GeriSeyahat YAÄžMURU SEVÄ°ÅžMEKÅžu anda yaÄŸmur yağıyor EskiÅŸehir'de. Kent, mavi ve matemli bir sıvının ağır baskısıyla yumuÅŸuyor ve kirli bir çamura bulanıyor gitgide.
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
YAÄžMURU SEVÄ°ÅžMEKÅžu anda yaÄŸmur yağıyor EskiÅŸehir'de. Kent, mavi ve matemli bir sıvının ağır baskısıyla yumuÅŸuyor ve kirli bir çamura bulanıyor gitgide.

YAÄžMURU SEVÄ°ÅžMEKÅžu anda yaÄŸmur yağıyor EskiÅŸehir'de. Kent, mavi ve matemli bir sıvının ağır baskısıyla yumuÅŸuyor ve kirli bir çamura bulanıyor gitgide.

YAÄžMURU SEVÄ°ÅžMEKÅžu anda yaÄŸmur yağıyor EskiÅŸehir'de. Kent, mavi ve matemli bir sıvının ağır baskısıyla yumuÅŸuyor ve kirli bir çamura bulanıyor gitgide. O meÅŸhur çamurlu sandukasından, kırılmış, pul pul bir soÄŸuk çıkıyor. Her kış, önce paltolar, mantolar kudurtan bu soÄŸuÄŸun alev alaz beyazlığı ısırıyor insan yüzlerini. Çünkü doÄŸa ile insanın asırlar süren didiÅŸmesidir soÄŸuk bir Aralık akÅŸamının yüzlerimizi ÅŸehvetle diÅŸlemesi. Ritüel tamamlanmalıdır mutlaka; korungan bedenler sokaklarda gezinseler de, kışın hoÅŸnutsuz nefesi üzerimizde, yani sakınışlı ya da sakınışsız bedenlerimizde gezinmelidir. Biz giyiniriz; en mavi kışlar da bizi soyar.Sonra akÅŸamın durgun bir vakti -gerçi kimileri de telaÅŸlıdır sokaktaki soÄŸuk kavgada- bir muÅŸtu gibi öpüşler gönderir yaÄŸmur. YavaÅŸ yavaÅŸ ve usul usul. Çiselemenin derin efkârıyla birlikte, geliyorum, der; önce yerler ıslanacak sonra kara-beyaz bedenlerinizin kuru ve çatlamış tenleri. Ansızın -belki de anlı- otobüs camları sızıntılı bir görüntü alır. Su sızar, görüntü kanar. Yollar kanar... bir kadının acılı pazar çantası kanar... Bir işçinin kalın, becerikli ve nasırlı eli kanar... Dünya, durmadan kanar. Tanrı dünyanın aortunu kesmiÅŸtir. Gökyüzü dakikada yüz yirmi nabızla kanamaktadır. Dünyanın alet edevatı, izleyicileri, siyaset adamları ve kolluk kuvvetleri görüntüde kanamaktadır. Çünkü hâlâ yaÄŸmur yaÄŸmaktadır. Nabız yüz seksene çıkarsa dünyayı seller götürecektir. Tek çare Tanrı'nın dünyanın kızıl, kızgın bir demire benzeyen aortunu dikmesindedir. Aort dikilir, anestezi biter, yaÄŸmur kanaması durur. Ama sokaklar ıslanmıştır bir kere, iyi bir güneÅŸ kürüne kadar.SoÄŸuk bir Aralık akÅŸamında adamakıllı bir güneÅŸin esamisi okunmasa da denize küskün bir balığın kendi haline terk ettiÄŸi pulları gibi kırılmıştır, soÄŸuk bir Aralık akÅŸamının soÄŸuÄŸu. Yerler pul pul soÄŸuk olur, üzerine basıldıkça çıtırdayan. EskiÅŸehir, ansızın balık kokar, hüzünlü bir anasonun terkisinden. Åžehir, durmaksızın, haber bültenlerinin ÅŸirin bir beldesi oluverir. AÅŸklar tazelenir, bir aÅŸkın bütün sevimli ayrıntıları ayıklanır anılardan ve yeni, pembe bir aÅŸklar defterine en güzel el yazısıyla italik yazılır. Derken kentin yüreÄŸi ısınır…Oysa ÅŸehir daha çok kırılgan soÄŸuklar görmüştür, ama unutulur iÅŸte eskinin puslu ve naftalinli dalgınlıkları. YaÄŸmurlar, seller, depremler, epidemiler, jenositler, SS fırınları ve gözyaÅŸları. Sadece yaÄŸmurlar, karlar, rüzgârlar ve sıcak-soÄŸuk cepheler hatırlanır. Çünkü ÅŸehirlerin belleÄŸi mevsimlerin öbür adıdır. Çaresiz bir yazın giderek her gün kuzey yıldızına aÅŸina olmasıdır kış. Sıkı, adamakıllı güçlü ve dirayetli bir buz parçasının, küçük bir kız çocuÄŸunun elinde kendini tutamayıp aÄŸlamasıdır yaz. YaÅŸlı ve yaÄŸmur-kar bebekli bir kadına yer verir genç, güzel ve alımlı yaz-kızlar. Ya da terlemiÅŸ ve denizkızı edasında asude, sakin bir yaz-kadına yerini terk eder çılgın pullar ve mavi buz çakan vamp bir kış-kız. Kışkırtılan mevsimler taşır her ÅŸehir. Durgun ve sabırlı baharlarda ya yaprak dökümü ya da tohum ekimi; ne fark eder ki? Bir ÅŸehir doÄŸanın oyun oynamasıdır, çünkü o yüzden Afrika'da iglolar yoktur.Bir ÅŸehrin en güzel akÅŸamı kırılmış soÄŸuk pulları üzerinde yürürken yaÅŸanır. Belki de bu yüzden bir ÅŸehrin düşmanları varsa eÄŸer, ilk düşman ÅŸemsiyelerdir. Åžemsiyeler, ÅŸehri seviÅŸtirmezler sakinleriyle. Oysa yaÄŸmur, artık alatav olmaktan kurtulmuÅŸ ve cariyesiyle hoÅŸsohbet etmeye hazır bir toprak sunar insanlara. Genç ve parıltılı bedenler, ÅŸehrin gök gürültüsü borusuyla seviÅŸme mizanına üflendiÄŸini anlarlar. YaÄŸmur çiseler. Çiseleyen yaÄŸmurun birçok adı varsa da, genç, parıltılı ve atak insanlar bilir onun gerçek adının Ä°srafil olduÄŸunu. Ä°srafil mizana üfler ve baÅŸlar kendini acımasızca akıtan bir yaÄŸmurun dış-kanaması. Kan, insanların saçları üstünde kendine damar damar yol çizer. Oradan kalbe inen bir yol bulur.SeviÅŸmek, bedenin konuÅŸmasıdır cılız, ama tedhişçi sesiyle. Kimileri atılır Ä°srafil'in çaÄŸrısıyla saf ve temiz olduÄŸuna inandıkları doÄŸanın koynuna. Kimileriyse ayakkabılarının saÄŸlığıyla daha çok ilgilendiklerinden olsa gerek, ilk ve sonraki seviÅŸmelerinde kaput kullanırlar, seviÅŸmek isterlerse eÄŸer. Åžemsiye, kaputtur. Kalorifer diplerine, kurusun, diye bırakılan ÅŸemsiyelerde doÄŸanın çocukları ölür rutubetsiz, vahÅŸi bir ısıda. Åžemsiye sahipleri korkaklar arasından belirlenir. Åžemsiye, korkaklar kumpanyasının en gözde ekipmanıdır, uÄŸruna çemberler, zarlar atılan. Ve bu yüzden ÅŸemsiye sahiplerini çıplak ayakla göremezsiniz baharda çocuklar gibi koÅŸtururken. Onlar zaten baharda koÅŸturmazlar çocuklar gibi.Åžu anda yaÄŸmur yağıyor EskiÅŸehir'de. EskiÅŸehir, acımasız bir sıvıyla ıslanıyor. Gözbebeklerinden, tarihinin bütün çaÄŸları kaynıyor, görülüyor, görüyorum. Onu böyle ıslak ve ÅŸehvetli zamanlarından iyi tanıyorum. Biliyorum ki EskiÅŸehir bu: yaÄŸmuru yaÄŸar, ama susmaz. YaÄŸmurunun çaÄŸrısıyla ayaklanır bedenim. Yalın, ama binlerce kimlikle çıkarım sokaÄŸa. Nükleer bir reaktör gibidir gökyüzünün EskiÅŸehir'deki kadınsı kolları; yüzümü öylece bırakırım gökyüzünün kadınsı kollarına. Tenim, aczinden güç alır. Çünkü aÅŸk teslimiyettir. Orada rasyonel dünyanın mantık hileleri ve oyunbozanlıkları yoktur. Tenime ulaÅŸan ilk damla, bu seviÅŸme zaferinin ilk maÄŸlup çığlığıdır. Pıt, diye çığlık atar; çünkü kurumaya mahkûmdur tenimin kızışmış ve kendisini maÅŸukuna hazırlamış fırınında. Ama dur-durak bilmez yaÄŸmurun atakları. Serdengeçtidir yaÄŸmurun fiil ve gerçek adı. Serim, kendinden geçer. Ve seviÅŸmek, kuvveden fiile, her merhalesinde bulunmaktır yaÄŸmurla tanışıklığın. Önce eylem hazırlıkları ve en son patlama anı.***Anahtarını çıkar ve evine gir. Gözlüklerinin camını sil, çünkü aortun artık kanamıyor. Paltonu asla kaloriferin yanına asma, ölmesin doÄŸanın yangınsız, fırdöndü tohumları. Sadece sıcak ve tazyikli bir duş… Bu masumiyeti koruyacaktır. YaÄŸmurdan sonraki tazyikli duÅŸ, yaÄŸmur-sevgiliyi öpmektir…Yüksel ŞİŞE15 Mart 2000, ÇarÅŸamba Â
False