Adana’nın yolları taştan trenimizi çıkardı baştan

Bu yolculuk giderek daha eğlenceli bir hal alıyor. Adana bizi Belediye Bandosu’nun çaldığı "Adana’nın Yolları Taştan" türküsüyle karşıladı. Artık ne diyeyim.

Adana’dan trenimize Latif’le (Demirci) birlikte konuk olarak katılan Kanat (Atkaya), "Akbank Çocuk Tiyatrosu" ekibiyle hemen kaynaştı. Bu arada kaynaştığı yer de Hasan Kolcuoğlu’nun nefis kebapçı dükkanı oldu ve adının "Masal Masal İçinde"de bir karaktere verilmesini rica etti. Kimse onu kırmadı. Ertesi gün Adana Garı’nda oynanan oyunda "öküz" karakteri, derhal Kanat adını aldı. Oyunda öküzün öldüğü sahneye gelinince, gar duvarları "Kanaaaaat, Kanaaaat" nidalarıyla inlerken, hepimiz gülmekten ve sıcaktan bayılmak üzereydik. Yanlış anlamayın, adını ölümsüzleştirecek bu rolü Kanat kendi seçti.

Akbanklı tiyatrocular hep böyle iyiliksever; oyunculuk aşkı içinde kalmışlara kapılarını her daim açıyorlar. Bir önceki oyunda CNN Türk yönetmeni Göksel Gülensoy ve Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğraf Bölümü öğrencisi Ceyda Özcanlı da rol almıştı. Hepimiz oyunun repliklerini ve şarkılarını ezberlemiş durumdayız, normal. Trenimizin en küçük elemanı Ütay Tüzecan, zaten neredeyse kadrolu oyuncu gibi her oyunda oynuyor...

Trenstar geliyor

İçinde çalışan ve yaşayan ekibin sayısının 70-80 arasında değiştiği trenimizde, bir yandan kısa film yarışması düzenleniyor; aşçımız Obez Usta’nın (Hasan Zorlu) en kötü karakteri oynayacağı film, birinci gelecek gibi görünüyor. Bir ara bir köşede birilerinin "Oryantal star ya da Trenstar da düzenlesek mi?" gibi konuşmalar yaptıklarını da duydum ama çalışmaların hangi aşamada olduğunu bilmiyorum henüz.

Evet Hürriyet Treni giderek daha eğlenceli oluyor. Ve içinde kendi hikayelerini taşıyor, bir yandan yenilerini yazıyor.

Bir tren hikáyesi

Kusura bakmayın, Türkiye Ergenekon tartışmalarıyla çalkalanıyor, hepimiz biliyoruz, izliyoruz, ancak yolumuza kendi gündemimizle devam etmek zorundayız.

Dediğim gibi dün herkes bandonun gerçekten çok keyiflendirerek çaldığı "Adana’nın Yolları Taştan" türküsüyle oynarken, bir köşede hem oynayıp hem ağlayan biri vardı: İngiltere’den gelerek bizimle bir "tren insanı" olan ve projenin belgeselini çeken Ani Kingunderwood, babasının memleketinde, babasının sevdiği o türküyü dinlerken hüzünlenmişti.

Adana’da yaşarken evini, memleketini terk etmek zorunda kalan Ermenilerdendi babası, tıpkı üç aylıkken annesinin kucağında bir gemiyle Mersin’den ayrılan annesi gibi... Onların yolu Lübnan’da kesişmiş, evlenmişlerdi.

Ani babasını kaybedeli çok oldu, ama altı yedi ay önce 87 yaşındaki annesi Sirarpi Manukyan’ı doğduğu memlekete getirmeyi başardı. Hürriyet okuyucuları onların hikayesini hatırlar; Sirarpi ve kardeşi Arpine, Mersin sokaklarında babaevlerini aradılar ve buldular.

Biz Mersin’e yola çıktık. Ani kaç gündür, "Hepinizi evimde yemeğe davet ediyorum" deyip duruyor. Evim dediği, bugün İçel Sanat Kulübü’nün hem sanat galerisi hem de restoran gibi işlettiği güzel bir bina.

Diyeceğim, biz akşam Anilerde yemekteyiz...

BUGÜN MERSİN’DEYİZ

10.00 Aile İçi Şiddete Son

10.00 ve 13.30 Uluslararası Af Örgütü atölye çalışmaları

11.00 Akbank Çocuk Tiyatrosu "Masal Masal İçinde" oyunu

Gün boyu Hürriyet Hakkımızdır ve Demiryolu sergileri

21.00 Barış Meydanı’nda Aydilge konseri
Yazarın Tüm Yazıları