Kilis’te savaşın bitmeyen izleri

Gülben Ergen geçen hafta Kilis’e gitti, kendisini mülteciler için yardıma adayan Hayırda Yarış Derneği Başkanı Fatma Yılmaz ve savaşta yaralanan Suriyelilerle buluştu, sıkıntılarını dinledi.

Haberin Devamı

Geçen sene Şanlıurfa’da bulunan Harran ve Akçakale mülteci kamplarına gittim. Oradan döndükten hemen sonra da Hayata Destek Derneği’nin Suriyeliler için açtığı İstanbul’daki toplum merkezini ziyaret ettim.
Şimdi Kilis’teyim. Merdiven altlarında, sokakta, boş evlerde, bir kısmı da konteynerlerde yaşayan mültecilerin yanındayım.
Yüzünde bomba patlayan delikanlının geçirdiği ameliyatlar sonrası yüzü bu halde...
Maalesef kötü şartlarda yapılan ameliyatlardan dolayı ağzı ve tek gözü kapanmıyor Mahmut’un.
Halep’te evlerinin önünde patlayan bombadan dolayı bir evladı kör, diğeri sağır ve dilsiz, diğeri lupus hastası olan annenin yanındayım. O kadar vahim bir insanlık hikayesi ki...
Tek biberonla beslenen, annesi babası olmayan üç bebeğin yanındayım. Ortak cümleleri hiç değişmiyor: Elhamdülillah...
Gök mavisi gözlü, olağanüstü bir kadınla tanışıyorum.
Altı çocuklu bir anne o.
Tek başına Hayırda Yarış Derneği’ni kurmuş, hem de yok şartlar altında.
Bir kadının şefkatinden fışkıran bir yardım şenliği bu. Bir insanlık dersi... Fatma Hanım’ı ve yaptıklarını dünyaya haykırmak istiyorum...
Dünyayı kadınlar kurtaracak, biliyorum...

Haberin Devamı

Kilis’te savaşın bitmeyen izleri
 

* Fatma Hanım sizi tanıyabilir miyim?
- Kilis’te kurmuş olduğum Hayırda Yarış Derneği’nin başkanıyım.
Kilis’teki yaralı ve kimsesiz mültecilere yardım ediyorum.

* Dernek kurmaya ne zaman karar verdiniz?
- Yaklaşık 5 seneden beri sahalardayım. Derneği kuralı 3 sene oldu. Suriyeli kadınlar için kurs merkezi açmak istedim. Bunun için bir dernek çatısı altında olmaya ihtiyacım vardı. Önce derneği kurdum. Ardından da Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol imzaladım.

* Nasıl bir güçle yapabildiniz tüm bunları? Anne misiniz? Çalışıyor musunuz?
- 6 çocuk annesiyim. İki kızım ve bir oğlum doktor oldu. Engelli bir oğlum var. İstanbul Üniversitesi’nde uzaktan eğitimle tarih okuyor. Diğer oğlum Üsküdar Üniversitesi’nde radyo sinema televizyon bölümünde okuyor. En küçük kızım da ortaokula gidiyor.

* Eşiniz ne iş yapıyor?
- Eşim öğretmendi. Üç sene önce ayrıldık.

* 6 çocuğa da siz mi bakıyorsunuz?
- Evet. 6 çocuğum da benimle birlikte. Doktor olan kızım çalışmaya başladı. Ailem de destek oluyor. Maddi konularda sıkıntı yaşamıyorum.

Kilis’te savaşın bitmeyen izleri

KENDİMİ BU İNSANLARA ADADIM

* Dernek kurma fikri sadece resmileşmek için çıkmadı değil mi?
- Sahalarda çok sayıda yetim, hasta, mağdur mülteciler vardı. Kilis merkezde kalanların içinde anne babasını kaybetmiş çok çocuk yaşıyordu. Ailelerinden çok sayıda kayıp vermişler. Onlara yardım etmek gerekiyordu.
Evde otursaydım psikolojim için ilaç kullanacaktım. Ya da kendimi bu şekilde insanlara adayıp mutlu olacaktım. Bir insana yardım etmenin huzuru inanın başka hiçbir şeyde yok.

* Neden psikolojik ilaç kullanacaktım deniniz? Evde sizi bekleyen zor bir süreç mi vardı?
- Ailevi sorunlar nedeniyle. Evde oturup dertleneceğime dışarıda insanlara yardım etmeyi seçtim. Bizim derdimiz ne ki onlarınkinin yanında. Kolları kopan, bombalarda yanan, yiyecek ekmekleri olmayan, çocukları için süt bile bulamayan insanlar bunlar.

* Derneğinize gelen bağışlarla mı bu insanlara yardım ediyorsunuz?
- Açıkçası düzenli olarak derneğe yapılan bir bağış yok. Kendi çevremiz sayesinde yapıyoruz. Yardım etmek isteyen insanları derneğe çağırıyorum. Kendi gözlerinizle görün öyle yardım edin diyorum. Ankara, İstanbul ya İzmir gibi kentlere gitmiş mültecilerin ailelerinde çalışacak insanlar var. Kilis’te yaşayan mültecilerin çalışacak kimseleri yok. Mesela bir aile var. Baba prostat kanseri, anne yatalak hasta. 5 çocukları var. Kim çalışacak bu ailede? Kimse. Bir evde kalan 7 aile var. Ve evdeki 22 çocuk da yetim. Merdiven altında bir oda gibi bir yerde çocuk büyütüyorlar. O insanlara yardım etmek, çocukların sizin boynunuza sarılmasının hissinin anlatmak çok zor. Bizim de başımıza gelebilir. Sabah 7.30- 8.00 gibi derneğe geliyorum. Akşam 7’ye kadar çalışıyorum. Saat 7’de acaba başka bir eve gidebilir miyim diye düşünüyorum. Motorum var. Motoruma atlıyorum acaba birinin daha ihtiyacı olabilir mi diye evime gitmeden önce bir yere daha gidiyorum.

* 20’li, 30’lu yaşlarınızda da böyle bir kadın mıydınız?
- Evet, yardımseverdim. Yaşlı komşularım vardı. Gidip onların bahçelerini süpürür, onların yemeğini yapardım. Onlara bir oda açardım. Bende yatarlardı. Onlara hizmet etmeyi çok severdim. Köylerdeki yardıma ihtiyacı olan insanları araştırırdım. O zamanlar merkezde yaşayan insanların yardıma çok ihtiyacı olmazdı. Köylere yardım götürürdüm. Fıtratımda olan bir şey.

* Hayırda Yarış Derneği’nde ne yapılıyor?
- İnsanlara yardım götürürken bir gün durup düşündüm. Bu insanlara sürekli vermeyelim. Onlara bir şey öğretelim ki kendileri de bir şey yapıp para kazanabilsinler. Bir de motive olmaları gerekiyordu. Aynı zamanda dilenmeye de alışmamaları lazımdı. Önce dikiş-nakış kursu açmaya ve Kuran eğitimi vermeye karar verdim. Halk Eğitim Merkezi’ne ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gittim. Sonrasında bir yer kiraladım. Halk Eğitim Merkezi öğretmen vermeyi kabul etti. İlk başta küçük bir yerdeydik, sayımız artınca iki katlı bu apartmanı tuttuk.

* Kurslara kaç kişi geliyor?
- Günde 300 kadın geliyor. Zaman geçtikte talep çoğaldı. Çünkü Suriyeli kadınlar kültürlerinden dolayı her yere gidemiyor. Biraz baskı altında yetiştikleri için. Benim kadın olmam ve buraya erkek giremediği için rahatlıkla geliyorlar. Suriye’ye geri döndüklerinde onlar için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. O yüzden motive olmaları çok önemli.

* Kurs dışında düzenli olarak yardım ettiğiniz kaç aile var?
- 17 aileye hayırseverlerin sayesinde ev tuttuk. 5 senedir onların ihtiyaçlarını karşılıyoruz.

* Bugüne kadar en etkilendiğiniz olay neydi?
- Hangisini anlatsam bilmiyorum. Hepsinden çok etkileniyorum. Annesi olmayan çocuklar bana anne diyor. Hepsi beni etkiliyor.

Haberin Devamı

Kilis’te savaşın bitmeyen izleri
 

ALACAK EKMEKLERi YOK, YARDIM BEKLiYORUZ

* Dernek olarak en çok neye ihtiyacınız var?
- Bu insanların ekmek alacak paraları yok. Günü kurtaracak şekilde yardım edebiliyoruz. Desteklenmeleri lazım. Burada domates ve biber salçası, nar ekşisi, kuru nane gibi doğal ürünler üretiyoruz. Bu ürünleri satabileceğimiz bir yer arıyoruz. İnsanlar bir-iki kez bağış yapar ama sonra usanır. Biz çalışıp kendimizi ispat edersek o insanlar da bundan zevk alır. Kendi ürünlerimizi satabilmek istiyoruz. Oradan gelecek parayla bezi olmayan çocuklara bez, kıyafet, gıda ve bunun gibi ihtiyaçları karşılayabiliriz. Kilis’te 60 bin Suriyeli konteyner kentte, 60 bin de merkez kalıyor. Gelen yardımlar belli adreslere gidiyor. Bir yardım tırı gönderiyorlar. Direkt konteyner kente gidiyor. Şehir merkezine bir tırın gelip yardım dağıttığı olmadı. Adres belli olduğu zaman yardım göndermek kolay. Eğer biri yardım etmek istiyorsa buraya gelsin. Ben onunla kapı kapı dolaşırım. Yeter ki o insanların ihtiyaçları karşılansın.

