4 kadın ve İzmir (4)

“Güzel İzmir’in Sanatı Kadınlardan Sorulur” deyip de 4 kadın ortaya çıkıyorsa, sonuncusu da yine bir “İzmirli”: İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV) Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper; varlığını edindiği kenti unutmamaya söz verip de sözünde duyarlı bir duruş gerçekleştiren Eczacıbaşı’lardan biri.

Haberin Devamı

İKSEV 1985 yılında kurulmuş; “kültür ve sanatın araştırılmasına, incelenmesine, oluşturulmasına, öğrenilmesine, öğretilmesine, korunmasına ve kitlelere yaygınlaştırılmasına yönelik her türlü girişimde bulunmak” üzere yola çıkmış. İKSEV’in iki temel etkinliği, kurulduğu günden bu yana her yıl düzenlenen Uluslararası İzmir Festivali ile son 16 yıldır gerçekleştirilen İzmir Avrupa Caz Festivali. Yıllar geçtikçe yeni girişimlerle etkinlik dağarcığını da genişletmiş İKSEV: 1996’dan bu yana, “İzmir’den Türkiye’ye Yeni Bir Sesleniş” diye nitelendirilen ve kurucu başkanları adına her iki yılda bir düzenlenen “Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması”. “Her yaş, her gereksinim, her düzey için dileyen herkese” nitelikli müzik ve dans eğitimi veren Akademi İKSEV. Artık sesleri duyulmaz olmuş eski çalgıların ya da geçmişte kalmış seslerin toplanacağı Müzik Kütüphanesi...

Haberin Devamı

İZMİR’DEN Mİ, İZMİR’E Mİ?

İzmir’in “sanat gerçeği”ni sorgularken İKSEV “İzmir’den ses veren” değil, “İzmir’e ses getiren” yaklaşımıyla ağırlık kazanıyor. İzmir’de sanat eğitimi alıp yola çıkanlar, yolları kesişirse devletin Operası’nda, Balesi’nde, Senfoni Orkestrası’nda ya da Tiyatrosu’nda yine İzmir’de birer sanatçı olarak sahneye çıkıyor. İzmir, kendi kaynağından besleniyor bir bakıma.

Etkinlikleriyle İKSEV’in uzanışı yurt dışına, daha çok Batı’ya. Kendi kaynaklarından beslene beslene gelişip sanatlarının doruğuna çıkmış değerler İKSEV’in açtığı yoldan İzmir’e akıyor, yine ilk kaynaklarına kavuşur gibi Efes’te Odeon ve Celsus Kütüphanesi’nde, Bergama’da Asklepion Tiyatrosu’nda, Çeşme Kalesi’nde çalıyorlar, söylüyorlar.

Doğrusu, sanatlarıyla ünleri dünyayı tutmuş onca sanatçıyı, topluluğu 20’den 100 TL’ye kadar uzanan bir ödeme karşılığında dinlemek, görmek ne mümkün! “İzmir” adını batının sanat yaklaşımlı şenlikleri arasında saydırmak da, Filiz Eczacıbaşı Sarper ve bu yoldan dönmeyenler için ne kıvandırıcı!

YAKLAŞIM KABA DA OLSA

Ve acaba, kaba bir yaklaşımla da olsa, düşünmeye değer mi, ne kazanmış oldu İzmir’de yaşayanlar, hazirandan ekime kadar uzanan günlere yayılmış sekiz etkinlikle? Geleneksel Japon davul sanatının dünyadaki en büyük ismi Kodo, Barok Opera “İmeneo”, “Ölüm ve Doğum Paradoksunda Haydn’dan Mendelssohn’a”, “Yuri Bashmet - Moskova Solistleri & Shlomo Mintz”, “Marchigiana Filarmoni Yaylı Topluluğu ve gitar sanatçısı Giıvanna Seneca”, “Saklı Aryaların İzinde Soprano Vaduva”, “Mario Franguolis ve Arkadaşları” ve Myung-Whun Chung’un yönettiği “La Scala Filarmoni Orkestrası”.

Haberin Devamı

Efes Celsus’a 750 izleyici sığabiliyorsa, diyelim ki, ortalama 1.000 kişi izlemiş olsun her etkinliği, bütün onca emek, coşku 8.000 kişi için mi!

Sanat böyle bir toplumsal çelişki işte! Kaba bir yaklaşımın ölçeğine vurdun mu, inceliğine varılmaz. Yine biz sözü, İzmir’in diplomalı ilk Türk eczacılarından Süleyman Ferit Eczacıbaşı’nın, “Yurdunuzdan aldığınızı, yine yurdunuza veriniz.” diye çizdiği yoldan hiç şaşmamış oğul Dr. Nejat F. Eczacıbaşı’na bırakalım:

“Yaşamın anlamı, her şeyden çok sanat yoluyla kavranabilir.”

 

 

Yazarın Tüm Yazıları