GeriSeyahat Uzakdoğuyu fetheden Türk Turizmciler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Uzakdoğuyu fetheden Türk Turizmciler

Uzakdoğuyu fetheden Türk Turizmciler

Bugün Almanya çapında Uzak Doğu'ya yönelik turizm yapan firmalar arasında ilk beşe giren, Sun Trips adlı kuruluşun sahibi olan Serdar Yılmaz'ın bugünlere gelmesi tamamiyle bir tesadüf. Ticarete atılma hele hele de turizmle uğraşmak gençlik yıllarında aklının köşesinden bile geçmezmiş.İnsanların hayatında bazen kader rüzgarının sürüklemesiyle geldiği zirveler vardır. İşte Yılmaz'ın bugünlere gelmesinin de benzer bir hikayesi var. Aynı zamanda öz geçmişinden kesitler de içeren bu başarı öyküsünü kendisinden dinleyelim:

   “Her şey öğrencilik yıllarımda başladı. 1980'li yılların sonundaki Berlin'deki TÜBİKS adlı Türk öğrenci derneği bünyesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Senatodan yardım alan bu kuruluşun bir müddet sonra ödeneği kesilince hepimiz ortada kaldık. Ben de yönetimdeyim. Ne olacak ne yapacağız diye düşünüyoruz. Derneğin binasını da bir türlü elden çıkaramadık. Sonunda içimizden birisi alsın da bir şeyler yapsın bari dedik. Sonuçta kala kala bana kaldı o yer. Ben de de kirayı çıkarmak için ne yapılım ne edelim diye kar akara düşünürken sonradan ortağım olacak bir arkadaşımla beraber turizm firması açalım dedik. İşte böyle başladık turizme. Yoksa hiç düşünmediğim bir şeydi. Biraz da mecburiyetten oldu.''

Ama herhalde yine de cazip gelen bir tarafı vardı ki girdiniz turizm sektörüne...?

Evet o yıllarda araştırdık Türkiye'ye büyük bir talep var. Her seyahat acentesi gibi biz de açar açmaz Türkiye'ye yoğunlaştık.

Başka bir işiniz de var mıydı?

Evet öğretmenlik yapıyordum bir meslek okulunda. Maaşım filan da iyiydi anlayacağınız.

Sonra istifa mı ettiniz?

Evet baktık ki iyi gidiyor, ortağım da yetiştiremiyor ben de mecbur kaldım işe kolları sıvadım. Aslında bunu yan iş olarak düşünmüştük. Ama işin gidişatı alıp bize turizm sektörüne sürükledi.

Sanıyorum o yıllar, turizmin en parlak yıllarından biriydi.?

Çok doğru çünkü Türkiye'ye anlatılmaz bir talep vardı. Fiyatlar da çok cazipti. Bana kalırsa o dönemler Türkiye'ye yönelik altın yıllardı sektörde. Müthişti! Yani inanın o tatil yıllarında kapılarda kuyruklar olurdu. Öyle çaylar kahveler ikram ederdik. 2 haftalık tatil bedeli 1600 mark fiyatınaydı. Üstelik de bugünkü gibi 'her şey dahil tam tatil' (all inclusive) filan gibi uygulamalar da yoktu. Turizm sektörü bugünkü gibi kıran kırana bir rekabet yaşamıyordu. Dolaylısıyla burada iyi paralar kazandık. Gidenler kadar, tur operatörleri de turizm büroları da iyi paralar kazandılar. Hatta bugünün büyük turizm şirketlerinin temelleri bana kalırsa o yıllarda atılmıştı. Çünkü işler gerçekten iyiydi.

Kaç kişiyle başlamıştınız?

En fazla üç kişiydik...

Bugünkü personel sayınızı da kıyas açısından öğrenebilir miyiz?

Elbette! 35'e dayandık. Ama biliyorsunuz bilgi çağında en önemlisi beyinsel güç. Yani sayıdan ziyade yetişmiş, uzman elemanlara sahip olmak önemli. Çağımız bilgi çağı. Bilgiyse güç ve etkinlik demek.

Son kez o yıllara gitmek istiyorum. Duvarların yıkılması o dönemde sizleri nasıl etkilemişti. Doğu Almanların Türkiye tercihi nasıldı?

Bunu ancak dönere olan taleple sınırlayabilirim. Hatırlarsanız duvarların yıkılmasıyla büfelerin önünde doğu Almanlar metrelerce kuyruk oluştururdu. Bizim turizm bürolarında da aynen öyleydi.

Türkiye için miydi bu talep?

Hayır en çok tercih edilen Ülke ABD ve Florida eyaletiydi.

Neden?

Çünkü doğulular için kapitalizmin, tüketimin, gösterişin her şeyin kabesi ABD'ydi. Dolayısıyla insanlar sadece karın açlığı için değil göz ve kültür açlığı içindeydiler. Tanrım ne kadar da çok biletler satmıştık ABD'ye, gerçekten de altın dönemdi. Fiyatlarsa Florida'ya gidiş geliş paket turlar 799 marktı.

