44 yaşında terk edilen kadın

Françoise Giroud güçlü otomobilinin egzozuyla adamı dumana boğmuş ve durdukları ilk yerde onu uyarmıştı: “Dikkat et, benimle oynamak tehlikelidir...” Ama Jean-Jacques Servan-Schreiber ile oynamak daha tehlikeliydi.

Haberin Devamı

Yüzünde hüzünlü ama kararlı bir ifade vardı.
Yatak odasına girdi. Kapıyı içerden kilitledi. Masanın üzerindeki kâğıtları düzeltti.
Son defa aynaya baktı.
Sonra bir ilaç şişesini aldı.
Ve içindeki bütün hapları içti.
Aynanın yanındaki takvim, 11 Mayıs 1960’ı gösteriyordu...
Hayatına son vermek için o hapları içtiği gün 44 yaşındaydı.
Âşık olduğu erkek, onu, genç bir kadınla evlenmek için terk etmişti.
Ağır bir uyku zihnini uyuşturmaya başlarken, yıllarca önce işittiği şu cümle aklına gelmişti:
“Gençlik çok kısa; hayat ise çok uzun...”
Hayat, yaşadığı aşk acısını kaldıramayacağı kadar uzundu.
Öyleyse bitirmek lazımdı...
Simone de Beauvoir aklına geldi.
“Acaba Sartre da ona böyle bir acıyı yaşatmış mıdır?” diye düşündü.
Sonra her şey karardı...

44 yaşında terk edilen kadın

Haberin Devamı

HAYAT 1951 YILINDA PARİS’TE BİR GATSBY-DAISY YARIŞIYLA BAŞLADI

Oysa dokuz yıl önce bir gün hayat Françoise Giroud için çok güzel bir akşamla başlamıştı. 1951 yılıydı.
Savaş biteli altı yıl olmuştu. Gestapo tarafından yakalandığı günler geride kalmıştı.
35 yaşındaydı... Yani bir kadının tam kadın olduğu yaşta. O akşam çok yakışıklı bir erkekle yemek yiyecekti.
Adı Jean-Jacques Servan-Schreiber’di.. 27 yaşındaydı. O günlerde ‘Le Monde’ gazetesinde yazıyordu. Ama dünya onu 1960’lı yıllarda yazacağı ‘Amerika Meydan Okuyor’ adlı kitabıyla tanıyacaktı.
İlk bakışta aşktı.
Yemekten birlikte çıkmışlardı. Françoise Giroud otomobiline atlamış, erkek de kendi arabasıyla onu takip etmişti. Paris’te çılgın bir yarış yapmışlardı.
Hâlâ Scott Fitzgerald yıllarıydı. Gatsby ile Daisy gibiydiler.
Françoise Giroud güçlü otomobilinin egzozuyla adamı dumana boğmuş ve durdukları ilk yerde onu uyarmıştı:
“Dikkat et, benimle oynamak tehlikelidir...”
Onunla oynamak zordu ama Jean-Jacques Servan-Schreiber ile oynamak daha da tehlikeliydi.
Bu gerçeği, 44 yaşında terk edildiğinde anlayacaktı.

