GeriSeyahat Türkiyenin parlayan yıldızları
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Türkiyenin parlayan yıldızları

Türkiyenin parlayan yıldızları

Bu hafta da sizler için Türkiye’nin parlayan yıldızlarını seçmeye devam ediyorum. Ve diyorum ki: Hep yanlış zamanda doÄŸru yerdeydim; kar altındaki Kapadokya, günbatımında Alahan manastırı, sisler arasında Athena Tapınağı, donmuÅŸ Çıldır Gölü, yaÄŸmurda gezilen ıssız bir antik kent... Åžimdi, yolculuÄŸumun sayfalarını çevirirken merak ediyorum. YaÅŸamlarında bir çıkış yapmak isteyen Vanlı üç genç kızın açtığı Asmin Lokantası hálá yadırganıyor mu? Bodrum’da gün, Cevat Åžakir’in dediÄŸi gibi, ‘’avucunu göğe açacak ve elini yanaÅŸtırıp bakınca, avucunun mavileÅŸmediÄŸine ÅŸaÅŸacak’’ kadar güzel mi?1GAZÄ°ANTEPTassız taraksız bir hamam macerası...‘’Antep’e gelip de hamamında terlemeden olmaz’’ dediler. Eskiden Antep’te 50 hamam varmış. Sordum, 850 yıllık Şıh Hamamı dediler. Hamam yolunda, önce Tahmis Kahvehanesi’nde menengiçli kahve içmeli. Herkesin harcı deÄŸil; Türk kahvesiyle sıcak çikolata arası bir ÅŸey. Kahvehane de sahibi Bahattin Bey’den çaycıya, ‘’patlıcan mevsimi’’yle ortaya çıktığına inanılan delilerden kağıt oynayanlara, karakterlerle dolu bir yer. Hamam da pek farklı deÄŸil. Sakızla sigarayı birarada çiÄŸneyebilen, sempatik keseci Leyla ve bana ‘’Tasın yok, tarağın yok, lüfün yok, ÅŸampuanın yok, neden hamama geldin kızım? Hamamı ödeyecek paran var mı bari?’’ diye çıkışan hamam sorumlusu, ilk tanıştıklarım. İçeri girer girmez karşılaÅŸtığım ve yoÄŸurduÄŸu son birkaç çiÄŸ köfteyi etrafa dağıtan kadın, kalmadığı için bana üzülerek bakıyor. Kadınlar, 4- 5 saattir hamamdalar, etraflarında çocukları oynuyor. Kocası kasap olan, 25 yaşındaki, bebek yüzlü Necla, birazdan ‘’nefse em çalınacağını’’ haber veriyor. 40 gün önce doÄŸuran arkadaÅŸlarının vücuduna em diye bir karışım sürecekler, dilimin ucundan tattırıyorlar, çok acı... Sürdükten sonra, kadının kafasından aÅŸağı 40 tas su atmaları da boÅŸuna deÄŸil. BebeÄŸe de kokmasın diye tuz, tatlı olsun diye de ÅŸeker sürecekler. Ben hamam ücretini ödeyip çıkarken, diÄŸer kadınlar hamam sorumlusuyla tartışmaya baÅŸlıyorlar. Konu; ‘’Antep’e gelen misafirden para alınır mı?’’GAZÄ°ANTEP’TEYKEN...Zeugma mozaiklerinin bulunduÄŸu Arkeoloji Müzesi’ni, Türkiye’nin muhtemelen en güzel hayvanat bahçelerinden birini, eski bir Antep evi olan Hasan Süzer EtnoÄŸrafya Müzesi’ni, kenti tepeden gören Gaziantep Kalesi’ni ve KurtuluÅŸ Camii’ni gezmelisiniz. Sayısız hikaye ve karakterle dolu Antep çarşıları; Tuz Pazarı, Elmacı Pazarı ve Bakırcılar Çarşısı da unutulmamalı. Antep yemeklerini ve baklavasını tatmazsanız, piÅŸman olabilirsiniz. 