Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

4 yapraklı yonca dövmem

Yoncalar sardı dört bir yanımı. Her yerde dört yapraklı yoncalar görüyorum.

Haberin Devamı

Sol omuzumda dövmesi var. Kızımın adı çıkıyor dibinden. Aynı omuzumun arka kısmında da eşimin ve oğlumun isimlerinin baş harfleri yazılı. ıkisinin de baş harfleri aynı ve o 3 afacan harf yan yana gelince benim için çok anlamlı oluyor. Hatta bana yapmam gereken bir şeyi hatırlatıyor.

Dövmelerimi yaptırırken “Kızlar öne, erkekler arkaya!” demiştim. Bir de sol omuzuma yaptırmıştım onları; içimdeki kötüye iyilik katıyorlar, kötü yönlerimi törpüleyip beni iyi bir insan haline getiriyorlar, beni en zor anımda hayata bağlıyorlar diye. Çünkü öyle! Kızım, oğlum ve eşim beni adam ediyorlar yavaş yavaş ve sakince.

Dövme sanırım böyle garip bir felsefe barındırıyor kendi içinde. Ya da sen felsefesini yaparak kendine hava katmak istiyorsun, bilmiyorum.

Kendince bin bir çeşit neden, açıklama, hikaye yazıyorsun neden dövme yaptırdığına, neden oraya değil de buraya yaptırdığına, neden o cismi, resmi veya harfleri kazıttığına dair. Garip bir onur-gurur meselesi haline getirip pek bir beğeniyorsun dövmenin olduğu yeri, dövmeni, fikrini ve kendini.

Uzunca bir süre, sürekli dövmen görünsün istiyorsun. Resmen teşhircilikten hoşlanır oluyorsun. Kıyafetlerini ona göre seçiyorsun. Mesela sol omuzdan askılı mavi bir elbisem vardı, geçen yaz sürekli etiketi öne gelecek şekilde ters giydim ki; askı sağda, sol omzum açıkta kalsın, dövmem görünsün.

Her gören de “Yonca elbiseni ters giymişsin” dedi, ben de “Görmemişin dövmesi olmuş, tutmuş elbisesini ters giymiş!” diyerek dalga geçtim bu zavallı halimle. İlginç bir psikoloji yani.

Bu yazdıklarım kişiden kişiye değişebilir ama, değişmeyen şey şudur ki; insan bir kere dövme yaptırdı mı, yaptırmak ister. Bak hâlâ içimde ukde Paris’te yaptıramadığım o dövme. Kendimi de “Demek ki doğru zaman değildi, denk gelmedi” filan diyerek, yine sözde dövmesel bir felsefe efsanesiyle teselli ediyorum.
Ayrıca 4 yapraklı yonca dövmemi yaptırdığım günden beri de iyice “yonca” manyağı oldum. “Yuh... Bir insan ismini bu kadar mı sever?” diyeceksiniz, e valla ben seviyorum. şansına da inanıyorum.

Ben inandığım için mi şans bana geliyor, yoksa hakikaten şans bana gelecekti de, ben mi ona denk geldi sanıyorum bilmiyorum. Zaten ne önemi var ki?
ışin hoş ve ilginç tarafı da, etrafımdaki herkes bana sürekli yoncalı bir şeyler bulup getirir oldu. Kolyesi, küpesi, anahtarlığı vardı ama, yapıştırmaları gelince mesela resmen çıldırdım sevinçten. Bilgisayarıma, defterime, cüzdanıma her yere yapıştırdım onları çocuklar gibi.

Broşu, tokası, tahta mandalı derken, bir de Pınar Sondal bana gümüşten 4 yapraklı yonca bileklik, eşime de 4 yapraklı yonca koldüğmeleri yapıp yolladı ya mest oldum mest! Nasıl güzeller anlatamam. www.toosis.com’dan girin de bakın hele... Taktım bilekliğimi çıkaramıyorum. Durup durup ona bakıyorum, garip bir şekilde bana iyi geldiğine filan inanmaya başladım.

Omuzumdaki dövme, bileğimdeki yonca, Seda’nın getirdiği bir ucu uğur böceği bir ucu 4 yapraklı yonca kolyem filan derken kafayı ufaktan üşütüyor olabilir miyim sizce? Vıyyy! Bunları yazarken aklıma kocamın alnına 4 yapraklı yonca dövmesi yaptırtmak geldi bi de :)

Yonca
“damgalıinek”

Haberin Devamı

Kına gecesi yapıyorum

Haberin Devamı

Evvveeet efenim, düğün dernek sezonunu açmış bulunuyorum. “Bahçelerde börülce, oynar gelin görümce” deyip yandan bir-ki bir-ki attırıp bu gece bizim geline, görümcesi olarak kına gecesi organize ediyorum.

Ay ne heyecan anlatamam. Bayılıyorum böyle geleneksel şeylere. Ben çok sevdim bu görümce olma fikrini. Yıllardır beklermişim meğer.

Herkesi bir güldürüp ardından da hüngür hüngür ağlatmazsam ne olayım! Baktım ağlamıyor gelin, ona da hazırlıklıyım, evdeki tüm soğanları teker teker doğratacağım. şanıma yakışır şekilde gelini kınasında ağlatan görümce olmayı azimle başaracağım.

Ama maalesef şu an daha fazla detay yazamam; çünkü gelinimizin başına gelecek hiçbir şeyden haberi yok. Çenemi tutmam lazım bir şekilde. Kaçtım izninizle.

Yonca
“kınacıbaşı”

Yazarın Tüm Yazıları