/images/100/0x0/55eaf8c0f018fbb8f8a296ec

Haberin Devamı

ÂŞIK OLDUĞU İLK ERKEK BİR BAŞKA ERKEĞE ÂŞIKTI

Françoise Giroud, Osmanlı vatandaşı Yahudi bir ailenin kızıydı.
O zamanlar onlara ‘Türk’ diyorlardı.
Babası Salih Gourdji, Osmanlı Telgraf Ajansı’nın Cenevre bürosunda çalışan bir gazeteciydi.
Kızı daha 11 yaşındayken frengiden ölmüş, ailenin bakımı anneye kalmıştı.
İlginç bir kızdı.
İyi bir eğitim alamamıştı. Basit bir daktilo kursuna gitmişti. Buna rağmen, hayata iyi başlamıştı. Fransız sinemasının ilk script-girl’ü olmuştu.
Aşk kadınıydı. Yardımcılığını yaptığı ünlü yönetmen Marc Allegret’ye âşık olmuştu. Hayatın ilk cilvesini de bu aşkla tanımıştı. Çünkü Allegret o günlerde çok ünlü bir erkekle yaşıyordu.
O erkeğin adı André Gide’di....
Neyse ki İkinci Dünya Savaşı ve Alman işgali gelmişti. Direniş hareketine katılmış, ancak yakalanmıştı.
Hayatın ikinci cilvesini de o günlerde yaşayacaktı. Onu hapishaneden ve mutlak bir ölümden, Almanlarla işbirliği yapan bir Fransız ‘collaborateur’ kurtarmıştı. Kim bilir belki de ona âşıktı...
Dünya Savaşı bittiğinde, artık yepyeni bir kadın vardı. Yeni bir Fransız aydını...
Fransa’nın Cezayir ve Hindiçin’deki kolonyalist savaşlarına karşıydı.
İşte o sıralarda Fransa’nın en ünlü medya patronlarından Pierre Lazareff’in karısıyla tanıştı.
Aile ‘Elle’ dergisini çıkarmaya hazırlanıyordu. Onu derginin genel yayın yönetmeni yaptılar.
Helene Lazareff ona ilk büyük gazetecilik dersini verdi:
“Bir okuyucu yazının dördüncü satırında seni terk ediyorsa, beşinci satırdaki üstatlığın hiçbir manası yoktur...”

Haberin Devamı

AMAN ALLAHIM BU KADIN KOCAMIN METRESİ OLUYOR

Jean-Jacques Servan-Schreiber’le tanıştığı gece, Fransa basın tarihinin en büyük aşkı başlamıştı.
Erkek evliydi.
Karısı, bu aşkı, daha, birlikte katıldıkları ilk partide anlamış ve yıllar sonra o ânı şöyle anlatmıştı:
“Gözlerini kocamdan ayıramıyordu. Kocam ne yaptı yaptı, masada onun yanına oturdu. O an anlamıştım. Françoise Giroud kocamın metresi oluyordu.”
O 26 yaşındaydı, Giroud 35...
Hiç itiraz etmedi. Kocası, bazı hafta sonlarını Giroud ile birlikte geçiriyordu.
Meşru bir gerekçeleri vardı. Birlikte, Fransa’nın en ünlü iki siyasi dergisinden biri olacak l’Express’i çıkarmaya hazırlanıyorlardı.
Bir anlamda üçü birlikte yaşıyordu. Françoise Giroud sevgilisinin karısına çok iyi davranıyor, onu hep el üstünde tutuyordu.
Dergi çıkmış ve büyük başarı elde etmişti.
İki büyük gazetecinin büyük aşkı, Paris medya dünyasının dilindeydi.
François Giroud büyük gazeteciydi. Ünlü psikiyatr Jacques Lacan’ı daha kimse tanımıyorken, o keşfetmiş ve 1957 yılında ilk mülakatı o yapmıştı.
O cümleyi işte o günden sonra yazmıştı:
“Gençlik çok kısa, uzun olan hayat...”

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eaf8c0f018fbb8f8a296ee

ERKEĞİN GENÇ KARISINA O KİN DOLU MEKTUPLARI KİM YAZIYORDU

1959’a geldiklerinde, bazı şeyler ters gitmeye başladı.
Servan-Schreiber genç bir kadına âşık olmuş ve evlenmeye karar vermişti.
Françoise Giroud çılgın gibiydi.
Bu arada garip şeyler olmaya başlamıştı. Schreiber’in Yahudi genç karısına acayip mektuplar geliyordu.
 Mektuplarda çok ağır anti-semit hakaretler vardı. Schreiber ve karısı, bunları Françoise Giroud’nun yazdığına emindi. İşte bu nedenle, Giroud 1960 yılında, bir zamanlar kendi kurduğu dergiden atılmıştı.
44 yaşındaki kadın bir anda, hem erkeğini hem de işini kaybetmişti...
O duygularla 11 Mayıs 1960 günü odasına girdi, kapıyı kilitledi ve ilaç dolu şişeyi dibine kadar boşalttı.

