Anayasa Komisyonu’na seçecek üye mi bulamadınız?

AKP hükümeti, Anayasa değişikliğine büyük önem veriyor. Haklılar da... Değişiklikler çok önemli.

AB yolunda, kalan üç beş eksiğimizi bu yasayla ortadan kaldıracağız.

Uygulama ise müzakere sürecinde zaten kendiliğinden hallolacak.

Üstelik de, yapılacak değişiklikler Türkiye’nin çağdaşlaşmasında önemli adımlar.

Bu nedenle ne zaman hükümetten önemli bir isimle bir araya gelsek, Anayasa değişikliği konusunda basının destek olması gerektiğini söylüyorlar.

Bunda da haklılar. Çağdaşlaşma yolunda destek olmamız gerek.

Fakat ne yazık ki, AKP’nin üst düzey isimleri bu değişikliklerin önemi konusunda kendi partililerini ikna edebilmiş değilller. Anayasa Komisyonu gibi önemli bir komisyonda görev alan AKP’lilerin bir bölümü, bu değişikliklerin son derece insani olanlarını dahi içlerine sindirememişler.

Anayasa Komisyonu’ndaki AKP’li bazı milletvekilleri ‘kadın-erkek eşitliği’ ile ilgili düzenlemeye ‘hayır’ oyu kullanıyorlar.

Bu nasıl bir kafadır?

Bunun parti ile alakası olmadığına eminim.

Çünkü partinin genel başkanının bu konudaki tavrını biliyorum.

Başbakan Erdoğan, her fırsatta siyasette kadınların önünü açmaya çalışan bir lider. Üstelik bunu şov olsun diye değil, inandığı için yapıyor.

Kadın-erkek eşitliğini ‘sindirmiş’ ve bu dışardan da görülüyor.

Bırakın siyaseti, özel hayatında bile Emine Erdoğan’ın büyük ağırlığı var.

Erdoğan Ailesi içinde bir eşitlik, hatta yer yer Emine Hanım’ın ‘görünmeyen’ üstünlüğü var.

Hal böyleyken çok önemli bir komisyonun çok önemli koltuklarını işgal eden bazı AKP’li milletvekilleri, partilerinin çok önem verdiği bir yasaya taş koymaya kalkışabiliyorlar.

Sadece ve sadece kendi kafalarındaki ‘feodalite’ yüzünden.

Yazık!..

Bu değişikliklere CHP öncülük eder

HÜKÜMETİN önemli bakanlarından biriyle konuşuyoruz:

‘Anayasa değişiklikleri çok önemli. AB’ye verdiğimiz ulusal programda kalan eksikler bunlar. Eğer yaparsak müzakere tarihi vermemeleri mümkün değil. Hiçbir bahaneleri kalmayacak. Bunları yapmamız şart.’

Hatta daha da ileri gidiyor. ‘Bunları yapalım. Martta müzakerelere başlarız’ diye ekliyor.

Tek kaygısı ise CHP.

‘CHP’nin bu değişikliklere destek vermesi lazım. CHP’nin desteği için biz kendi önceliklerimizi bu değişikliklerin içine sokmuyoruz. Onlardan da anlayış ve işbirliği bekliyoruz’ diyor.

Bu konuda bakana söylediklerimi sizinle paylaşmakta bir beis görmüyorum.

Bence CHP’nin bu değişikliklere karşı çıkması mümkün değil.

Çünkü bunların pek çoğu daha Avrupa Birliği’nin adı yokken CHP tarafından dile getirilen kaygılardı.

Kadın-erkek eşitliğinde CHP nasıl ‘hayır’ diyebilir.

DGM’lerin kaldırılmasına CHP niye ‘hayır’ desin.

Zaten fiili olarak kaldırılmış olan idamla ilgili Anayasa’da kalan kırıntıları CHP ne gerekçeyle savunsun?

Bunlar CHP’nin ve solun evrensel ilkelerine aykırı zaten.

Açıkçası ben bu konuda hükümetin, CHP’den çok kendi partisine dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum.

CHP’den de mutlaka ‘aykırı’ sesler çıkacaktır.

Ama AKP’den çıktığı kadar olmaz.

Hayvanların töresi olmaz

HAYATIMIN
en kötü günlerinden biriydi geçtiğimiz perşembe.

Hürriyet’i zaten bildiğim için sabah ilk olarak Vatan Gazetesi’ne bakarım.

Hay bakmaz olaydım.

Sürmanşette bir cümle:

‘Babacığım ne olur beni öldürme.’

Bir hayvanın tecavüzüne uğradığı ortaya çıkınca töre gereği babası tarafından boğularak öldürülen 14 yaşındaki kızın son sözleri.

Katil baba o anları anlatıyor:

‘Teli boğazına geçirdiğimde kızım, ‘Baba beni öldürme’ diye yalvarmaya başladı. Yardım için getirdiğim oğlum da beni engellemek istedi. Yalvarmalarına aldırmadım. Teli sonuna kadar sıktım. Ölünceye kadar öyle tuttum.’

Okudum ve gözlerimden yaşlar boşaldı. Aynen şimdi yazarken olduğu gibi.

Gün benim için orada bitti. Öğle yemeğinde, çok yakın dostlarımla buluşacaktım. Gitmek içimden gelmedi.

Akşama kadar berbat bir haldeydim. Eve gittim. Kızıma sarıldım.

Gece yattım, uyuyamadım.

O son sözler aklımdan çıkamadı bir türlü. Sanki gözümle görmüş, kulağımla duymuş gibiydim.

Buna töre denemezdi. Töre insanlara mahsustu. Bu ise açıkça hayvanlıktı.

O canavar, kızını değil de kızına tecavüz eden hayvanı öldürseydi, belki mantık kabul ederdi, ama tecavüze uğrayan kızını öldürmek, ne aklın, ne mantığın, ne de ahlakın kabul edebileceği bir şey.

Töre cinayetleri konusunda çok yazdım, ama bu kadar zorlandığım hiç olmadı.

Adaletin bu konuda kendi kendine son zamanlarda geliştirdiği içtihadı hep beğenerek izledim.

Umarım bu kez de böyle olur.

Umarım...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Köşe yazarlarının kendilerine iletilen her konuyu ele almasının mümkün olmadığını anladığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları