Aman gömmeyin!

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Fazilet Partisi yetkilileri ‘‘savaş baltalarının’’ artık gömülmesi gerektiğini millete açıkladı.

Ancak bu açıklamanın zamanlaması çok hatalıydı.

Çünkü FP'nin yetkilisi bu açıklamayı yaparken, partili milletvekilleri arka planda üstlerinde onların başka ad taktığı ancak bence düpedüz pijama olan şeylerle havuza giriyorlardı.

Bu görüntüyü izleyince insan savaş baltalarının gömülmesini değil, bilakis şu ana kadar gömülü durmakta olan bütün baltaların bile kazılıp çıkarılmasını arzu ediyor.

Çünkü pijamayla denize giren bir erkek, hemen her durumda -o erkek Antonio Banderas bile olsa- çirkin gözükür.

Bir de o erkeklerin hayatları boyunca spor yapmamış ve bıyıklı olduklarını hayal ederseniz, o zaman ıslak pijamalarla sundukları görüntü insanın tahammül gücünü aşan bir şey oluyor.

***

Diyeceksiniz ki, sen nereden biliyorsun onların hayatları boyunca spor yapmadıklarını.

Bunun cevabı çok basit.

Gelen haberlere göre iki Fazilet Partili milletvekili, hayatlarında ilk kez tenis oynamaya karar vermişler.

Ancak ikisi de kafalarını tenis kortu zeminine çarparak hafif yaralanmışlar.

Yani düşmeyi anlarım.

O pijamalarla tenis oynamak da zor olmalı.

Kolun, bacağın hafif çizilmesini de anlarım.

Ama ikisinin birden kafa üstü yere çakılmaları bana tuhaf geldi.

Bu ne biçim düşme babo...

***

Yine haberlerde diyor ki, Fazilet Partili milletvekillerinin eşleri, havuza giren kocalarını uzaktan izlediler.

Doğru da... Televizyonda gördüm, kadınlar bir arada durmuş uzaktan bakıyorlardı olan bitene.

Şimdi insanlar buna ideolojik kılıflar geçirmeye çalışacak.

Halbuki olan bitenin ideolojiyle filan alakası yok.

Bu memlekette kadınlar, erkeklerden birkaç kat daha fazla akıllı.

Hangi siyasi inanışta olursa olsunlar kadınlarla ilgili bu tespit değişmez.

Faziletli kadınlar da akıllı oldukları için pijamayla havuza giren erkeklerin ortaya çıkardığı çirkin manzaraya herhangi bir şekilde destek verir görülmemek amacıyla olayı uzaktan izlemeyi tercih ettiler bence.

***

Fazilet Partililer diyorlar ki, birbirlerimizin hayat anlayışlarına saygı gösterelim.

Olur gösterelim de bunun gerçekleşimesi için benim sizden bir istirhamım olacak.

Çekirdek çitleme huyunuzdan mutlaka vazgeçmelisiniz.

Ancak bunu yaptığınız takdirde Türkiye'de belki, o da sadece belki, sosyal bir uzlaşma yolunda bazı önadımlar atılabilir.

Ha tabii bir de ıslak pijamayla karşımıza katiyen çıkmamalısınız.

Çekirdek meselesine gelince.

Onu da anlatayım ki olayda esrarengiz bir boyut kalmasın.

***

Geçen gün İstanbul Belediyesi'nin sosyal konutlarının bulunduğu bir bölgede yürüyüşe çıkmıştım.

Hava sıcak olduğu için insanlar bahçelerde oturuyordu.

Daha doğrusu sadece erkekler bahçede toplanmıştı.

Kadınlar ise balkonda sohbet ediyordu.

Buraya kadar konuya itirazım yok.

Hatta kadınların böyle erkeklerden her zaman en az 100 metre ötede olmasını garanti edeceklerini bilsem, oyumu 2020 yılına doğru olması muhtemel ilk seçimde Fazilet'e bile verebilirim.

İtirazım şurada.

Erkekler bir arada oturunca konu ya futbol ya da siyaset oluyor.

Ve yapmış olduğum bilimsel tespite göre, bu iki konuyu Türk erkekleri çekirdek çitlemeden katiyen konuşamıyorlar.

Son haberlere göre çiklet çiğnenmesi zihin açıyormuş; belki bu siyasi görüşe mensup olanların zihinlerini de çekirdek açıyordur, bilemem artık.

Eğer öyleyse devlet onlara -sadece evlerinde gizli yenilmesi koşuluyla- bence tonlarca bedava çekirdek hediye etmeli.

Açık havada çekirdek çitlenmesi başlı başına tatsız bir olay.

Üstelik bir de bunların kabuklarını toplu halde yere tükürüyorlar.

Bu da tipik bize özgü bir abukluk.

İnsanın kendi bahçesine çöp tükürüp, bunu kafaya sorun olarak takmadığı ender ülkelerden bir tanesi Türkiye.

***

Yaptığım tespitlere göre Fazilet Partisi ile ideolojik/politik/kültürel ve sosyal açıdan uzlaşabilmem mümkün değil.

Çok uğraştım bunu başarabilmek için.

Hatta bir ara kendimi Yavuz Gökmen'in yerine de koymaya çalıştım, acaba onlarda bu kadar heyecan verici ne buluyor diye anlayabilmek için.

Nafile, sonuç sıfıra sıfır.

Bu yüzden bir önerim olacak.

Tabii ki onlar da var olacak bu toplumda.

Benim tek isteğim, birbirimizi katiyen görmeden ve birbirimize bulaşmadan yaşamamızı sağlayacak bir sistem geliştirmemizdir.

Şimdi bu sistemi bulma arayışı içine girdim.

Bulursam bunun adını ÜÇÜNCÜ CUMHURİYET koyacağım, haberiniz olsun.

***

Bir de not:

Sabah Gazetesi yöneticileri, Hıncal Uluç'a kötü bir oyun oynadı.

Hıncal, ‘‘Birtakım hasletleri var’’ dediği Tansu'nun bu hasletlerinin ne olduğunu bulmaya çalışırken, Sabah Gazetesi dün birinci sayfadan bir haber yayınladı.

‘‘Çillerler'e Şok’’ başlığı altında yayınlanan haberde Tansu ve kocası hakkında 62 sayfa tutan iki ayrı suç duyurusunda bulunulduğu yazıyordu.

Hıncal, hasletleri ararken belki o dosyalara bakmayı akıl eder de bazı ipuçlarını orada bulur.













Yazarın Tüm Yazıları