Alıp veremediğim ne?-2

Baş koyduğum yola taş koyanı taşlarım. “Mükemmel kadroyla mükemmel yakalanmalıdır takıntım” diyerek, duruşumu açıkladım. Bugün az biraz daha ayrıntı vereceğim.

Neresinden dönersen
Mahmuti hataları:
1-Dört kısa oynamanın yanı sıra bir de tek uzunu dışarı kısaya perdeye göndererek, oyundan ve ribaunttan düşürüyor. Dışarıdan savrulan ve boşa giden atıştan sonra rakibin ribaunduyla ceza topu oluyor.
2-Avuç avuç adam değiştirilerek rotasyon yapılmaz. Herkes pozisyonuna göre değiştirilmeli. Her geçen gün daha iyi oynayan Barac ve Ermal, uzun yedekleri olurken; üç numarada oynatılacak Savanovic dinlenecekse veya verimsizse Shipp girmeli. İkibuçuk uzunla savunma sertleşir ve boylar da denkleşirken sahanın iki tarafındaki ribauntlar da artar. Repesa’nın Malaga’sı Vazquez, Zoric, Panko üçlüsünü kullanıp bizi darmadağın etmenin uygulamalı dersini verdi. Keza Zalgris, 3 numarada uzun Kuzminskas’ı kullanarak fizikli bir beşle bizi dağıtmıştı. Shipp’in üstünden çocukla oynar gibi oynadılar.
3-Sene başından beri enerji çakmağı olarak oynayan Sinan’ı unutup şut kullanmayan, kullansa da sokamayan çakaralmaz Doğuş Balbay’la macera aramanın alemi yok. Ele bakan takımın, ellerin tutmadığı akşamda hüsran yaşayacağını bas bas bağrınıyorum. Boyalı alan kullanım yollarını açacak iki uzunla oynamadan final-four’u unutsun Mahmuti...

Artık inadı bırak dostum

Aklın yolu birdir ve akıl akıldan üstündür. Savanovic, tabir-i caizse, elinde patlarsa sonra çok mahcup olursun. Vujacic atan guardır; top elindeyken daha etkilidir. Uzunların ribaunt alırlarsa açık alan oyuncusu Farmar, hızlı hücumda daha başarılı olur. Ve sen bütün bu çok iyi oyuncular; yani ‘şeker’ ve ‘un’ varken bile helva yapamazsan, veda kahven çok acı olacak...