Ağır gündemde hafif fıkralar ya da Allah sizi de güldürsün!

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Benim Alman annem Pazar günümü mahvetti!

Televizyon ekranına yapıştığı/ milletvekillerinin yemin törenini izlediği/ Merve Kavakçı'ya inanılmaz sinirlendiği/ ve sanırım bu sinirini hiddetini/ ve değerli fikirlerini/ babama anlatmak ona yetmediği/ kesinlikle biriyle Nazlı Ilıcak'ı da çekiştirmek istediği için/ babam dedikodudan hoşlanmaz/ sürekli telefonla beni aradı/ sen de aç şu kanalı/ bir felakettir bu yaptıkları/ hadi birlikte seyredelim/ ben bekliyorum sigara da al yanına/ dedi durdu.

Bizim sülalenin telefon faturaları anlıyorsunuz değil mi, Türkiye'yi kurtarırken kabarıyor!

O sırada/ güzel evimin terasında/ kedim güneşlenmekteydi/ ve iki kız arkadaşım/ kocalarını ve evlilik kurumunu konuşmaktaydı/ biri boşandı/ diğeri boşandı, boşanacak/ ee tabii canım sıkıldı/ şarap içmek bile keyfimi yerine getirmedi/ kimsenin hızına yetişemiyorum ben/ hep geri kalıyorum/ evlenmeye niyetleniyorum/ ben daha giderken/ onlar geri dönüyor/ hiç anlamıyorum neden/ muhtemelen ben henüz o nehirden geçmediğimden/ çünkü geçenler ıslanmış/ çoktan kendini kurumak için güneşe bırakmış.

Suratımı asmaya başladım.

O kadar astım ki, neredeyse ev yıkılacak!

Ama sonra/ kedime baktım/ ne ajan provakatör Merve/ ne sinir krizi eşiğindeki Nazlı'nın o tarifi imkansız yüz ifadesi/ ne de yürümeyen ilişkiler ve tabii yürütülen üniversite sınav soruları/ onu ilgilendiriyordu/ kedimin yanına bir yastık attım/ ben de bir güzel güneşe uzandım/ kucağımda da Çernobil virüsünden nasibini almayan lap-top'um/ e-mail'lerimi açtım/ sadece ama sadece/ beni gülümseten yazılara baktım/ ve size onlardan bir yazı yaptım.

Bugünlerde birilerinin canınızı sıkması çok kolay oluyor da...

Gülümsetmek zor.

HAMİŞ: Çiğdem Görenel'e, Hanifi Güz ve Orhan Ark'a teşekkürü borç bilirim. Onların da güldürenlerinin çok olmasını dilerim!

K R A V A T

Yeni açılan, çok katlı havalı bir mağazaya giren adam, satıcı kıza yaklaşıp şöyle der:

- Bir kravat almak istiyorum.

Satıcı kız da, son derece şirin bir tavırla:

- Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır. Kravat ipekli mi olacak yünlü mü? diye ekler.

Adam cevap verir:

- İpekli...

- O zaman lütfen bir kat yukarı buyrun, ipekli kravatlar bir kat yukarda... der satıcı kız.

Adam bir kat yukarı çıkar, bu sefer bir başka satıcı kız karşısında...

- Ben ipekli bir kravat almak istiyorum...

- Desenler çizgili mi, çiçekli mi?

- Çizgili...

- Bizde müşteriyi memnun etmek esastır, çizgili kravatlar bir kat yukarıda, lütfen bir üst kata buyrun.

Adam bir kat daha yukarı çıkar.

- Çizgiler kalın mı, ince mi?

Bir kat daha yukarı.

- Zemin açık mı, koyu mu?

Bir kat daha yukarı.

Derken 18. kata gelir.

Ve öfkeyle, o kattaki satıcı kızın yakasına yapışır:

- Ben ipekli, ince çizgili, zemini koyu bir kravat istiyorum...

Satıcı kız en şirin haliyle:

- Kravatı bu elbiseyle mi kullanacaksınız?

Adam cevap verir:

- Hayır, evdeki elbisemle...

Satıcı kız yine en şirin haliyle:

- Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır, bir uyumsuzluk olursa firmamızın prensiplerine ters düşer. Lütfen evden öbür elbisenizi alıp gelir misiniz?

Adam inanılmaz sinirlenir ve asansöre doğru ilerler.

İşte tam o sırada asansörün kapısı açılır, içinden de, bir elinde klozet kapağı, belden aşağısı da çıplak bir adam çıkar, şöyle bağırmaktadır:

- İşte popom, işte evdeki tuvaletin klozet kapağı. Verecekseniz verin artık şu tuvalet kağıdını!

B İ L M E C E

Cevabı aşağıdadır.

Ama lütfen -önce- soruyu okuyun...

Benim her zaman yaptığım gibi, hemen cevaba bakıp kopye çekmeyin!

***

Bir kadının 8 çocuğu var.

Şöyle ki;

3'ü sağır.

2'si kör.

1'i zeka özürlü.

Yani sadece 2 çocuğu ‘‘sağlam’’.

Ve kadın bu arada frengili.

Ama 9. çocuğuna da hamile...

Sizce bu kadın kürtaj olmalı mıdır?

***

(Cevabınız evet ise Beethoven'i öldürdünüz!)

E V L İ L İ K

Bir davette, kadının biri arkadaşına sorar:

- Alyansını yanlış parmağına takmıyor musun?

Cevap anında gelir:

- Evet, yanlış adamla evliyim de ondan!

***

Oğlan babasına sorar:

- Baba, evlenmek kaça mal olur?

Baba cevap verir:

- Bilmiyorum oğlum, ben hálá ödüyorum.

B Ü Y Ü K T Ü R K Y A L A N L A R I

1. Bir kereden bir şey çıkmaz.

2. Yarın tamam.

3. Öğle tatili yapmıyoruz.

4. Hiç acıtmayacak.

5. Şimdi ben de seni arayacaktım.

6. Orjinal yedek parçası.

7. Telefon şehirler arasına kapalı.

8. Burada torpil geçmez.

9. Girilmez levhasını görmedim.

10. Yemeğe kalın.

11. Çok üzüldüm.

12. Her bedene uyar.

13. Davetliydik ama gitmedik.

14. Bu kızı kimler istedi.

15. Herkese eşit zam yapıldı.

16. Hatırası var.

17. Herşeyin en iyisine layıksın.

18. Sadece arkadaşız.

19. O benim abim gibiydi.

20. Ben zaten böyle olacağını biliyordum.

21. Emrin olur.

22. Arkasından değil, burada olsun yüzüne de söylerim.

23. Bilsem söylemez miydim.

24. Aradım valla, yoktun.

Benim favorilerim:

1, 5 ve 15

A F R İ K A

Bir adam uçağıyla Afrika'nın üzerinde gezerken, birden uçağı arızalanır ve ormanlık bir alana düşer. Adam ne yapayım, ne yapayım diye düşünürken birden bir Afrika kabilesinin ona doğru yaklaştığını görür. Adam içinden ‘‘İşte şimdi boku yedik’’ der. O anda düşüncesinde nur yüzlü bir dedenin sesini duyar, ‘‘Hayır evladım boku yemedin’’. ‘‘Peki ne yapmam gerek?’’. ‘‘Şuradaki mızrağı görüyor musun, onu öndeki renkli giysili adamın tam kalbine batır.’’. ‘‘Evladım şimdi boku yedin!’’

Yazarın Tüm Yazıları