AKP’li Tekinbörü: Kaya ve benzerlerine selam vermiyorum

AKP milletvekili Cemal Kaya ile ilgili dünkü yazımdan sonra aralarında milletvekillerinin de bulunduğu pek çok AKP’li aradı.

Tamamı benimle aynı görüşteydi.

Cemal Kaya’nın partiye ‘kirli’ bir görüntü verdiğini düşünüyorlardı.

Ancak en yürekli tavrı gösteren, AKP Adana Milletvekili Zeynep Tekinbörü oldu.

Tekinbörü aynen şöyle dedi:

‘Fatih Bey, sabah ilk işim sizin yazılarınızı okumaktır. Bugün de çok doğru bir yere temas etmişsiniz. Cemal Kaya ve partimize verdiği zararla ilgili tespitleriniz çok yerinde. Sizin görüşlerinizle paralel olan görüşlerimi ben de parti yönetimine defalarca ilettim. Hatta son olarak Sayın Başbakan’a bunun yarattığı sıkıntı ve görüntü bozukluğunu anlattım. Umuyorum gereğini yapacaklar. Ancak ben kendi adıma bir tavır aldım. Ne partide, ne genel kurul salonunda, ne de kuliste Cemal Kaya ve benzerlerine selam veriyorum. Gördüğüm yerde kafamı çeviriyorum. Parti gereğini yapar, yapmaz. Ama ben kendi vicdanımın gereğini yapıyorum. Ben siyasete yolsuzlukla, hırsızlıkla mücadele etmek için geldim. Partim bunun için söz verdi ve bu kadar oy aldı. Bunun aksine hareket etme lüksümüz yok.’

Zeynep
Hanım’ın söyledikleri çok hoşuma gitti.

‘Vallahi bravo’ dedim. ‘Ne varsa kadınlarda var. Bu kadar yürekli tavrı kadınlar alabiliyor.’

Zeynep Tekinbörü
itiraz etti, ‘Bunun kadınlıkla erkeklikle alakası yok. Söz verdik durmak zorundayız’ dedi.

Kendisine teşekkür ettim.

Helal olsun böylelerine.

AKP’den özür ziyareti

AKP
İzmir İl Teşkilatı’ndan bir mektup geldi. Aliağa İlçe Başkanı’nın eşinin mayolu tabelayı indirtme girişimi ve İlçe Başkanı’nın buna verdiği destek AKP İzmir İl Örgütü’nü de rahatsız etmiş.

Bu rahatsızlık nedeniyle İzmir İl Başkanı öncülüğünde bir heyet Aliağa’ya gitmiş ve tabelasını indirmesi istenen dükkán sahibi Münevver Madan’dan parti adına özür dilemişler.

İzmir’e de bu yakışırdı demek lazım.

Yine bir derbi yine bin rezalet

İSTANBUL
Valisi Muammer Güler’le geçen hafta sohbet ederken valiyi hafta sonunun stresi basmıştı. ‘Yine maç var. Yine 3 bin polisle spor müsabakası izleyeceğiz. Böyle bir rezalet dünyanın neresinde var?’ diyordu.

Haklıydı ama yapacak bir şey yoktu. Ne yazık ki, derbilerde asıl mücadele sahada değil, sokakta serseri taraftar grupları arasında oluyor. Yönetimler de bu serserilere sahip çıktığı için olayların ardı arkası kesilmiyor. Bu kez de öyle oldu. Durduk yerde otomobillere zarar verenler, kendi bindikleri otobüslerin cam çerçevesini indirenler. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş taraftarı arasında bunlar var ve giderek sayıları artıyor.

Fenerbahçe Başkanı ‘Bizim statta küfür yok’ diyordu. Pazar günü Saracoğlu’nda Beşiktaşlılara ‘Hepiniz o... çocuğusunuz’ diye ‘Hoşgeldiniz’ denilince Fenerbahçe Başkanı ne düşündü çok merak ediyorum. Hele hele Rıza Çalımbay’a yönelik olarak açılan pankart. Olacak bir terbiyesizlik değildi.

Buna mukabil Beşiktaş taraftarının İstiklal Marşı sırasında ettiği küfürler de ‘büyük ayıplar’ arasında yerini aldı. Benzer çirkinlikler bundan sonraki tüm derbilerde de yaşanacak. İş giderek çığırından çıkıyor. Acaba Futbol Federasyonumuz saçma sapan ‘Lütfen’ kampanyasıyla bu işi çözebileceğine gerçekten inanıyor mu?

Taksiler yenilense kötü mü olur

TÜRKİYE genelinde taksilerin yenilenmesiyle ilgili bir çalışma yürütülüyordu. Buna göre üretici firmalar ‘güvenli ve konforlu’ ticari kullanıma özel araçlar üretecekler, taksiciler ellerindeki araçları bunlarla değiştirecekti. Bu işi desteklemek için devletin de bir kolaylık yapması ve yenilenecek taksilerden alınacak KDV ve ÖTV’yi almaması veya ciddi bir indirim yapması bekleniyordu.

Proje sayesinde bir taşla birkaç kuş vurulacaktı. Öncelikle büyük kentlerde ‘döküntü‘ taksilerden kurtulacaktık. Bu hem vatandaşımıza, hem de turistlere büyük bir iyilik olacaktı. Bu değişim sırasında her biri birer yürüyen bomba olan sağlıksız bir biçimde dönüştürülmüş LPG’li taksiler fabrika yapımı LPG dönüşümlü olacak ve kentler daha güvenli hale gelecekti. Bu arada satışları düşen otomotiv sektörü de ciddi bir girdi sağlayacaktı.

Öyle ya, ülke genelinde 100 bin civarında olduğu varsayılan taksilerin yarısının bile yenilenmesi halinde 50 bin araçlık yeni bir pazar oluşacaktı. Ancak proje ilerleyemedi.

Çünkü Maliye, ÖTV ve KDV indirimine yanaşmadı. Basit bir hesap yaparsak, her bir taksiden devletin alacağı ÖTV ve KDV toplamı 5 bin 600 YTL. 50 bin taksinin yenilendiğini düşünsek devletin kaybı 280 milyon YTL.

Ama bu bir kayıp değil. Çünkü bu indirim yapılmazsa taksiler yenilenmiyor ve böyle bir alım satım yapılmadığı için böyle bir kayıp oluşmuyor. Ama bu indirim yapılırsa piyasaya hareket geliyor. Otomobil üreticilerinin kárı artıyor ve devlet buradan bir gelir elde ediyor.

Yeni modern araçlarla, yakıt tüketimi ve masraflar ve buna bağlı olarak da ekonominin yükü azalıyor. Ancak Maliye konuya ‘miyop’ yaklaşıyor ve bunu görmüyor.

Halbuki, Maliye’nin başında bu hesapları benden çok daha iyi yapabilecek bir bakan var.

Hayret...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İnsan olmadan adam olunmayacağını anladığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları