Anne ben kalpazan oldum - 1

Haberin Devamı

Birazdan okuyacağınız 4 günlük bir bayram macerası.
İçinde Bodrum var, Alaçatı var, iki nefis ailenin hikayesi var, balık var, müzik var, doğa var v.s..
Ama ben bir şeye macera diyorsam o gerçekten maceradır. Çünkü bugün ve yarın bu sayfalardan okuyacağınız hikayede polis de var, cepte 7 TL ile geçirilen iki gece de.  Haydi buyurun hikayeye.
Bodrum’da 600 yıllık bir taş ev
Bayramın ilk gecesini canım ailem ile geçirdikten sonra 3-5 arkadaş ver elini Bodrum.
İçimde, yaz aylarında bir türlü ısınamadığım (sadece misafir olduğum LVZZ Otel’e vurulduğum) şehirleşmiş Bodrum’u belki sonbaharda severim umudu. Meğer benim gibi kalabalıktan, görgüsüzlükten, racondan hoşlanmayanlar için Bodrum sonbaharda şahaneymiş. Kendi gibiymiş. Samimiymiş. Çok güzelmiş.
Bodrum’a gitmeye karar vermeden bir kaç gün önce, aynı zamanda seyahat editörleri arasında olduğum gezlong.com’a bakıyoruz. Bodrum’da uygun fiyatlı ve ruhu olan bir otelde kalabilir miyiz diye? Bingo! Fotoğraflarından bahçe içinde bir taş ev olduğunu anladığımız “Ha la Bodrum” Oteli’nde karar kılıyoruz. Ama otelin en büyük sürprizi, Bodrum Marina’nın karşı sokağında gizli kalmış bir cennet oluşu. Bu ne demek? Her yere yürüyerek gidebileceğiz demek.
İzmir’den çıkıp Söke kavşağını kaçırıp Yatağan yolundan tekrar geri döndüğümüz bağırış çağırış bir yolculuktan sonra ver elini Bodrum. Otel gerçekten de nefis çıkıyor. 600 yıllık bir taş evde yaşayan Aras Ailesi’nin 3. kuşağı bu 6 odalı, kocaman bahçeli taş konağı bu yıl otele dönüştürme kararı alıyor. 5 kişilik aile, evinizde hissetmeniz için elinden geleni yapıyor. Ki zaten bir evde misafir olmanın keyfini yaşıyorsunuz. www.halabodrum.com

Haberin Devamı

Anne ben kalpazan oldum - 1

İzmir Express diye bir şahane orkestra
Yemekten sonra eşi dostu arıyoruz, Bodrum’da bu mevsim nereye gidilir diye. Marina’nın içindeki Yatch Club’ı öneriyorlar. Bayram boyunca İzmir Express diye bir Latin Jazz orkestrası çıkıyormuş. Şimdi orada cüzdanı bırakmayalım derken; öğreniyoruz ki, giriş ücretsiz. Bir açık hava barı, ortada bir sahne. Sahnede şahane bir orkestra. İstersen sadece dinle. İstersen elinde bir kokteyl al takıl. İstersen bistroda otur. Çeşme’deki gibi “300-500’e bir şişe votka açtıracaksın güzel kardeşim” görgüsüzlüğünden eser yok. Neyse program başlıyor. Önce çok sıkı Latin parçalar ardından 70’lerin Türkçe pop şarkıları, ardından Aretha Franklin’ler, James Brown’lar derken; zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz bile. İzmirli bu grup, İzmir için kazanç. Nerede görürseniz kaçırmayın derim. www.izexorkestra.com adresli bir web sitelerini buldum ama nerede ne zaman sahne alacaklarını da duyursalar çok daha iyi olur kanaatindeyim.
Birinci bölümün sonu
O kadar çok Bodrum, restoran, gece hayatı gibi kelimeleri bir arada kullandım ki; kendimi Sevgili Hıncal Uluç gibi hissetmeye başladım. Bana ve bu konuya yarın da katlanacaksınız. Üstelik işin içine adli makamlar da karışıyor.

Haberin Devamı

Yalıkavak Balıkçı Hasan
İlk gece, yemek için bir sürü tavsiye var. Hepsi de çok ünlü ve popüler restoranlar. Ama ünlü ve popüler kelimeleri yanyana geldiğinde, cin çarpmışa dönen ben; derhal kendi alternatifimi aramaya koyuluyorum. Foursquare (yer bildirim uygulaması) yardımıyla Yalıkavak’ta sade vatandaştan çok iyi yorumlar almış bir restoran seçiyoruz; Balıkçı Hasan’ın Yeri. İlk başta sadece 3-5 masadan oluşan müşteri popülasyonu bizi ürkütse de, restoran yavaş yavaş kalabalıklaşıyor. Ve hiç tanımadan, yazar olduğumu söylemeden, araya adam sokmadan gittiğimiz bir balıkçıdan, çok sağlam bir sofra, (az)içki, balık, tatlı dahil kişi başı 65 TL ödeyip kalkıyoruz. Bodrum’un yerlisi olan bu şahane işletmeye, deli gönlümden 5 yıldız kopuyor o gece, ama hoş kim takar benim yıldızları?

Yazarın Tüm Yazıları