* Şu anda hangi kurslar var?
- Dikiş, nakış, el sanatları, tel kırma, aşçılık ve Kur’an-ı Kerim. Bunun dışında alt katımızda UNICEF’in destek verdiği bir anasınıfımız var. Gelen herkesi kabul ediyoruz. Geri çevirdiğimiz olmuyor. Zaten gelenlerin hepsinin çalışma azmi var. Şimdiye kadar da kötü birine rastlamadım.

* Ülkelerine geri dönmek istiyorlar mı?
- Bayramlarda bile izin alıp gidiyorlar. Savaş bittikten sonra hepsi ülkesine döner. İnsanın vatanı gibi olmaz hiçbir yer.

Haberin Devamı

Kilis’te savaşın bitmeyen izleri
 

ÜZERiME BOMBA DÜŞÜNCE HER YERİM YANDI

* İsmin nedir? Kaç yaşındasın?
- Mahmud Kapsu. 20 yaşındayım.

* Ne oldu bize anlatır mısın?
- Mahmud Kapsu: 3 yıl önce Halep’te işyerimin olduğu mahallede üzerime bomba düştü. Ve vücudum yandı. Ben hiçbir şey hatırlamıyorum. Beni ambulansla Türkiye’ye getirmişler.

- Muhammed Kapsu (Baba): Oğlumu araba tamircisinde çalışıyordu. Çalıştığı yerden ekmek almaya göndermişler. Tam ekmek almaya giderken bomba düşmüş. Eve haber geldi. Hemen koşup gittim. Oğlum 28 gün yoğun bakımda yattı. Sonrasında oradan çıktı ve konuşmaya başladı. Türkiye’den aldığımız misafir kimliğimiz vardı. O yüzden hemen buraya geldik. Orada tedavi olamazdı.

* Kaç çocuğunuz var?
- Muhammed Kapsu: Üç kızım üç oğlum var. Kızlarım evli ve şu anda Suriye’de yaşıyorlar. Biz üç oğlumla birlikte konteyner kentte yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Kilis’te savaşın bitmeyen izleri
 

OĞLUMUN AMELİYAT EDİLMESİ GEREKLİ

* Oğlunuzun şu anda acil olarak hangi ameliyatı olması gerekiyor?
- Muhammed Kapsu: Oğlumun tek gözü ve ağzı kapanmıyor. Tek gözü açık şekilde uyuyor. 10’un üzerinde ameliyat geçirdi ve ancak bu noktaya gelebildi.
- Fatma Yılmaz: Bütün akrabaları para toplamışlar ve ameliyatları öyle yaptırmışlar. Devlet bu ameliyatları karşılamadığı için özel hastanede yaptırmışlar. Fakat artık tüm paraları bittiği için kalan ameliyatları yaptıramıyorlar.
- Muhammed Kapsu: Evlerim ve dükkanlarım vardı Suriye’de. Oğlumu ameliyat ettirmek için hepsini sattım. Ama maalesef henüz tedavisi bitmedi. Şu anda ameliyatlarını karşılayacak gücümüz yok. O yüzden yardım bekliyoruz. Suriye’de ne evim kaldı ne de işim. Hiçbir şeyimiz yok artık.

* Mahmud, hayattan en büyük beklentin nedir?
- Mahmud Kapsu: Sadece normal bir hayat yaşamak istiyorum. Yüzüm için ameliyat olmak istiyorum. Onun dışında hiçbir beklentim yok. Yine de Allah’a şükrediyorum.

Haberin Devamı

Kilis’te savaşın bitmeyen izleri
Mahmud Kapsu, bombalı saldırıda yaralanmadan önce...  