2BÖRDÃœBETÇılgın kalabalıktan uzakta...Mavi yolculukların vazgeçilmezi, Gökova Körfezi’ni karadan yapmak, maceracılar için denemeye deÄŸer. MuÄŸla asfaltında sona eren 52 kilometrelik rotanın tamamı toprak. Cip, minibüs ya da altı yüksek bir araçla, durup fotoÄŸraf çekerek ya da koylara saparak, bu yolu 2.5- 3 saatte tamamlamak mümkün. Biraz hoplaya zıplaya ama muhteÅŸem manzaralardan geçerek... Marmaris- Datça yönünde, Datça’ya 50 kilometre kala, saÄŸa doÄŸru bir sapak ayrılır. Sapakta Amazon Camping, Löngöz, Yedi Adalar, Ä°ngiliz Limanı ve Sedir Adası yazar. Yol hemen topraÄŸa döner. Tek bir yapı ve hatta insan görmeden, 5 kilometre boyunca, dalgaların vurduÄŸu vahÅŸi kayalıkların yanından geçerek, Golden Key Bördübet Oteli’ne varılır. Buradan Club Amazon, 4 kilometre. Fazla uzaÄŸa gitmek istemiyorsanız, bu noktada bile bölgenin bakirliÄŸinin tadını çıkarabilirsiniz. Bir zamanlar, burada saklanan Ä°ngiliz askerleri buraya ‘bird the bed’ (kuÅŸ yatağı) derlermiÅŸ. Denizin, bir kanal gibi, çam ormanlarının içine girdiÄŸi, 2 kilometrelik sahili olan Bördübet koyunun adı, buradan geliyor. Gökova Körfezi, Meksiko Körfezi’nden sonra, yıldızların çıplak gözle en iyi izlenebildiÄŸi yer. Buradan sonra, pek tabela yok ve doÄŸru yön, kuzey. Rota üzerinde, Yedi Adalar, Martı Koyu, Löngöz, bazı küçük salaÅŸ lokantalar, Karacasöğüt ve I. Dünya Savaşı’nda, Ä°ngiliz gemilerinin sığındığı Ä°ngiliz Limanı var. Burayı çok seven, ünlü denizci Sadun Bora, bu limana bir denizkızı heykeli armaÄŸan etmiÅŸ ve üzerine yazdırmış: ‘’Bu denizkızı, düşlerini süsleyen cennete eriÅŸebilmek için, nice engin denizler, ufuklar aÅŸtı, kıtalar, adalar, koylar dolaÅŸtı; ta ki Gökova’ya ulaÅŸana kadar.’’BÖRDÃœBET’TEYKEN...Eski Datça’nın dar sokaklarında gezebilir, Datça’nın sakin koylarında denize girebilirsiniz.3FRÄ°G VADÄ°SÄ°/ EskiÅŸehir- Afyon- KütahyaUygarlıkları kadar keÅŸfedilmemiÅŸ...Yazıları okunamadı, uygarlıkları gizli kaldı... EskiÅŸehir- Afyon ve Kütahya’nın paylaÅŸtığı, muhteÅŸem Frig Vadisi ve geniÅŸ bir alana yayılan anıtları, Frig uygarlığı kadar, zamanın içinde terk edilmiÅŸ duruyor. EskiÅŸehir’de, 17 metre yüksekliÄŸindeki Yazılıkaya Midas Anıtı, en çarpıcı olanı. Frig Vadisi’nin en bakir bölgeleri, Afyon sınırları içinde. Adeta asfaltlanmamış bir Kapadokya. Yer yer tamamıyla ıssız, yer yer bu doÄŸaya yaslanarak, derme çatma köyler kurulmuÅŸ. Çay yataklarında yürüyerek, antik yolların yanından geçerek, mezarlara, kiliselere ve tünellere girerek, gerçek anlamda bir keÅŸif yolculuÄŸu. Seydiler’deki peri bacaları, Kırkinler MaÄŸarası, Antik Yol ve Ayazin Metropolisi, görmeye deÄŸer. Yol alabilmek için, saÄŸlam bir araca ve sık sık köylülerin yön tarifine ihtiyacınız olacak. Kütahya’nın doÄŸusundaki Türkmen Dağı’nın tüflerinin kolaylıkla iÅŸlenebilmesinden dolayı, Frig yaylaları, eski çaÄŸlardan beri yoÄŸun bir yerleÅŸime sahne olmuÅŸ. Söğüt, Ä°nli, Fındık, AhmetoluÄŸu ÇiftliÄŸi, Ä°ncik köyleri ile Sabuncupınar ve Ovacık- Ä°nlice’de, kayalara elle oyarak, sığınma ve barınma amaçlı maÄŸaralar, kaya mezarları, sunaklar, kilise ve ÅŸapeller var.FRÄ°G VADÄ°Sİ’NDEYKEN...Her biri, kendine özgü özellikleri ve gezilecek yerleri olan bu üç kent, EskiÅŸehir, Kütahya ve Afyon, görmeye deÄŸer.4ÅžANLIURFAPeygamberler Kenti’nde güvercinUrfa, Müslüman, Yahudi ve Hıristiyanlar’ın birlikte sahip çıktıkları, kutsal bir kent. Urfa’nın en tedavi edilemez hastalığı, kuşçuluk. ‘Kuşçu olmayan, adamdan sayılmaz’ derler. Kuşçu Pazarı’ndaki dükkanlar bu iÅŸin ticaretini yapar. Güvercin alır ve satarlar. Evinin çatısında güvercin yetiÅŸtiren, uçuran ve bunu tutkuyla yapan ile tüccar aynı kefeye konmaz. Kuşçuların çoÄŸu, gökyüzüne bakarak yürürler. Sayısı 50, 100, 200 hatta 400’e varan güvercinleri olabilir. AkÅŸamüstü hava serinleyince, gruplar halinde, Urfa semalarında kısa uçuÅŸlar yapar ve tekrar evlerine dönerler. Bir de ‘’karışma’’ vardır. Bir kuşçuya göre bu ‘’havada kumar’’dır ya da ‘’benim kuÅŸum, geri döner’’ iddialaÅŸması. Karışmada, kentin bütün kuşçuları, her gün belirlenen saatte, güvercinlerini gökyüzüne salar. Havalar iyice serinlemiÅŸ olduÄŸundan, kuÅŸlar kısa uçuÅŸlar yapmak yerine, bulutlarda kaybolacak ve evlerine yolunu ÅŸaşırmış baÅŸka güvercinlerle birlikte döneceklerdir. Kaybolan kuÅŸ, Kuşçu Kahvesi’ne getirilir, dostluk bağı varsa jest olarak iade edilir ya da sahibine parayla satılır. Tabakhane Çarşısı’ndaki Kuşçular Kahvesi, açık artırmanın yapıldığı akÅŸamlar, tıklım tıklım olur. ÅžANLIURFA’DAYKEN...Balıklı Göl, Åžanlıurfa Kalesi, Hazreti Ä°brahim’in kapatıldığı maÄŸara, Gümrük Hanı, Kürkçü Hanı, AÅŸağı Çarşı, Ä°sotçu Pazarı, Tütüncü Pazarı, 58 Meydanı, Reci Kilisesi’nin olduÄŸu Karpuz Meydanı ve Harran... Meraklıysanız, Urfa’nın ünlü sıra gecelerine katılabilirsiniz. 5LÄ°KYA YOLU & ST.PAUL PARKURUTürkiye’nin de artık yürüyüş parkurları varFethiye’den baÅŸlayıp Antalya yakınlarında sona eren, Türkiye’nin ilk uluslararası iÅŸaretlerle belirlenmiÅŸ yürüyüş yolu Likya Yolu, aynı zamanda dünyanın en uzun 10 yürüyüş parkurundan biri ve tam 500 kilometre. Nisan- mayıs, eylül- kasım ve ocak ayları, en iyi zaman. Bütün yolu tek seferde yürümek, 30 gün sürüyor. Manzaralar, deniz kenarından 2366 metredeki Tahtalı zirvesine kadar farklılaşıyor ve 52 Likya kentinin 19’undan geçiliyor. Demre- Finike arasında, iki gün boyunca insana rastlanmıyor. Yeni ve ikinci yol, St. Paul Parkuru, M.S. 44’te, Aziz Paul’ün, Anadolu’da ilk yolculuÄŸunu yaparken yürüdüğü Roma yollarını takip ediyor. Ancak bu yolların bazıları, bugün su altında olduÄŸundan (örneÄŸin Kızılören Barajı) ve birçoÄŸuna da asfalt döküldüğünden (EÄŸirdir Gölü’nün doÄŸusu gibi), yol, daÄŸlardan, milli parklardan ve tarihi yerlerden geçirilmiÅŸ. Daha ıssız ve dik çıkışlarla iniÅŸleri olan bu parkur, Likya Yolu’ndan daha zor. Parkurun üzerinde, muhteÅŸem ormanlar, görkemli kanyonlar ve küçük tenha köyler var. Ä°ki yolun da yaratıcısı, Kate Clow. Likya Yolu’nu rehberle yürümek için, Ersin Demirel’i arayabilirsiniz. 0242 836 37 14- 0535 219 93 26, www.lycianway.com, www.stpaultrail.com6EFES YAMAÇ EVLERÄ°/ SelçukHer gün yeni bir fresk ve mozaikEfes’in mermer caddelerinden yürürken, aklınızdan, bu Roma kentindeki yaÅŸamın, bir zamanlar ne kadar görkemli olduÄŸunu geçireceksiniz, kuÅŸkusuz. Hele bir de Yamaç Evleri görün! 1960’lardan beri kazılan ve her geçen gün, yeni fresk ve mozaiklerin çıkarıldığı bu evler, Efes halkının yalnız nasıl bir zenginlik içinde yaÅŸamış olduklarının deÄŸil, aynı zamanda müzik, tiyatro ve sanata ne denli tutkun olduklarının da ipuçlarını veriyor. Åžehir planlanırken, bütün binalar ve bu beÅŸ katlı evler, manzaralı olsun ve denizden gelen esintiden yararlanabilsin diye, teraslanan yamaçlara yerleÅŸtirilmiÅŸ. Sadece kütüphane, halkın sabah ışığından yararlanarak, rahat okuyabilmesi için, doÄŸuya bakarmış. En üst katta, evin en önemli odalarından biri, Sanat ya da Müzik Odası var. Duvarların alt kısmında, Ä°lham Perileri ve Lesboslu kadın ÅŸair Sappho, üst bölümündeyse, bir mitolojik sahne... DiÄŸer bir odada ise yerde, bir halıyı andıran, olaÄŸanüstü bir mozaik dikkatinizi çekecek. EÄŸer yaz aylarında burayı gezecek olursanız, restorasyon yapan Avusturya- Türk ekibinin, adeta bir yap-bozu biraraya getirircesine küçük parçalardan harikalar yarattıklarına tanık olabilirsiniz. Selçuk Müzesi’ne (0232 892 60 10) telefon edip, izin prosedürünü öğrenmekte yarar var. EFES’TEYKEN...Meryem Ana, Selçuk Müzesi, Yedi Uyurlar, KuÅŸadası, Çamlık Buharlı Lokomotifler Müzesi, Çetin Kültür Köyü ve Åžirince’yi görebilir, Dilek Yarımadası Milli Parkı’nda yüzebilirsiniz.7KAÅžRüzgara havale ettim...Kaş’ın tepelerine çıkan toprak yol, yaylalardan geçerek, baÅŸdöndürücü bir manzaraya varıyor. Yükseklik, 1200 metre. Kimisi yukarıda kar yaÄŸar diye yanına kazak almış, kimisi espri yaparak, ‘’son’’ sigarasını içtiÄŸini söylüyor. Aramızdan birinin tek istediÄŸi, yükseklik korkusunu yenmek. Hava durumundan telefon direklerine, 0.9 saniyede açılan yedek paraşütten iniÅŸe, daÄŸlardan denize, tüm soruların cevabı hazır. Huzurlarınızda, Tandem yamaç paraşütü. Tulum, kask, harness dedikleri halatlar ve yedi yıllık pilot UÄŸur... ‘’Koş’’ diyor. SonsuzluÄŸa doÄŸru atıyoruz kendimizi... O andan itibaren, UÄŸur’un deyiÅŸiyle, ‘’her ÅŸey dünyada kalıyor.’’ KuÅŸlarla uçuyor, yeÅŸil tepelerin yanından geçip, masmavi bir denizin üzerinden süzülüyoruz. Bir F16 pilotunu uçurmuÅŸ, ‘’ne kadar da sessiz’’ demiÅŸ. Sekiz kez uçan bir yabancı turisti hatırlıyor. Havada, cep telefonlarından arkadaÅŸlarını arayıp, müjdeyi verenler oluyormuÅŸ. Kimileri de, cep telefonu ve araba anatarlarını düşürmekle kalmayıp, geri dönüp aramak istiyorlarmış. Bir de, korkup erken inmek isteyenler için, ‘’inmek istiyorum pisti’’ varmış. Ben, son durakta ineyim lütfen! KAŞ’TAYKEN...Nautilus ile (0242 836 20 85) uçabilir, Kekova Diving (0542 811 82 07) ile Kekova’da dalabilir, KaputaÅŸ Plajı’ndan denize girebilir, Kalkan’ı ve Bezirgan Yaylası’nı gezebilir, Kaş’ın çarşısında Sumanu’nun ÅŸaraplarından tadabilir ve Büyükçakıl Plajı’nda günbatarken Memed’in Yeri’nde kendinize bir ziyafet çekebilirsiniz. 8MÃœZELERAnılarda yer ederlerTürkiye’de öyle müzeler var ki seyahat anılarınızda yer ediyor. Bodrum Kalesi’nde yerin tam 3.5 metre altında, ayakları prangalı 14 forsa iskeleti mi görmek istersiniz yoksa Ä°ngiliz Kulesi’nde ÅŸarap içmek mi? Ä°skeleti, Bodrum giriÅŸinde, bir kazıda bulunan, Karya’yı yöneten Prenses Ada, kafatası etlendirilmiÅŸ, gözleri, saçları ve derisi renklendirilmiÅŸ olarak bu müzede. Kaş’ın güneydoÄŸusunda bulunan, dünyanın bilinen en eski batığı Uluburun’dan çıkanlar, bu batıkta bulunan Nefertiti’ye ait tek altın mühür ve yeryüzünün bilinen en eski kitabı da burada. Zeugma kazılarında kurtarılan mozaikler ve ünlü, çingene kızı mozaiÄŸi Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde. 600 yıl boyunca, antik dünyanın önemli bir heykeltıraÅŸlık okulu olan Afrodisias da kaçırılmaz. Afrodisias Müzesi’nde, heykellerin saç modellerine ve heykeltıraÅŸların imzalarına dikkat edin. Müzenin ayrıca olaÄŸanüstü bir kazıevi deposu var. Ä°zin alabilirseniz, bir deniz kabuÄŸunda, ayak ayak üzerine atarak oturan ve saçlarını kurutan Afrodit heykelini görmelisiniz. Karun’un ne kadar zengin olduÄŸunu mu bilmek istiyorsunuz? UÅŸak Müzesi’ne uÄŸrayın. MeÅŸe palamutu gerdanlık ve denizatı broÅŸ gibi birçok parça burada. EskiÅŸehir Havacılık Parkı’nda hiç ilgilenmediÄŸiniz uçakların ilginç hikayelerini dinleyin. Amasya Müzesi’nde, döküm tekniÄŸiyle yapılmış, arkeoloji dünyasının ilk ve tek Hitit Fırtına Tanrısı TeÅŸup’un, bronz heykelciÄŸini ve Mumyalar bölümünü, Antalya Müzesi’nde Perge Tiyatrosu’ndan getirilen Åžarap Tanrısı Dionysos’un hayatıyla ilgili mavi mermer kabartmaları, Türkiye’nin en büyük müzesi Ä°stanbul Arkeoloji Müzesi’nde Ä°skender Lahti’ni, Ä°stanbul Ä°slam Eserleri Müzesi’nde dünyanın en önemli UÅŸak halıları koleksiyonunu, Edirne II. Bayezid Külliyesi’ndeki SaÄŸlık Müzesi’nde çağının çok ilerisinde bir tedavi metodunun nasıl yapıldığını, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde ise Anadolu’da yaÅŸamış uygarlıkların çarpıcı bir özetini görebilirsiniz.9DÄ°YARBAKIR’IN SURLARI7500 yıllık tarihin koruyucusuMezopotamya’nın