Allah’ın sopası yok

HATIRLAR mısınız bilmem...

Bir ara CHP lideri Deniz Baykal ile Bülent Ersoy arasında bir polemik baş göstermişti.

Haberin Devamı

Bülent Ersoy, Baykal’la ilgili bir iddia ortaya atmış, Baykal da o iddiaya yanıt vermek durumunda kalmıştı.

İş o kadar uzamıştı ki...

Az kalsın Deniz Baykal, Bülent Ersoy’un elinde heder oluyordu.

İşte tam bu sırada devreye “Baykal’ın belalısı” Mustafa Sarıgül girmişti...

Bülent Ersoy’un Deniz Baykal’a tebelleş olmasını bir tür “ilahi ikaz” olarak yorumlayan Sarıgül, Türk politika tarihine geçen şu muhteşem saptamayı yapmıştı:

“Allah’ın sopası yok ama Bülent Ersoy’un var.”

Hürriyet’in en tepesinde gördüğüm bu haber başlığını anımsadıkça hâlâ gülümserim...

* * *

Geçen akşam miskin bir şekilde evde pineklerken bir arkadaşımın “acil” kodlu uyarısıyla kendime geldim:

“Hemen Reha Muhtar’ın programını aç... Bülent Ersoy, Ali Bulaç’ı haşlıyor.”

Vay vay vay...

Haberin Devamı

“Demek Reha kardeş yine büyük balığı yakalamış” diyerek sarıldım hemen uzaktan kumandaya...

Aman Tanrım!

İkiye bölünmüş ekranın bir tarafında “İşaretparmağını muhatabına doğrultmuş” bir Bülent Ersoy fotoğrafı...

Diğer tarafta ise dudaklarını ısıran, tırnaklarını yiyen, önündeki kâğıtla oynayan huzursuz mu huzursuz bir Ali Bulaç görüntüsü...

Bülent Ersoy telefon bağlantısıyla katıldığı yayında, “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir” dizesinin hakkını verircesine Ali Bulaç’a ayar üstüne ayar veriyor.

Şiirin, “Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” dizesinin devreye girmesine ramak kalmış...

Zavallı Ali Bulaç ise neye uğradığını şaşırmış vaziyette...

Sözünü geri alıyor, olmuyor.

“Ben Bülent Hanım’ın şarkılarına bayılırım” diyor, yemiyor.

“Özür dilerim” diyor, işe yaramıyor.

Bülent Ersoy yakalamış, bırakmıyor.

* * *

Münakaşayı biraz dinledim...

Ekrana şöyle bir baktım...

Sonra da kendi kendime şunu fısıldadım:

“Eğer Bülent Ersoy ile tartışmaya girmek, Mustafa Sarıgül’ün işaret ettiği gibi bir tür ilahi ikaz ise... Ali Bulaç, Reha kardeşin programında bu zamana kadar işlediği bütün günahların kefaretini ödedi.”

Ahkâmı kesip rahatlamanın ardından...

Televizyonu kapatıp, uykuya dalmaya çalıştım.

Erdoğan’ın sükûnete kavuşmasının altı nedeni

* BİR: Hiç bağırıp çağırmadan yüzde 47 alırken, avazı çıktığı kadar bağırıp çağırarak ancak yüzde 38 alabildiğini gördüğü için...

Haberin Devamı

* İKİ: Seçimden sonra kesintilerle de olsa tatile çıkıp biraz kafa dinleme fırsatı bulabildiği için...

* ÜÇ: Baharın insanın üzerinde bıraktığı o müthiş dinginlik duygusunun etkisine girdiği için...

* DÖRT: Bazı bakanları göndererek, birilerine gerekli cezayı vermiş olmanın sağladığı rahatlık duygusuna kavuştuğu için...

* BEŞ: “Söz gümüş ise sükut altındır” şeklindeki atalar sözünün hikmetini kavramaya başladığı için...

* ALTI: “Türk milleti” diye yekpare ve homojen bir topluluk olmadığını ve Türkiye denilen bu ülkede bin çiçeğin açtığını fark ettiği için...

Hadise’nin kostümüne dair okur yorumları

SAAT: 14.32

Önümde “hurriyet.com.tr” açık... Şu dakika itibarıyla en fazla okunan haber, Eurovision Türkiye temsilcisi Hadise’nin kostümüyle ilgili haber... “Türkiye bu kostümü tartışıyor” başlıklı haberin altında tam 1244 okur yorumu yapılmış. Bu bir rekor...

Haberin Devamı

Yorumları okuduğumda altı farklı tavırla karşılaştım:

* MİLLİCİ TAVIR: Bu kostüm Anadolu’yu yansıtmıyor. Örf ve adetlerimize aykırı...

* BATICI TAVIR: Bu ne ya? Bir de peçe taksaydı bari...

* İÇTEN TAVIR: Kotunla çık Hadise... O sana daha çok yakışıyordu.

* ÇIKINTI TAVIR: En büyük sorunumuz bu zaten... Hadise’nin kostümü...

* SUSTURUCU TAVIR: Sana ne kardeşim, kız bu kostümü beğenmiş...

* TÜRKİYECİ TAVIR: Olumsuz yönde eleştirenler Türkiye’ye zarar veriyorlar.

Yorumlardaki şu çeşitliliği görünce...

De Gaulle’ün Fransa için söylediği “246 çeşit peyniri olan bir ülkeyi kim nasıl yönetebilir?” sözü geldi aklıma...

Ardından da Süleyman Demirel’in, “Türkiye yönetilemez, ancak idare edilir” sözünü anımsadım.

Yazarın Tüm Yazıları