Annemden dört yaş büyük bir sanatçıya tutuldum

Kendimden çok büyük bir hanıma ilgi duyuyorum, üstelik onu hiç tanımıyorum. Kendisi tiyatro oyuncusu, bugüne kadar hiçbir oyununu kaçırmadım, oynadığı dizileri ve filmleri de! Engel olunamaz şekilde ondan hoşlanıyorum.

Kendisi annemden tam 4 yaş büyük. Bunu hiç kimseye anlatmadım, ta ki bugüne kadar. Kız arkadaşlarım da oldu, ama bu yaşadığım kız arkadaşa duyulan sevgiye benzemiyor; çok farklı! İnanın çok farklı.

Duyduğuma göre bu olay benim yaşlarımdaki gençlerde sık görülürmüş. İlerde unutulur, hatta gülünüp geçilirmiş... Ama ben her geçen gün ona daha fazla bağlanıyorum. Düşüncelerinizi beğeniyor sizden yardım bekliyorum.

RUMUZ: SADECE BEN

Sevgili oğlum, yaşın 18 ve annenden bile büyük bir ünlü hanım oyuncuya tutulmuşsun. Aslında sen öyle sanıyorsun.

Bu gençlik döneminde insan hayranlık duyduğu, fiziğini beğendiği, kafasındaki hayale uydurduğu karşı cinsten birine, böyle tutkulu bir sevgiyle bağlanabilir. Onun oyunlarında canlandırdığı karakteri gerçek gibi görebilir, bunu beğenebilirsin de.

Dizilerde, oyunlarda, filmlerde gördüğün, gazetelerde sık sık rastladığın, sanki çevrenden biriymişçesine benimsediğin bu sanatçı, hayallerinde giderek daha yoğun bir şekilde yer almış. Ama bu aşk değil. Sadece yaşının gereği heyecan duyuyor, ona büyük bir hayranlık besliyorsun.

Senin yaşındaki gençlerin kendilerinden daha büyük kadınlara ilgi duymaları bir bakıma cinsel dürtünün doğal bir tezahürüdür.

Yaşıtlarından çok daha olgun bir kadının, senin coşkulu cinsel beklentilerine karşılık verebileceğini, bilinçaltından hissedersin.

Bırak hayallerinde yer almakla kalsın...artık bunu bir takıntı haline getirme. Belki de yaşından önce olgunlaşmış bir gençsin. Çevrende hep çocuk ruhlu,şımarık kızlar varsa, onlardan hoşlanmayabilirsin.

Kendi yaşıtların arasından olgun bir genç kız da bulabilirsin. Ama bu takıntından mutlaka vazgeç.

Boş yere kendini bunalıma sürüklersin, bu en güzel yaşında...

Gurbet bizi yalnızlığa itiyor

Sevgili Güzin abla! Ben Almanya’da yaşayan 23 yaşında bir genç erkeğim! Seninle paylaşmak istediğim konu yalnızlığım! Evet, doğru, bu gurbet bizleri yalnızlığa itiyor; aşka inancımızı alıyor!

Almanya’da yaşadığımız için çoğunlukla Alman kızlarıyla tanışıyoruz. Ama sevmekten korkuyoruz. Bizler aslında Türk kültürüyle büyütülmeye uğraşılmış Almanlarız. ‘Gurbetçiler’ inanmak istemese de bu böyle!

Sevdiğim bir Alman kızı kendimden soğuttum ve sonunda beni bırakmasına sebep oldum. Çünkü onu berbat bir geleceğimiz olacağına inandırdım. Onunla olmamın kültürüme uymadığını söyledim. Ama işin gerçeği, korkumdu. Annemi, ailemi üzmekten korkum.

Tek anlatmak istediğim, insanların yeniliklerden korkmaması. Türk, Alman, Yunan. Önemli olan iki insanın birbirini sevmesi!

Torunumun yemek sorunu meğer herkesin sorunuymuş

Torunumun yemek yememe sorunu, aslında binlerce ailenin muzdarip olduğu bir konu. Sevgili Nilüfer Kas köşesinde yer verdikten sonra, sizlerden pek çok öneri ve yardım e-mailleri geldi. Hepinize bu konuda sonsuz teşekkürler...

Hatta eksik olmasınlar, Banvit çocuk dergisinin katılımıyla, beslenme uzmanı Prof. Dr. Hilal Mocan ile bir görüşme yapıldı. Hilal hanım dünya tıbbının beslenme alanında en büyük otoritelerden biri olarak kabul ediliyor. Sevgili Nilüfer Kas pek çok anneyi de ilgilendiren bu konuda bilgi almış.

Ünlü profesör, ‘Güzin Abla’nın torunu ek gıdalara geçme ayına geldiğinde, doktor ayrı yemek yapmanıza gerek yok, kendinize yaptığınız yemeklerden yedirebilirsiniz’ demiş. Torununun yememe nedeni bu da olabilir’ diyor ve şunları aktarıyor:

‘Aile evde yiyeceği yemeğe çocuğu 9 aydan itibaren yavaş yavaş iştirak ettirebilir. Ama yemek tuzsuz, baharatsız, salçasız ve zeytinyağıyla hazırlanmış olmak kaydıyla. Yani anne, babaya hazırladığı yemeği bebeğe yedirmemeli. Mesela biber dolmasının salçasını, tuzunu, baharatlarını koymadan biraz ayırıp, ayrı pişirebilir. Ben çocukların yemeklerine doğal olmayan bir şey katılmasına karşıyım.’