kuzeyinde, Dicle Nehri’nin yukarı havzasında, siyah bazalt surların içinde, 7 bin 500 yıllık bir tarih... Surlar, kentten geçen uygarlıkların izlerini taşıyor. Kente güneyden yaklaşırken, Diyarbakır kalesi ve surları, bir bütün olarak karşınıza çıktığında, oldukça etkileyici. Kalenin dört yöne açılan, dört ana kapısı (DaÄŸ Kapı, Urfa Kapı, Mardin Kapı ve Yeni Kapı) var. Volkanik Karacadağ’dan çıkan bazalt taÅŸlarıyla yapılan surlar, bugün suriçi denilen eski Diyarbakır’ı, bir kalkan balığı ÅŸeklinde kuÅŸatıyor. MÖ 3 bin yılına tarihlendirilen surlar, 5 kilometre uzunluÄŸunda, 10-12 metre yüksekliÄŸinde ve 3-5 metre geniÅŸliÄŸinde. Dış surlar üzerinde, tam 82 burç var. En önemlileri Keçi Burcu, Yedi KardeÅŸ Burcu, Ben-u Sen Burcu ve Nur Burcu... Mardin Kapı’nın doÄŸusundaki Keçi Burcu, inÅŸa edilenlerin en büyük ve en eskisi. Buradan, göz alabildiÄŸine Hevsel Bahçeleri, Dicle ve On Gözlü Köprü görünüyor. Yedi KardeÅŸ Burcu’nda, Selçuklular’ın sembolü çift baÅŸlı kartal ve aslan kabartmaları var. 10ÇOMAKDAĞ’IN KADINLARI/ MilasBir sıra altın ve bir dal fesleÄŸen ‘’Mezara kadar gider, bu altınlar’’ dedi... Hatice’nin alnına dizilmiÅŸ sarı liraların ışığı, beyaz tenini biraz daha aydınlatmıştı. Yemenisine iliÅŸtirdiÄŸi fesleÄŸenin kokusu geldi burnuma. ‘’Gün olur, sıkıntıya düşen, satar altınlarını, yoksa ölünceye dek taşırız... Düğünlerde, bütçesi müsait olan, 10 tane beÅŸi bir yerde yapar. Durumu iyi olmayan da, beÅŸ tane... Gelin, kaç altın takarsa taksın, bizim düğünlerimiz dört gün sürer...’’ Kızlar, ancak evlendikten sonra, altınların dizildiÄŸi ve ‘’sakındırak’’ dedikleri, gerdandan geçme, boncuklu bir baÄŸla saÄŸlamlaÅŸtırılan, özel baÅŸlıkları giyiyorlar. Çomakdağ’ın, düğünleri, Milas pazarına gittiklerinde bile altınlarını takan ve yemenilerine rengarenk çiçekler iliÅŸtiren kadınları kadar ünlü bir baÅŸka özelliÄŸi de evleri. 70’lere kadar, her yeni evlenen çifte, sıfırdan bir taÅŸ ev yapılırmış. Bugün artık o evler mumla aranıyor, zaten taÅŸ ustaları da yaÅŸlanmış. 11HALFETÄ° & HASANKEYFGit, daha fazla gözden kaybolmadan...Birecik Barajı’nın suları altında kalan Halfeti’ye Mehmet Kaptan’ın teknesinden bakıyoruz. Kimbilir evleri, bahçeleri ve sevdiklerinin mezarları an be an suya gömülenler için, her ÅŸey nasıl gerçekdışıydı. ‘’Su sizi götürecek diye anons ettiler, inanmadık, bize yetiÅŸene kadar sabah olur, derelerden tepelerden taÅŸar sandık. Öyle olmadı. Misafirimiz gelince babamın bahçesinde balık piÅŸirir, meyveyi aÄŸaçtan toplardık. 25 yıllık balıkçıydım, sular geldikten sonra, baktım ki, masraf yapmam ve daha büyük bir aÄŸ almam lazım, vazgeçtim.’’ Fırat Vadisi’nde ilerlerken, görkemli Rumkale’yi geçince, SavaÅŸan Köyü’nün suyun içinden yükselen minaresi beliriyor. Birkaç hane hálá büyük mücadelelerle yaşıyor burada. Bir baÅŸka hikaye Hasankeyf’inki. EÄŸer 40 yıldır Hasankeyf’in üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan Ilısu Barajı yapılırsa, 12 bin yıllık bir geçmiÅŸin izlerini taşıyan bu topraklarda sular altında kalacak büyük bir tarihi miras var. Dicle Nehri kenarında, 100 metrelik bir kaya kütlesi üzerinde yükselen, heybetli kale, eski çaÄŸlardan beri yerleÅŸim olarak kullanılan, kaledekiler dahil, yaklaşık 5 bin maÄŸara, iki ayağı da Dicle Nehri içindeki muhteÅŸem taÅŸ, Hasankeyf Köprüsü, Küçük Saray, El- Rızk Camii ve Zeynel Bey Türbesi...12ÇILDIR GÖLÃœ/ KarsAklınızdan çıkmayacakGölün üzerini kaplayan buzda balık avlayanları, at arabasıyla yol alanları, yöre insanının dostu ve koruyucusu çoban köpeklerini gördüğümde, Çıldır Gölü’nün bir daha aklımdan hiç çıkmayacağını anlamıştım. Yazın, etrafında koyunlar otlatılan, buÄŸday ve arpa yetiÅŸtirilen göl, at süren erkekler, balıkçılar ve toprağı iÅŸleyen köylülerle, kıştan çok farklı bir renge bürünüyor. Yazın, gölün civarı, ÅŸahinler, atmacalar, martılar ve pelikanlarla, kuÅŸ meraklılarının dikkatini çeken bir yer oluyor. Kışın her yer bembeyaz olduÄŸunda ise nerenin kıyı nerenin göl olduÄŸunu anlamak zorlaşıyor. Çevresindeki, 3 bin metreye ulaÅŸan daÄŸlarla birlikte ortaya çıkan çarpıcı manzaraları seyrederek, gölün etrafında tam 70 kilometre boyunca dolaÅŸmak mümkün. Kars’tan Karadeniz’e gitmek isteyenler için, en manzaralı yollardan biri de Çıldır Gölü’nden geçiyor. TaÅŸbaşı Köyü’nün ardından, Akçakale adlı bir ada köyü var.KARS’TAYKEN... Kars Kalesi, çay kıyısı ve TaÅŸ Köprü’nün bulunduÄŸu Kalealtı Mahallesi ve birbirini dik kesen, ızgara planlı, geniÅŸ sokaklardaki, Rus iÅŸgali döneminden kalma, kentin karakterine damgasını vuran, görkemli bir soyluluk içindeki taÅŸ evler... Bundan bin yıl önce, günümüz Ermenistan ve Türkiye’sinin kuzeydoÄŸusunun büyük bir bölümüne yayılmış, Bagrat Krallığı’nın baÅŸkenti ve bugün sonsuz bir boÅŸlukta uzanan Ani Harabeleri... 89 yıl önce, Sarıkamış’ta donarak ÅŸehit olan on binlerce Türk askeriyle özdeÅŸleÅŸen, hüzünlü Sarıkamış ve kışın kaymak için, Türkiye’nin en kaliteli karı...13LAZLARFıkralarını gerçekten yaşıyorlar...Lazlar, biraz dik baÅŸlı, kendileriyle dalga geçebilen, atmaca avcılığına ve silaha tutkun bir halk. YaÅŸamları yeterince mizah dolu. Laz fıkraları anlatmayı da dinlemeyi de sevmiyorlar. Zaten, Lazca anlatılan fıkralar, Türkçe’ye çevrilince pek bir ÅŸey ifade etmiyor. Pazar’daki çayocağında konu, baÅŸkalarının Lazları nasıl gördüğü. Lazların kafasının 12’den sonra çalışmadığı tezine karşı çıkıp şöyle diyorlar: ‘’Lazlar’ın kafası 12’ye kadar süper çalışır da 12’den sonra rölantiye geçip normal insanlar seviyesine düşer.’’ Hiç hoÅŸlanmadıkları bir ÅŸey var; Karadeniz ÅŸivesini taklit etmeye çalışıp beceremeyenler. Özellikle televizyon dizilerindeki kötü Karadenizli tiplemeleri... ArdeÅŸen’de dar bir çıkmaz sokakta, bir tabela: Guda Saz Evi. ÅžiÅŸirilmiÅŸ oÄŸlak derilerinin asılı olduÄŸu, avuçiçi kadar bir atölye. Tulum, kemençe ve saz yapılıyor. Süleyman usta ile Atma Türkücü Ali ÅžiÅŸmanoÄŸlu, belli ki koyu bir sohbetin ortasında. İçerideki genç, tulumunu çalmaya baÅŸlıyor. Hemen türküler atılıyor ortaya: ‘’Eskiden sevdalıklar yürektendi yürekten, ÅŸimdiki sevdalıklar hemen döner direkten.’’ Ayaküstü... Hiç teklemeden... Kapı açılıyor, dükkanın önünden geçenler, esnaf, alışveriÅŸe çıkmış kadınlar içeri doluÅŸuyorlar, alkışla ritim tutup, kahkahalarıyla eÅŸlik ediyorlar. ‘’Derenin kenarında yakaladum yılanı, gazeteci yazacak bizde olan ilhamı’’...14KORUYARAK YAÅžATMAKBir kenti yaÅŸatmak kolay da en zoru koruyarak yaÅŸatmak olmalı. Türkiye’de öyle kentler var ki beton yığınlarına, süpermarketlere ve alüminyum doÄŸramalara teslim olmadı ve kendini bu kısırdöngüden kurtarmayı baÅŸardı. Korumacılığın baÅŸkenti Safranbolu, bu alanda Türkiye’deki en baÅŸarılı örnek. Sadece evler deÄŸil, sokaklar, çarşılar, dükkanlar ve tabelalar, geleneksel dokusunu kaybetmeden yaÅŸatılıyor. Zanaatlar can çekiÅŸiyor ama eski kent dimdik ayakta. Amasya’nın güzelliÄŸini borçlu olduÄŸu, YeÅŸilırmak kıyısındaki yarı ahÅŸap, Yalıboyu Evleri de öyle. Roma dönemi sur duvarları üzerine inÅŸa edilen ve nehre doÄŸru sarkan cumbalarıyla, gece ışıkları altında, kentin en güzel görüntüsünü veriyorlar. Bursa yakınlarındaki Cumalıkızık ise, hálá bir Osmanlı köyü dokusuna sahip. Son birkaç yıl içinde açılan pansiyonların ve gözleme evlerinin tabelalarının dışında, ki bunlar da ahÅŸap, köy 700 yıl önce neyse, öyle duruyor. Yassı taÅŸ döşemeli, iki kiÅŸinin yanyana yürüyemeyeceÄŸi darlıkta, kaldırımsız sokaklarını, birbirine yaslanan sarı, mavi, mor evlerini, Cin Aralığı’nı fark edeceksiniz. Kula’da, son 10 yıl içinde büyük bir deÄŸiÅŸim var. Türk- Rum mimarisinin bir sentezi olan ve yurtdışından araÅŸtırmacıların gelip inceledikleri evler korunuyor, belediye Kula’yı gezmek isteyen herkese rehber veriyor. Mudurnu, Göynük ve Beypazarı da farklı deÄŸil. Evler korunuyor, tarihin içinde uyanmak isteyenler için konaklar keyifli pansiyonlara dönüştürülüyor. 15ZÄ°LKALE/ ÇamlıhemÅŸin- KaradenizBurası, bugüne dek gördüğüm kalelerin en gizemlisi. Kale, bulutların arasında kaybolunca ve etrafta baÅŸka kimseler yoksa, fazlasıyla ürperiyor insan. Yolu sapa ancak muhteÅŸem manzaralardan geçilerek varılıyor. YaklaÅŸtıkça, kale daha fazla merak uyandırıyor. Asıl adı AÅŸağı Kale anlamında Zir Kale. Tam olarak kimin tarafından ve ne amaçla yapıldığı belli deÄŸil. Zilkale’den Fırtına Deresi Vadisi’ni seyredin. BaÅŸdöndürücü... Â
False