileceğim herhalde. Geçtiğimiz hafta sonu ben Afganistan'dayken, McCain, Colorado'nun merkezi Denver'de 4000  kişi toplamışken Obama aynı yerde 100 bin kişi topladığına göre, bir hafta sonra "İmparator"un kim olacağını kestirebiliriz.

***           ***        ***

Afganistan'dan gelip New York'a konunca, ilk iş olarak bir New Yorker dergisi aldım elime. New York-Washington arası uçakta okuyorum. Columbia Üniversitesi Gazetecilik Okulu Dekanı Nicholas Lemann'ın "Worlds Apart" (Apayrı Dünyalar) başlıklı, iki adaya ilişkin uzun ve mükemmel yazısında şu satırlar çarpıcı:

"Gelecek Başkan'ın biri Irak'ta diğeri Afganistan'da sürdüreceği iki savaş olacak. McCain, Amerika askeri güç ve ekonomik destek kullandığı takdirde her iki ülkenin 'zaman içinde istikrar, hoşgörü ve demokrasinin sütunları olacağı'na inandığını söyledi. Obama Irak'taki Amerikan güçlerini azaltmayı ve Afganistan üzerinde odaklanmayı düşünüyor. Afganistan'daki savaşı bir örnek demokrasi kurma amacından ziyade terörizm tehdidi çerçevesinde değerlendiriyor."

Haberin Devamı

Washington'a varır varmaz, sokaktaki gazete kutularından birine iki çeyrek (50 cent) attım, muhafazakar sağın en açık sözcüsü olan, tirajı gayet düşük Washington Times gazetesini çıkartıp aldım. New Yorker'un durduğu yerin tam tersinde yer alan koyu ve askeri güç yanlısı, Cumhuriyetçi sempatizanı Washington Times da, ilk izlenimlerimi güçlendiren bir birinci sayfa düzenindeydi. Manşetinde "McCain Bush'u desteklemiş olan eyaletlerde geriden geliyor" cümlesine yer vererek, "seçimin kazanılacağı ya da kaybedileceği anahtar Cumhuriyetçi eyaletlerde" McCain'in Obama'nın çok arkasında seyrettiğini açık yüreklilikle vurguluyordu.

Manşetin altındaki resimli kocaman haberin başlığı ise "Gelecek Başkan Afgan krizini devralacak" idi. Washington'a ayak basmadan 24 saat önce ayağı Afganistan toprağında bulunan, aradaki süreyi ise "dünya çevresinde devrialem" yapar gibi havada geçiren benim gibi biri için şu satırlar ilgimi özellikle çekti: "Demokrat Barack Obama ve Cumhuriyetçi John McCain Irak konusunda değişik stratejiler geliştiriyorlar. Fakat her ikisi de şimdi önümüzdeki yıllar boyunca Afganistan'ın baş öncelik olması gerektiği konusunda hemfikirler."

Başka? Amerika'da "dünya devletinin imparatoru" sıfatı için çekişen iki adayın, daha doğrusu "muhtemel imparator" Barack Obama için bilinmesi gereken neler? Çevrelerinde kimler var? Amerika'da dört yıl içinde ne değişti? Amerika'nın yeni dinamikleri ne? Neden?

Bekleyin. Seçim öncesinde ve sonrasında buradayız. Amerika'yı içinden seyretmek, izlemek ve bu soruların cevapları için...

Yazarın Tüm Yazıları