Uzak Doğu nereden aklınıza geldi. Çünkü turizmdeki Türk girişimciler için genellikle cazibe merkezi Türkiye ve Almanya arasında kalıyor hep?

Haklısınız, dolayısıyla sektördeki pasta fazla büyümüyor. Bunu görünce başka pazarlara bakalım dedik. Uzak Doğu bize cazip geldi. 1995 ve 96 yılında önce Singapur'la, daha doğrusu Singapur hava yoluyla tanıştık. O zamanlar haftada iki kez Schönefeld - Singapur arası seferler vardı. Bu hava yolu şirketiyle iyi anlaştık ve her seferinde yolcu sayımızı giderek artırdık. 150'ye kadar çıktık... Zaman içinde geliştirdik. Ama hemen belirteyim ki hala en çok yolcumuzu Singapur'a taşıyoruz. Gerçekten de Singapur mükemmel bir ülke, herkese tavsiye ediyorum.

Şimdi nerelere uçuyorsunuz?

Bali, Endonezya, Tayland, Çin, Vietnam, Burma, Filipinler, Malezya, Arap Emirlikleri, Hint Okyanusu.. Avustralya,Hindistan gibi...

Şu anda Alman turistlerin en çok rağbet gösterdiği ülkeler hangisi?

Hemen size Tayland derim.

Özel bir nedeni mi var?

Çünkü bir çok mevsimi bir arada yaşatan bir coğrafi yapısı var. Yani tüm bir yıla mevsimler yaşıyor. Coğrafi yapısı gereği bir çok adaya sahip ve ve senenin her gününde oralarda kalacak iklim şartları hep mevcuttur. Ayrıca kültürü çok zengin. insanları hoşgörülü, liberal ve Asya'nın iyi kumsallarına sahip.

Bu kadar övgüden sonra bir de fiyatları öğrensek bari?

Tayland, en çok Ocak Nisan arası cazip. Oteller yüksek standartta olmasına rağmen fiyatlar son derece cazip. Örneğin Almanya'dan iki haftalığına Tayland turunun fiyatı 695 euro. Bunun içinde uçak, oda kahvaltı, 2 gece Bangok şehir turu ve transferler var.

İlgi görüyor mu?

İnanın yer bulmakta sıkıntı yaşıyoruz. Bu işlerin de iyi gittiği anlamına geliyor.

Bu Uzak doğuya yönelik tur patlamalarında biz Türklerin yeri nasıl acaba?

Aslında biz, millet olarak öyle pek uzakları sevmiyoruz . Ve tabii ki birinci hedef Türkiye. Ama özellikle son yıllarda genç Türkler Uzak Doğuyu keşfetmeye başladılar. Üstelik de sadece kataloglarla sınırlı kalmayıp internet üzerinden filan karşılaştırmalı araştırmalar yapıyorlar. Ve Türklerin Uzak Doğuya ilgileri her gün giderek artıyor. Ayrıca fiyatlar da Türkiye'ye göre çok daha uygun diyebiliriz. Gerçekten de egzotik, kültürel ve insan zenginliği açısından Uzak Doğu kültürünü yaşamak gerekiyor. Bu konuda imkanları varsa, öyle ya da böyle o ülkeleri gidip görmekte gerçekten yarar var.

Fakat Serdar bey bu tür gezilerin bir de bitmek tükenmek bilmeyen saatlerce süren yolculukları var ki insanın gözünü daha yola çıkmadan korkutuyor?

Uçuşlar, 10 -12 saat sürüyor, doru söylüyorsunuz çok uzun gibi görünüyor ama bu vakti nasıl geçireceğinize bağlı. Zaten Uzak Doğu'ya uçan hava yolu şirketleri de bunun önlemlerini almışlar. Hatta daha bile uzun sürenleri var. İnsan ister istemez o kadar saatten ürküyor. Uçaklarımız jumbo ve bir çok imkana sahip. Uzak uçuşlar için düşünülmüş. Aralarında Türkçe de olan onlarca filmi seyredebilirsiniz. Servis sıklığı, ilgi, konfor hepsi düşünülmüş. Hostesler bu tür yolculuklara göre eğitilmiş. Devamlı oturmak zorunda değilsiniz çünkü uçaklar son derece geniş. Bu tür hava yollarında beş yıldızlı uçuşları sunuyoruz müşterilerimize. Yani gözde büyütmemek lazım.

Sanıyorum Uzak doğu'nu en iyi müşterileri arasında Almanlar var. Sözünü ettiğimiz ülkelerden birine gittiğimizde orada her halde yoğun olarak Almanca hizmet de veriliyordur?

Evet! Bu konuda kimsenin kuşkusu olmasın. Almanya'dan giden tüm turlar için geçerli bu. Oradaki bizim rehberlerimizde hem Almanca'yı mükemmel konuşuyorlar, hem de belli bir Alman mantalitesiyle hizmet veriyorlar. Bu bakımdan Alman yolcularımız kendilerini emin ellerde görüyorlar.

 

 

 

 

 

 

False