AB sürecinde eğitim

BAŞKANLIĞINI Selçuk Pehlivanoğlu’nun yaptığı Türk Eğitim Derneği’nin (TED) Dr. Gökhan Tuzcu’ya hazırlattığı "Avrupa Birliği’ne Giriş Süreci ve Eğitimde Vizyon 2023" (www.ted.org.tr) başlıklı özlü çalışmayı irdelemeye bugün de devam ediyorum.

Dün Türkiye’nin okullaşma oranı açısından tüm seviyelerde AB ortalamasının gerisinde kaldığını belirtmiştim. Ancak, en çarpıcı fark eğitime yapılan yatırımda ortaya çıkıyordu:

"AB genelinde GSMH’nın % 5,5’i eğitime ayrılırken, Türkiye’de % 3,5’i ayrılmaktadır.

- AB genelinde öğrenci başına yılda ortalama 6.000 $ harcama yapılırken, Türkiye’de 650 $ harcama yapılmaktadır.

Diğer bir deyişle, AB ülkelerinde insan kaynaklarına yapılan yatırım, Türkiye’de yapılan yatırımın 10 katıdır."

* * *

Raporu irdelemeye bugün de devam ediyorum:

AB; zorunlu öğrenim tamamlandığında en az iki yabancı dil öğrenilmiş olmasını, dikey eğitimden çok ara meslek elemanı yetiştirmeye yönelik yatay eğitimi ve nitelikli meslek eğitiminin yaygınlaştırılmasını zorunlu tutmaktadır.

Biz bu hedeflerden çok ama çok uzağız!Öte yandan, tarama sürecinde, ülkemizin de uyum sağlaması AB Komisyonu tarafından vurgulanan Lizbon 2010 Hedeflerini gerçekleştirmemiz gerekmektedir.

Buna göre, 2010 yılına kadar, örneğin;

Eğitimi terk oranını % 10’a indirebilmemiz gerekmektedir. Halbuki Türkiye’de hálá 7,6 milyon insanımız okuma-yazma bilmemektedir.

Ortaöğrenimini tamamlayan 25-64 yaş grubu ortalaması % 80’lere çıkarılmalıdır. Halbuki 2005 OECD Raporu’na göre Türkiye’nin bu yaş grubunda lise öğrenimi gören nüfus oranı henüz % 25 civarındadır.

Hayat boyu öğrenmeye katılım oranının AB düzeyinde çalışan yetişkin nüfus için en az % 15 düzeyinde olması gerekmektedir. Türkiye’de hayat boyu öğrenme konusunda maalesef henüz bir politika bile belirlenmemiştir.

* * *

Raporda çarpıcı bir mukayese de var. Polonya ile Türkiye eğitime yaptıkları yatırımlar açısından karşılaştırılıyor.

Polonya; GSYH’nin %5.4’ünü eğitime ayırırken biz 2004 yılı itibarıyla %3.8’ini ayırıyoruz.

Polonya okul öncesi eğitimde öğrenci başına 2.747 $ harcarken biz sadece 1.496 $ harcıyoruz. İlköğretimde öğrenci başına harcama Polonya’da 1.496 $ iken bizde 460 $. Ortaöğrenimde öğrenci başına onlar 1.438 $ harcarken biz yalnız 760 $ harcıyoruz. Yükseköğrenimde ise fark iyice büyüyor. Polonya yükseköğrenimde öğrenci başına 4.262 $ harcarken biz 1.380 $’da kalıyoruz.

Polonya bize oranla, yükseköğrenimde öğrenci başına 3 misli fazla para harcıyor.

Buna mukabil onların nüfusunun %67’si ortaöğretim mezunu iken bizim nüfusun sadece %16’sı ortaöğretim mezunu. İlköğretimde ise oran beklendiği gibi tersine dönüyor. Bizim nüfusumuzun %76’sı ilköğretim mezunu iken onların nüfusunun sadece %22’si ilköğretim mezunu. Üstelik raporda yayınlanan oranlar Polonya için 1998 yılını, bizim için 2004 yılını yansıtıyor.

* * *

Türkiye’nin insana yatırım alanında hem parasal hem de içerik açısından çok daha büyük gayret göstermesi lazım. Bizde ne oluyor? Eğitimde reformun bu hükümetçe ana motoru ilan edilen hem İlköğretim Genel Müdürü’nün hem de Talim Terbiye Kurulu Başkanı’nın başı yine bu hükümet tarafından yeniyor! Hem de pis dedikodular üretilerek!

Yarın da bu kepaze olayı yazacağım.
Yazarın Tüm Yazıları