OĞLUMU KAYBETTiM, ŞiMDi KIZIM AYNI HASTALIKLA SAVAŞIYOR

* Kaç yaşındasın? Rahatsızlığın tam olarak nedir?
- Ule Hamdo: 18 yaşındayım. Lupus hastası olduğumu söylediler. Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Suratım böyle oldu.
- Fatma Yılmaz: Ben bu aileyi iki sene önce sokakta buldum. Evleri yoktu. Ule’nin abisi Ahmet vardı. O da Ule gibi Lupus hastasıydı. Aileyi konteyner kente almamışlardı. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Vali yardımcısına gittim. Durumu anlattım. Ahmet’in hastalığı ilerlemişti. Her tarafı kan içindeydi. İki ay sonra konteyneri ziyarete gittiğimde Ahmet’in öldüğünü öğrendim. Bu hastaların sıcak yerlerde yaşamaması gerekli. Ula’nın bir kardeşinin gözü kör, diğer kardeşinin de yanına bomba patladığı için bir kulağı sağır olmuş. Sadece bir kardeşleri sağlıklı. Ula’nın yüzü dışında karnı da yara içinde. Konteynerlerde klima yasak olduğu için bağlatılamıyor. Kendi imkanlarımla onlara Kilis’ten bir ev tuttum. Yoksa Ula’nın sağlığı kötüye gidecekti. Eve klima taktırdık. Bağışıklık sisteminin güçlü olması için beslenmesine dikkat etmesi gerekiyor. Elimizden geldiğince yardım etmeye çalışıyoruz. Evde çalışacak kimse yok. Kulağı duymayan kardeşine cihaz takılabilir ama devlet onu karşılayamıyor. Sağır olduğu için de konuşamıyor. Anne ve 4 çocuk hayatta kalma mücadelesi veriyor.

* Babaları nerede?
- Fatma Yılmaz: Babalarını 4 sene önce Esad’ın askerleri götürmüş. Bir daha da haber alınamamış. Faili meçhul durumu. Öldüğünü düşünüyorlar.

Kilis’te savaşın bitmeyen izleri

Raed: Suriye’de iki yıl önce ayağıma şarapnel parçaları geldi. Ailem Azez’de yaşıyor. Şu anda burada tek başımayım. Ayağımda kemik eksilmesi var. Doktorlar ayağımın kesilmesi gerektiğini söylüyor. Ama bunu istemiyorum.
Muhammed Debbes: Suriye’deyken üzerimize bomba düştü. Babam o sırada vefat etti. Benim ayağım koptu. Kız kardeşim de yaralıydı. Adana’da tedavi görüyor. Bir aile ona yardım ediyor. Bir ayağım uyuşuk gibi, çok fazla tutmuyor. Diğeri için de protez kullanıyorum.
Muhammed: Böbreklerim iflas etmek üzere. Kanser hastasıyım. Gözlerim görmüyor. Bir de şeker hastasıyım. Annem öldü. Babam Suriye’de. Buraya tedavi olmak için geldim. Diyaliz hastasıyım.
Fatma Yılmaz: Bir yardımsever bu kimsesiz hastaların kalması için bir ev tuttu. Burada kalan hastaların kimleri yok. Çok bakımsız bir yer. Buranın boyanıp yeni eşyaların alınması gerekli. Giyecek kıyafetleri bile yok. Dezenfekte olması ve her şeyin yeniden alınması gerekli. Kalan hastaların harçlıkları bile yok. Her şeylerini burayı açan Suriyeli yardımsever karşılıyor ama yetmiyor. Biz de elimizden geldiği kadar yardım etmeye çalışıyoruz.

Kilis’te savaşın bitmeyen izleri
 

İNŞALLAH ALLAH BİZE BiR KAPI AÇAR

* Neler hissediyorsunuz?
- Meyyede Hamdo (Anne): Acıdan başka bir şey hissedemiyorum. Doğduklarında çocuklarımın hiçbir hastalığı yoktu. Son 10 senede oldu ne olduysa. Bombaların etkisinden sonra hastalıkları ilerledi. Çocuklarım okullarına gidiyorlardı. Oğlum ölmeseydi üniversiteye gidecekti. Kızım Ula da okula gidiyordu. Kızım Hene’nin kulağı bombadan sağır oldu. Cihaz takılırsa duyma şansı olacak. Şu anda konuşamıyor. Kızıma cihaz bulunmasını istiyorum. Param olmadığı için alamıyorum. En küçük çocuğum kardeşleri ve babası için çok üzülüyor. Ona her zaman “İnşallah Allah bize bir kapı açar” diyorum.

* Ula tedavi görüyor mu?

- Fatma Yılmaz: İki ayda bir kontrole gidiyor ama yetmiyor. Bu hastalara iyi şartlarda bakılması gerekiyor. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi için özel mamalar yemesi gerekli.

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları