Açılımı hep birlikte katlettik

Olmadı... Olamıyor. Geldiğimiz şu noktaya bakın: Açılıma, kimseler doğru dürüst destek vermedi. AKP iyi hazırlık yapamadı, kontrolü kaybetti. Muhalefet, elinden geldiğince gidişi sabote etti. DTP hoyratça davrandı. PKK, barıştan korktu ve silahı tercih etti. Türkiye, geneliyle uzlaşıya yakın olmadığını gösterdi.

Haberin Devamı

Son noktayı, önce PKK ardından da Anayasa Mahkemesi koydu.

 

PKK,Açılımdan korktu. Kontrolü kaybetti ve daha önce yaptığı gibi, silahı tercih etti.

 

Anayasa Mahkemesi, elindeki yasaları değerlendirmekle yetindi. Yani, salt hukukun içinde kaldı. Yeni bir içtihat yaratmadı.

 

Böylece Açılım’ın şimdilik sonuna gelindi. İktidar Partisi ne kadar aksini söylerse söylesin, Açılım bundan böyle, bir süre için lafta kalacaktır. İlerde yeniden başlayacaktır mutlaka, ancak şimdilik süreç durmuştur.

 

Beğenelim, beğenmeyelim... Yeterli veya yetersiz bulalım, Erdoğan’ın başlattığı Açılım hareketi,Türk siyasetinin batağına saplanmıştır.

 

Haberin Devamı

Siyasetçimiz, Askerimiz, Yargımız, bilim adamımız, gazetecimiz, Kürt’ü ve Türk’üyle, bu ülke uzlaşıya hazır olmadığını ortaya koymuştur.

 

Barış yapmak, karşınızdakine de payını vermek ve uzlaşıya varmak bir olgunluk ister.

 

Türkiye’nin geneli bu olgunluğa henüz ulaşmadığını, 25 yıldır dökülen kanın, 35 bin insanımızı kaybetmenin de, farklı düşünebilmemize yetmediğini gösterdik. Barış  ve Uzlaşı daha zor olduğundan dolayı, kavgayı, kan dökmeyi tercih ettik.

 

Hazır değilmişiz...

 

Bundan böyle, yine kan dökülecek, yine cenazeler kalkacak, yine analar ağlayacak. Belki ilerde açılım tekrar başlayacak, ancak o güne kadar çok acı çekilecek.

 

Geldiğimiz bu noktanın tek sorumlusu dayok.

 

Kürt’ü, Türk’ü...Siyasetçisi, gazetecisi, bilim adamı, askeri, polisiyle...

 

Haberin Devamı

Hep birlikte barış olasılığını katlettik.

 

Kendimizi rahata, huzura layık görmedik.

AKP CESURDU, ANCAK İYİ GÖTÜREMEDİ


Ak Parti
’nin, “Demokratik Açılım” diye adlandırdığı bu girişim çok cesur bir adımdı. Şimdiye kadar hiçbir iktidarın göze alamadığını yaptı. Eğer bu girişime kalkışılmamışolsaydı, kimseden eleştiri duymazdı. Yine insanlarımız ölür, yine analar ağlar, ancak alışılmış kavga sürüp giderdi.

 

Ak Parti zor olana girişti, ancak muhalefetten ve PKK’dan gelen tepkiler karşısında kontrolü kaybetti.Sağlam bir proje oluşturamadı. Gözü kara gidemedi ve önceliği PKK’yı dağdan indirmeye verdi. PKK’nın varlığını gereksizleştirecek ve Kürt sorununun temeline inecek adımlar atmadı veya atamadı.

 

Haberin Devamı

Kürt milliyetçilerini siyasete çekmedi veya çekemedi.

 

Ne yüzde 10 barajını indirdi, ne de parti kapatmayı engelleyecek Anayasa değişikliğini ciddiye aldı.

 

Dağınık bir yöntem uyguladı.

 

Ne DTP’yi, ne de PKK’nın ne sitediklerini tam anlayamadı veya nalamak istemedi.