Haberin Devamı

TERK EDEN O ADAMA MEKTUP YAZ AMA SAKIN GÖNDERME

Giroud kesin ölmek istiyordu. Ama ailesi eve gelip kapıyı kırdı, onu hastaneye götürdüler.
Günlerce komada kaldı. Bazı organları ağır hasar görmüştü. Kurtarıldı.
Ama kurtarılan sadece bedeniydi. Aşk acısının sardığı ruhu iyileşmiyordu.
İşte o günlerde psikiyatrı ona ilginç bir tavsiyede bulundu:
“Jean-Jacques Servan-Schreiber’e mektup yaz. Ama gönderme...”
Kapri Adası’nda bir otele çekildi. Yanına daktilo makinesini aldı, kâğıdı koydu ve yazmaya başladı:
“Bugün Şili’de feci bir deprem oldu. Arkasından tsunami geldi. Üç bin kişi öldü. Benim depremim ise şöyle başladı...”
Adressiz mektuplardı. Göndereni ve alıcısı belliydi; alanı ise yoktu...

KAYIP MEKTUPLAR YAYIMLANDI AMA NE YAZAN NE DE ALMAYAN HAYATTA

Françoise Giroud 2003’te Paris Amerikan Hastanesi’nde öldü. Ondan üç yıl sonra da Schreiber hayatını kaybetti.
Yazdığı mektuplar bugüne kadar hep gizli kaldı. Son 10 yılda ise kaybolduğu söyleniyordu.
Büyük bir gazetecinin, büyük bir gazeteciye aşkını, çektiği acıları anlatan o mektuplar ocak ayında Gallimard Yayınevi tarafından yayımlandı.
Kitabın adı ‘Özgür Bir Kadının Hikâyesi’ydi.
Françoise Giroud en ıstıraplı günlerinde şunu yazmıştı:
“Allah bana özgür bir kadın olmak için çok şey verdi. Ama mutlu bir kadın olmak için fazla bir şeyim yoktu. Buna rağmen mutluluğu tattım...”
Bir ‘gündüz güzeliydi’...
Gündüzleri erkek gibi yaşadı; geceleri ise tutkulu bir aşk kadını...
Bunların hangisi fahişeydi derseniz; mutlaka gündüz olanı derdim...
Büyük gazeteciler büyük ego’lardır... Kitabı kapayınca düşündüm. Büyük ego’ların aşkları da büyük müdür?
Bir yerlerde okumuştum: Jean-Paul Sartre ile Simone de Beauvoir’ın gerçek aşkı, kâğıt üzerindeki kadar mutlu değilmiş.
Bir de Giroud’nun şu sözlerini düşündüm: “Bir erkeği sevişirken görmediğiniz sürece, onun hakkında hiçbir şeyi bilmiyorsunuz demektir...”
Bana gelince... Gençliğimden beri Scott Fitzgerald’ın dünyasında yaşarım.
Hep Gatsby’imdir ve vefasız da olsa, hep Daisy’i beklerim...
Çünkü sonu ne kadar ısdıraplı biterse bitsin, her büyük aşkın büyük bir efsanesinin olması gerektiğine inanırım.
İlerde, öldükten sonra başkalarının anlatacağı kadar büyük bir efsane...
İşte o aşk her şeye değerdir.
 -----
Françoise Giroud: “Histoire d’une femme libre”, Gallimard, 2013

44 yaşında terk edilen kadın

Françoise Giroud, sevgilisinin karısına çok iyi davranıyor, onu hep el üstünde tutuyordu.

44 yaşında terk edilen kadın

11 Mayıs 1960 günü odasına girdi, kapıyı kilitledi ve ilaç dolu şişeyi dibine kadar boşalttı. Giroud, kesin ölmek istiyordu.

Yazarın Tüm Yazıları