Adam hakikaten artistmiş

İFTİHARLA söylemiyorum, sadece malumat olsun diye aktarıyorum:

İlk gençliğimde benim de Oktay Akbal’ın rahle-i tedrisinden geçmişliğim vardır.

Onun "Önce Ekmekler Bozuldu" adlı kitabını su gibi okumuştum.

Dimağımda o kitaptan pek bir şey kalmadı; ama adını "mıh gibi" aklımda tutuyorum.

Ne zaman bir dejenerasyonla karşılaşsam, güngörmüş bir edayla şöyle derim:

"Önce ekmekler bozuldu."

Bütün muhalefet odaklarımıza taze bir kan şırınga eden Kemal Öncel adlı çiftçimizin, dün tarlasında basın toplantısı düzenleyip, "Başbakanımızın ellerinden öpüyorum" dediğini görünce...

O kitabın adını bir kez daha anımsadım.

Evet, önce ekmekler bozulmuştu.

Ardından da protestocular...

Tamam... Başbakan çiftçiye "lan" dememeliydi.

Tamam... Başbakan sinirlerine hákim olmalıydı.

Tamam... Başbakan’a medeni olmayan bir üslup hiç yakışmadı...

Bütün bunlara tamam...

Ancak...

O çiftçinin bunca gürültü patırtının ardından "Başbakan’ın ellerinden öpüyorum" şeklinde açıklama yapmasına ne diyeceğiz?

Hükümet güçleri korkuttu mu? Eğer korkutulduysa korkutanları açıklasın. Hepimiz o çiftçinin arkasında oluruz.

AKP’den para mı aldı? Bunu kanıtlamamıza imkán olmadığına göre geçelim.

Geriye tek bir seçenek kalıyor...

O da şu:

Bizim çiftçi "masum çiftçi" değilmiş.

Hakikaten iyi bir artistmiş.

Başbakan’dan üç maddelik istek

BİR: Penguen Dergisi’nde yayınlanan karikatürlere sinirlendiniz ve dergiyi mahkemeye verdiniz. Ve mahkemeden sizin aleyhinize bir karar çıktı. Dün "Ben bunun peşini bırakmam" diye bir açıklama yaptınız. Sayın Başbakan... Lütfen bu işin peşini bırakın... Kendinize bir kutsallık atfettiğinize zerre kadar inanmıyorum. Bu yüzden gelin vazgeçin bu işten. Unutmayın ki: Siyaset adamları ile karikatüristler arasındaki mücadelenin doğal galibi her zaman karikatüristler olmuşlardır... Yani siz o mahkemeyi kazansaydınız da mağlup olacaktınız... Bu yüzden "Karikatür: 1, Erdoğan: 0" türü başlıklara aldırış etmeyin ve bu defteri kapatın.

İKİ: Mersin’de size yumurta atanlar tutuklanıp hapse atılmış... Hadi Ermeni Konferansı’na giren çıkanların üzerine yumurta atanların, bırakın mahkemeye filan çıkarılmayı en ufak bir polis ikazına bile muhatap olmadıkları meselesini bir tarafa bırakalım... Ama sırf size yumurta attılar diye beş kişinin tutuklanmasına herhalde gönlünüz razı olmaz. "İyi ama ben ne yapabilirim. Yargının kararı" diyebilirsiniz. Bence çıkıp "Sırf bana yumurta attılar diye beş kişinin tutuklanmasını içime sindiremiyorum" diyebilirsiniz. Biraz Ecevit’in üslubunu andırır; ama herhalde bir sakıncası yoktur.

ÜÇ: Isparta Belediye Başkanınız Hasan Balaman’ın ne yaptığını herhalde biliyorsunuz... Zaman Gazetesi’nin Isparta Temsilcisi Arif Taş ile muhabir Mustafa Altıntaş’ı makamında tekme tokat dövmüştü... Size "Nereden buldunuz böyle başkanı?" filan diyecek değilim. Neyse... Olan olmuş... Ama herhalde bundan sonra bir şeyler yapılabilir... Duyduğuma göre olaya el koymuşsunuz... Lütfen "dayakçı başkan"ın canına minnet olabilecek türden bir "kınama" cezasıyla filan işi geçiştirmeyin... "Gereken yapılacak" demişsiniz ya... İşte o "gereken", gerçekten "dayakçı başkan"a yakışır bir "gereken" olsun.
Yazarın Tüm Yazıları