Paylaş
Yukarıdaki cümleyi okumasaydım bu yazıyı başka türlü yazardım.
4 EKİM’İ GÖREMEZDİN
Avrupa Birliği işlerinin tanınmış uzmanı Cengiz Aktar’ın anlamakta güçlük çektiği görülüyor ama Osmanlı devletinin modernleşme çabaları ve Cumhuriyet’in ‘tepeden dayatılan’ devrimleri olmasaydı, kendisini pek sevindiren 4 Ekim gününü asla göremezdi.
Cengiz Aktar, Cumhuriyet’e karşı neden haksızlık ve nankörlük yapmaktadır? Cumhuriyet’in yaptığı temel devrimler (laiklik, hukuk ve adalet sistemi, yazı, kadın, vb.) olmasaydı, Türkiye’nin Avrupa Birliği tarafından muhatap alınması mümkün olabilir miydi? Olamadığı, Cengiz Aktar’ın hiçbir nedeni yokken Cumhuriyet devrimlerini kötülemesinden belli oluyor. Avrupa Birliği ‘müktesebatı’nın karşısında ‘Cumhuriyet’in müktesebatı’ var. Bu müktesebatın bilincinde olmayanların, 3 Ekim 2005 günü olanları gerçekten anlamaları mümkün değildir.
AKP DEVLETİ!
3 Ekim günü tanık olduğumuz bir garip durumu iki kişi fark etti: Emre Kongar (NTV, 03.10.05) ve Bilal Çetin (Vatan, 04.10.05):
Avrupa Birliği çalışmalarının son bölümünün AKP genel merkezinde Dışişleri Bakanlığı’ndan (devletten) gizli yürütülmesi. Fransız gazetesi Liberation bile AKP ile devlet arasındaki bir karmaşıklığın herhangi bir AB ülkesinde olumlu görülemeyeceğini yazdı.
Cengiz Aktar, AKP’nin kendini devlet olarak gördüğünü, kendisini devlete eşitlediğini ne yazık ki anlamamış. Ama Liberation anlamış. Aktar, hem tek parti cumhuriyetini beğenmiyor, hem de 70-80 yıl sonra tek parti-tek adam zihniyetini hortlatan ve hanedanlaşan bir partiyi alkışlamaktan geri durmuyor.
HABERİN VAR MI?
AKP’nin yürüttüğü görüşmelerin biçiminden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da şikáyet etti. Dışişleri Bakanı Gül, Lüksemburg’a hareket etmeden önce kendisine ‘Allahaısmarladık!’ makamında telefon etmiş. ‘Biz karar verdik, Lüksemburg’a gidiyorum!’ demiş (CNN Türk, 4.10.05)
Avrupa Birliği sürecinde toplumsal katılımdan söz edenlerin birey olarak ‘mutabakat sağlanan metin’ hakkında herhangi bir bilgisi var mı? Cumhuriyet’in tepeden dayatılan devrimlerini sineye çekmek zorunda kalan (!) halkın torunlarının Avrupa Birliği devriminden ne kadar haberi var? TBMM’nin ne kadar haberi var? 1920-40 arası demokrasinin evrensel örnekleri pek parlak değildi, ama şimdi önümüzde katılımcı demokrasinin en iyi örnekleri var. Türkiye’nin geleceğiyle ilgili çok önemli bir karar veriliyor, ama bundan haberdar olması gerekenlerin haberi yok.
Ayıptır! 3 Ekim günü Osmanlı Devleti çok daha demokratik idi. Çünkü padişah en azından Divan’a danışırdı.
Paylaş