 

Doğru bir işin batağa saplanmasını engelleyemedi.

 

MUHALEFET, TARİHİ BİR SUÇ İŞLEDİ...

 

Açılımın böylesine bir noktaya gelmesinde en önemli bir diğer neden de, muhalefetin kısır ve küçük düşünmesiydi.

 

Sırf AKP’nin prim yapmamasına odaklanan muhalefetpartileri, bu ülkenin geleceğini ve önünü açabilecek bir projeyi oy kaygısıyla, bilerek engellediler.

 

MHP’nin yaklaşımı, yine de bir oranda anlaşılabilir. Tüm politikasını Türk Milliyetçiliğine dayandıran ve oyunu PKK terörünün daha da fazla ölüm saçmasına endeksleyenbir görünüm veren bu partinin Açılıma yaklaşımı şaşkınlık yaratmadı.Ancak son derece katı tutumuyla MHP gerilimi arttırdı. Ülkenin geleceğini aydınlatmak yerine karartmayı tercih etti.

 

Haberin Devamı

CHP ise, tam hayal kırıklığına uğrattı.

 

Kürt sorununu herkesten önce gören, çözüm için raporlar yapan, vizyon sahibi (Erdal İnönü gibi) liderleriyle Sosyal Demokratlardan böylesine sert ve yıkıcı bir engelleme kampanyası beklenmiyordu.

Deniz Baykal, Açılımı engelleyen en önemli politik liderdi. İktidar partisiyle diyalog dahi kurmak istemedi. Seçim hesaplarıyla hareket etti ve bu noktaya gelinmesinde önemli rol oynadı.

 

PKK, AÇILIMDAN KORKTU VE KAÇTI

 

Açılımın hiç değilse bir süre için durmasında bence en ağırlıklı sorumluluk, liderleri Öcalan ile birlikte PKK’nın omuzlarındadır.

 

Terör örgütü korktu.

 

Gelişmeleri istediği gibi yönlendiremedi. Öcalan’ın devre dışı kalma olasılığından rahatsız oldu. Kandil’deki konumunun da tehlikeye girdiğini görünce, işi silaha ve sokağa döktü.

 

Haberin Devamı

PKK, kısa vadede, yönetim kadroları için garantili bir çıkış sağlayabilmeyi, Öcalan’ın serbest kalmasını, ardından da alt yönetimkadrolarının siyasete girmesini hedeflemişti.

 

Bunlardan hiçbirinin hemen gerçekleşemeyeceğini görünce, tekrar teröre geri döndü. Süreci durdurmayı kendi açılarından –zaman kazanabilmek için- daha yararlı buldular. Bu ortamda, PKK içi ne kadar karmaşık görüldüyse, Öcalan’ın liderliği aynı oranda sağlamlaştı.

 

DTP’Yİ, HEM PKK HEM DEVLET HARCADI

 

Bu kavga içinde, bir miktar kendi hatalarından ancak büyük bölümü Devlet ile PKKarasına sıkışmalarından dolayı, en büyük kayba DTP uğradı.

 

Bugüne kadar yaşananlara bakıp, DTP’lileri eleştirmek çok kolay, onların hangi koşullarda çalıştıklarını incelersek, nasıl zor durumda kaldıklarını daha iyi anlayabiliriz.

 

DTP, ne Öcalan’a yaranabildi, ne PKK’ya, ne de Devlet’e. Her yöndensıkıştırıldı. Her yönden itilip kakıldılar. Birgün bu dömenin tarihi yazıldığında, DTP’nin farklı değerlendirileceğinden emin olabilirsiniz.

 

En sonunda, Öcalan’ın bir demeciyle tümünden silinip gittiler. Hiçbir politikalarını kendi başlarına üretemedikleri gibi, seslerini dahi duyuramadılar.Keşki, çok güç olmasına rağmen PKK ile aralarına bir çizgi çizebilselerdi.

 

İşte bu çerçeve içinde, Açılımın duvara çarpmasında ne yazık ki, DTP’nin de rolü oldu.

Yazarın Tüm Yazıları