GeriSeyahat Paris'te 'Ara Güler Sergisi' açıldı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Paris'te 'Ara Güler Sergisi' açıldı

Paris'te 'Ara Güler Sergisi' açıldı

Paris’te açılışı geçen hafta yapılan Ara Güler sergisindeydik. Sanat eleştirmeni, yazar Hasan Bülent Kahraman’ın sergi çerçevesinde verdiği Ara Güler konferansını fırsat bilip hem sergiyi gezdik hem de Kahraman ile Güler ve eseri üzerine konuştuk.

Paris’in prestijli sanat mahallesi Marais’de, mahallenin bir o kadar ünlü ve prestijli sanat galerisi Polka’da geçen hafta açılan Ara Güler sergisindeydik. Aslında sadece Paris’te görülecek bir sergi değil bu. Çeşitli ülke başkentlerinde Nisan 2020’ye kadar sürecek uluslararası bir etkinlik. Geçen ay Londra Saatchi Galeri’de düzenlenen ve medya tarafından ‘kentteki en iyi 10 etkinlik’ arasında gösterilen Ara Güler sergisi ile ilgili konferansı öncesi yaptığımız söyleşide sanat eleştirmeni, yazar Hasan Bülent Kahraman şöyle diyor: “Londra’daki sergide de bulundum. Müthişti! The Times, Independent, Gardien, hepsi oradaydı. Gösterilen ilgi karşısında hayret ettim. Demek ki burada hala çok canlı, devam eden bir şey.” Peki Londra ile Paris’teki fotoğraf seçkisi aynı mı? “Londra’daki sergide Güler’in daha çok İngiliz portreleri vardı. Paris’e gelince dünya ünlülerinin yanı sıra, Fransız ya da Fransa ile yakın ilişkili isimleri seçtik.”

Pariste Ara Güler Sergisi açıldı


Güler’in artık her biri efsaneleşmiş İstanbul ile ünlü portrelerinden oluşan fotoğrafları arasında ‘ustam’ diye andığı yakın arkadaşı Fransız fotoğrafçı Henri Cartier-Bresson, Fransız yönetmen Jean Renoir, oyuncu Brigitte Bardot, eserlerini Fransızca kaleme alan ünlü Romen yazar Eugene Ioenesco ile dünyadan ve bizden nice isim: Nazım Hikmet, Aşık Veysel, Fikret Mualla, Salvador Dali, Picasso...

Bu sergiyi Türkiye’de görmenin mümkün olup olmadığını sorduğumda Kahraman, İstanbul’daki Ara Güler Müzesi’ni hatırlatıyor. “İstanbul’da böyle bir sergiye gerek yok, artık müzesi var çünkü. Zaten bu uluslararası serginin organizasyonunda en büyük rolü müze oynuyor.” Müzedeki dev koleksiyondan ve henüz açılmamış bobinlerden söz ediyor Kahraman: “Güler arşivi nihai bir şekilde düzenlendiğinde bugüne kadar görmediğimiz birçok fotoğraf, portre çıkacak ortaya. Yani bu konuda daha öğreneceğimiz çok şey var.”

Pariste Ara Güler Sergisi açıldı


“Bir Ara Güler imajı yaratıp, sonuna kadar oynamıştır”

Ara Güler ile ilişkilerini soruyorum. “Benim çok iyi dostumdu. Garip bir adam, zor bir adam, agresif bir adam. Soruyorsunuz cevap vermiyor falan. Şairler yazdıkları şiirleri unutmazlar, fotoğrafçılar çektikleri fotoğrafı bilirler. Ama ona şunu çektin mi diye sorduğunuzda ya cevap vermezdi ya da artık o bile bilmiyordu.” Ara Güler’le ‘Sinan’ kitabı sayesinde, Kültür Bakanlığı’ndaki baş danışmanlık görevi sırasında 1992’de tanışan Kahraman, İstanbul’a taşındığı 1998’den 2018’deki kaybına kadar çok iyi dost olduklarını belirtiyor. Peki bir sanat eleştirmeni olarak yazdıklarına Güler’in tepkisi nasıldı? “Fotoğrafın sanat olmadığını düşünür; analitik, eleştirel, teorik yaklaşıma kulak asmazdı. Önemsenmeyi tabii ki ciddiye alırdı ama benim fotoğraf teorisi veya görsel kuram üstünden yaptığım açıklamalardan sıkılırdı. ‘Ben muhabirim, bunları siz nerede yazarsanız yazın’ derdi. Bu nadir gördüğüm bir şeydir. Tanıdığım sanatçılar arasında herkes işinin teorize edilmesini ister, merak eder, onun böyle bir özelliği hiç yoktu.”

Bir Ara Güler tahlili yaparsa bize... “Çok jestüel, ekspressif, hırçın bir insandı. Hayatını da öyle kazanmış. Ben bunu geçmişinden böyle getirdiği kanısında değilim. Tahmin ediyorum ki çocukluğunda daha sakin, daha sessizdi. Ama şunu düşünelim: 1950’lerdeyiz. Türkiye dünyada varken yok bir ülke ve siz bir fotoğrafçı olarak Time-Life’ın, Paris-Match’ın ve Der Stern dergilerinin Ortadoğu muhabirisiniz, Magnum Ajansı’nın fotoğrafçısısınız. ‘Master of Leica’ unvanını kazanmışsınız. Bunlar öyle yumuşakbaşlılıkla yapılabilecek şeyler değil. Amerikalı olursunuz, içinde bulunduğunuz toplum, ait olduğunuz kültür, birikim size birtakım kolaylıklar sağlar. Türkiye o zaman öyle bir ülke değil. Bütün bunları Ara Güler alnının teriyle ve o yırtıcılığıyla yapmıştır, bunu da sonuna kadar muhafaza etmiştir. Ben ona hep şunu söylerdim: ‘Baba sen aktör olarak bir tek kendini oynadın.’ Yani bir Ara Güler imajı, kişiliği yaratıp sonuna kadar oynamıştır..”

Pariste Ara Güler Sergisi açıldı



İstanbul’un gözü öldü mü?

Güler’in ölümü üzerine Fransız Liberation gazetesinin attığı başlıktan söz ediyorum: “İstanbul’un gözü öldü yazdılar. Sizce de bu fotoğraf türü devam etmeyecek mi? Oysa ki yeni teknoloji ve sosyal medya sayesinde çok ilginç fotoğrafların çekildiğini görüyoruz.” Kahraman’ın yanıtı net: “Hoşumuza giden fotoğrafların çıkması elbette mümkündür. Senede üç milyar fotoğrafın çekilmesi önemlidir ama bu, Ara Güler’in yaptığı gibi bilinçli fotoğrafçılık tarihi veya gerçeği içinde devam edecek bir durum veya üslup mudur, bunu söyleyemeyiz. Bir kere değişen unsurlar var. Güler’in fotoğrafları büyük ölçüde siyah beyaz ve analog makinelerle çekilmiş. Eğilim olarak bakınca da artık hümanist, gerçekçi yaklaşımın kaybolduğu kanaatindeyim. Bir kere evvela onun gibi fotoğrafın sanat olmadığı iddiasıyla başlayacak kişi. Halbuki şimdi herkes sanatçı olmak istiyor. Bu adam hayatı boyunca ben de sanatçıyım demedi. Bunlar bugünkü anlayışla, o günkü anlaşıyı ayıran şeyler.”

Pariste Ara Güler Sergisi açıldı



Belki de bu yüzden “Artık İstanbul fotoğrafı çekilmez” diyordu Güler... “Doğru. Bunu biraz da şunun için söylüyordu: Tam geçiş döneminin İstanbul’unu yakaladığı için, yani yıkılan İstanbul, göç, yoksulluk.. Böyle bir İstanbul yok artık. Niye İstanbul fotoğrafı çekmiyorsun diyenlere, ‘Fotoğrafçı tanıdığı veya tanık olduğu yeri çeker. Bende öyle bir şey kalmadı, yaşadığım İstanbul yok bugün’ diyordu. Bu o bakımdan, tamamlanmış bir dönemdir.”

Peki uluslararası Ara Güler sergisinin amacı ne? “Dünya ölçeğinde ve dünyaya tanıklık etmiş, dünyaya katkıda bulunmuş, çok büyük yayınlarla çalışmış bir insanı yeniden anlatmak. Sübjektif bir şey söyleyeyim: Paris’i var eden Henri Cartier-Bresson, Robert Doisneau gibi isimlerin fotoğraflarıdır. Şimdi sırada Ara Güler’in imal ve icat edeceği yeni dünyalar arayışı vardır. Bugünkü dünyanın yaşadıkları içinde Güler’in şiirselliğinin, lirizminin, büyük bir sükunet ve büyük bir yeniden düşünme oluşturacağı kanısındayım. Serginin en büyük amacı bu benim için.”

Paris’te 15 Haziran’a kadar sürecek serginin Nisan 2020’de tamamlanacak dünya gezisi Japonya (Kyoto), Amerika (New York), İtalya (Roma) ve Somali’de (Mogadişu) devam edecek. T.C. Cumhurbaşkanlığı tarafından düzenlenen ve Ara Güler Müzesi ile Arşiv ve Araştırma Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirilen serginin, gidilen ülkenin dilinde hazırlanan şık bir kataloğu da var.

Pariste Ara Güler Sergisi açıldı


Ara Güler’in Ermeni oluşu..

Hasan Bülent Kahraman’ın, Ara Güler’in Fransız fotoğrafçı Henri Cartier-Bresson ile ortak özellikleri ve arkadaşlıklarının altını çizerek başladığı; hem özel hem de profesyonel yaşamını fotoğrafları eşliğinde anlattığı; sanatsal teori ve tespitlerle desteklediği ilginç konferansın dinleyicisi Fransızlar olunca, Güler’in Ermeni asıllı oluşu konferans salonundaki sorular arasındaydı.  İşte o sorulardan biri ve Kahraman’ın yanıtı:

SORU - ‘İstanbul’un gözü’nün bir Ermeni olması benim için bir çelişki.. Türkiye’nin simgeleşmiş sanatçısı bir Ermeni yani?.

HBK - Güler ben Ermeniyim demiyordu, ama gizlemiyordu da.. Kendisine de sormuştum, kökeninizi nasıl tanımlıyorsunuz diye. Şöyle demişti: “İkimiz de Türkiye Cumhuriyeti içinde doğduk.” Bana göre benden daha Türk’tü. Çünkü ben Türkiye’nin en doğu şehrinde, Kars’ta doğdum. Oysa ki o İstanbul’da doğmuştu. ‘İstanbul Cumhuriyeti’ der, İstanbullu olmaktan gurur duyardı. Ben de çok gururluydum onun arkadaşı olmaktan.

(...) 1980’lerden itibaren fotoğraf çekmeyi bıraktı, geçimişindeki kadar çekmiyordu. Ama cenazesi, İstanbul’un tarihindeki en kalabalık cenazelerden biri oldu. Herkes onu Türkiye’nin en büyük insanlarından biri olarak görüyordu. Foto muhabiri imajını aşıp Türkiye’nin imajını yaratan biriydi. Siyasal olarak hep sol eğilimli oldu, bu nendenle yoksulların, işçilerin hayat şartlarıyla çok ilgiliydi...

False