25 milyon dolara FIFA-UEFA belgeli çim halı üretiyorum

İBRAHİM Nalbant, Malatya’da ortaöğrenimi yarım bıraktıktan sonra soluğu İstanbul’da tekstil işi yapan ağabeylerinin yanında alır. Zamanla deneyim kazanan İbrahim Nalbant, Sultanhamam’ın önde gelen tekstil tüccarları arasına girer.

Bir yandan tekstil, halı ticareti yapan Nalbant, diğer taraftan "dünya nereye gidiyor" merakıyla sık sık kendi sektörüyle ilgili Avrupa ülkelerindeki fuarları izler.

1980’li yılların başında böyle bir fuar turu sırasında Almanya’da "çim halı"yı gören İbrahim Nalbant, aldığı örneklerle Türkiye’ye döner, biraz araştırma yapıp, bu işe girmeye karar verir.

Nalbant, önce Güney Sanayii ile görüşür, üretim konusunda anlaşırlar. Güney Sanayii üretimi yapar, Nalbant pazarlar. Nalbant, daha sonra üretim konusunda Dinarsu’yu da devreye sokar.

Nalbant’ın "çim halı" işi, böylelikle gelişir. 1990’lı yılların ortalarına gelindiğinde "Çim halıyı artık kendim üretmeliyim" diye düşünür ve 1997’de Çorlu’da yatırıma başlar.

15 milyon dolara mal olan Nurteks Halı Sanayi ve Ticaret A.Ş. tesisleri, 10 milyon dolara yakın işletme sermayesinin de katkısıyla 10 milyon metrekare kapasitesiyle 1998’de devreye alınır.

Nurteks Halı Sanayi, üretiminin yüzde 40’ını "çim halı"ya dayandırır, geri kalanını da özellikle otel ve toplu konut projeleri için duvardan duvara halıya yönlendirir.

Nurteks, futbol sahalarında kullanılan "çim halı"ları için Federation International of Football Association (FIFA) ve The Union of European Football Association’dan (UEFA) belge almayı ihmal etmemiş. Dünya ve Avrupa futbolunu yöneten iki kurum Nurteks’in ürettiği "çim halı"nın futbola uygun olup olmadığını incelemiş. Belgelerini de öyle vermiş.

Çorlu’daki fabrikaya girdiğimizde İbrahim Nalbant öncelikle FIFA ve UEFA belgelerini gösterdi: "Bu belgeler dünyada 16 çim halı üreticisinde var. Birisi de biziz."

Nurteks Halı, geçen yıl 20 milyon dolar ciro yapmış. Bu yıl 25 milyon dolarlık ciro hedefi var. Nurteks, yüzde 80’i "çim halı" ürünlerinden olmak üzere geçen yıl 4.5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmiş. 26 ülkeye yönelen ihracatın bu yıl 10 milyon doları bulması söz konusu.

Nalbant’ın verdiği bilgiye göre, dünya "çim halı" pazarında Belçika, Hollanda ve Almanya ön sıralarda. Nurteks de hammadde ihtiyacının çoğunu Hollanda’dan karşılıyor.

Şimdi moda birçok şirketle yabancı alıcıların ilgilenmesi ya, İbrahim Nalbant’ı yokladım: "Allah korusun. Nurteks’i kimseye satmam."

Galatasaray Metin Oktay Tesisleri’nde, Fenerbahçe Dereağzı’nda, Beşiktaş İnönü Stadı’nın kenarlarında Nurteks’in ürettiği "çim halı" var. Nalbant, bazı ülkelere ihraç ettikleri "çim halı"lar üzerinde artık resmi karşılaşmaların oynandığını belirtiyor: "Üstelik bizim ’çim halı’da oynayan futbolcular sigorta ediliyor. Sakatlanırsa, tedavisi bu sigortayla karşılanıyor."

Anlaşılan stadyumlarda seyirci bölümüne yerleşen konfor, şimdi yeşil sahalara da iniyor...

Futbolcular, taş, toprak riskinden iyice kurtuluyor...

Futbol sahasına oto lastiği, tenise kum

NURTEKS’in futbol sahaları için ürettiği "çim halı"yı inceliyoruz. Nurteks’in Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Nalbant, bir-iki ayrıntı veriyor:

"Bu çim halının içinde granül hale getirilmiş otomobil lastiği vardır. Halının sertlik derecesi FIFA ve UEFA kurallarına göre belirlenir, futbol topunun ne kadar zıplaması gerektiği dikkate alınır."

Hemen yan tarafta mini tenis kortuna yöneliyoruz. Orada durum biraz daha farklı, Nalbant anlatıyor: "Tenis kortuna döşenen ’halı’larımızda önemli ölçüde kum da kullanılır."

Yakından inceleyince, "çim halı" işine, "halı işte" deyip geçmemek gerektiği ortaya çıkıyor...

Siirt’te bile halı döşeli koşu yolu var

NURTEKS’in Çorlu’daki fabrikasının shoow-room katında bir fotoğraf dikkatimi çekiyor. Fotoğrafa doğru yönelince, şirketin patronu İbrahim Nalbant, bilgi veriyor: "Bakın yürüme, koşu yolu olarak düzenlenmiş bu alan bizim ’özel halı’larımızla kaplı."

Birçok yerde toprağı biraz olsun düzeltilmiş yürüme, koşu alanları sıkıntısı çekilirken, bazı kentlerimizin bu işi, "halı kaplı alan"la çözdükleri anlaşılıyor. Elbette bu "halı"yı koşu alanlarına dökülen topraklardan ayırt etmek de pek mümkün olmuyor.

Fotoğrafın kenarında "halıdan koşu alanı" düzenlenmiş bazı alanların isimleri var. Bunların çoğu Ankara’daki çeşitli parkları gösteriyor. Listede bir de Siirt görüyorum. Siirt’te 2.2 kilometrelik bir alan, "özel koşu halısı"yla döşenmiş. Nalbant’a, "Siirt’e siz bağış falan mı yaptınız" diye soruyorum: "Hayır, belediye istedi, yaptık."

Sabah koşusunu, akşam gezintisini, özel de olsa "halı döşeli" bir alanda yapmak nasıl bir duygu acaba?
Yazarın Tüm Yazıları