301 meclisi kurulsun

ANKARA
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün Strasbourg gezisi 301 tartışması ekseninde geçti.

Dönüş yolunda Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile uzun sohbet imkánı buldum.

Kimi meslektaşlarımın aksine süreçte Cemil Çiçek’in günahı olduğuna inanmıyorum. 301’inci madde tam 7 kere değişti, 4 kez ifade özgürlüğünü kısıtlamak, üç kez de genişletmek amacıyla...

Son değişiklik Avrupa Birliği’nin tam onayını taşıyor, şahidi Dışişleri Bakanlığı.

Ama uygulama sonuçlarını birlikle görüyoruz, Hrant Dink hayatta olsaydı, hapisteydi.

Galiba sorun, aklına gelenin "Türklüğe hakaret" türü muğlak bir gerekçeyle dava açabilmesinde yatıyor. Eskiden davanın açılması bakan iznine bağlıydı, yargı bağımsızlığı gerekçesiyle vazgeçildi.

301 davalarının açılmasını yeniden bakan iznine bırakmak o yüzden uygun düşmez.

Ama neden özel bir meclisin kararına bağlanmasın?

Örneğin Gazeteciler Cemiyeti, TOBB, TÜSİAD, sendikalar ve diğer sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan bir heyet yasayla görevlendirilir... Yersiz başvurularla ciddi dosyalar ayıklanır, gerisi yargıya kalır.

Düşünmeye bile değmez mi?

Venedik komisyonu baksın

MADEMKİ Türkiye, Avrupa Birliği istikametinde ilerlemeye niyetli, o zaman yeni anayasa hazırlığında neden AB de söz sahibi olmasın? AB’nin eski Doğu Avrupa ülkelerinin anayasalarını gözden geçirmek üzere kurduğu bir komisyon var. Venedik Komisyonu bu görevi yerine getirdikten sonra gönüllü başvuruları karşılamaya başladı. Örneğin son olarak Finlandiya ve Meksika anayasaları için çalıştı.

Bence egemenlik devri veya "Türkiye muz cumhuriyeti mi?" gibi alınganlığına kapılmaya gerek yok.

Hatta aksine yeni ve sivil anayasaya AB kefaleti en az iki açıdan yararlı olur:

1) Muhafazakár iktidarın laik Avrupa onayı alarak yola devamı güven katsayısını artırır.

2) Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde olası yol kazası riskini peşinen azaltır.

Venedik Komisyonu önerisi teoride kalmadı, kapalı kapılar ardında gündeme gelmedi. Abdülkadir Ateş konuyu Strasbourg’da gazetecilerin önünde Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’e açtı.

Bakalım hükümetin tavrı ne olacak?

Gülsün Hanım’ın dönüşü

ESKİ Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş, Avrupa Konseyi’nde Siyasi İşler Komisyonu Başkanlığı görevinde gün sayıyor. Partisi CHP tarafından seçimde yeniden aday gösterilmediği için sadece bu önemli komisyondaki başkanlığı sonra ermekle kalmıyor.

Bir Türk’ün Parlamento Genel Sekreterliği ve hatta Başkanlığı’na giden yolu tıkanıyor. Çünkü Parlamento geleneğine göre Genel Sekreter ve başkanlar siyasi işler komisyonundan seçiliyor.

Abdülkadir Ateş ile aynı kaderi paylaşan Gülsün Bilgehan da Avrupa finalini aralık ayında düzenleyeceği Aile İçi Şiddet Kampanyası toplantısıyla yapmaya hazırlanıyor. Avrupa Konseyi de bu iki Türk siyasetçiyi Üstün Hizmet beratı ile ödüllendiriyor.

Bu arada meraklısı için bir dipnot: Abdülkadir Ateş ve Gülsün Bilgehan hafta sonunda CHP yönetimine muhalif 25 eski il başkanıyla Bolu’da buluşuyor. Gözüken o ki Ateş ve CHP’nin bazı kıdemli isimlerin gönlünden Bilgehan’ın parti liderliğine oynaması geçiyor.
Yazarın Tüm Yazıları