Doğu Ekspresiyle Kars'a nasıl gidilir?

Şu sıra Interrail gruplarında en popüler gezi Doğu Ekspresiyle kars yolculuğu… Yalnız bile olsanız mutlaka bir gruba denk geliyorsunuz. İstanbul’dan Ankara’ya uçakla geldikten sonra Ankara’daki gardayım.

Şu sıralar Ankara garında ‘Başkentray Projesi’ çalışmaları olduğu için Doğu Ekspresi ırmaktan kalkıyor. Irmak’a sizi götüren otobüsler var.

Bu tren bileti ücretine dahil. Tren siz gelmeden kalkmıyor. Hatta fotoğraf çekmek için bolca vaktiniz oluyor. Eğer kahve ya da çay tiryakisiyseniz elektrikli bir su ısıtıcısı çok işinize yarayacaktır.

İki tane priz var ama neredeyse tavana monte edilmiş. Uzatma kablolu çoklu priz çok işinize yarar. Son iki vagonun biri kuşetli diğeri yataklı, geri kalan ise pulman şeklinde. Kuşetlide bir kişi 61 liraya seyahat edebiliyor. Bu Ankara-Kars ücreti...

Ara durakların fiyatı farklı. Yataklı da iki kişilik bilet alırsanız kişi başı 96 lira ödüyorsunuz. Kuşetlide ise kadın erkek karışık oturabiliyor. Yalnız gece uyumaya gelince kadınlar ve erkekleri ayırıyorlar. Çift olarak gidecekseniz yataklıyı tercih edeceksiniz ya da tüm kuşetliyi kapatacaksınız.

Tren oldukça sıcak. Size kapalı poşetlerde çarşaf yastık pike veriyorlar. Ütülü ve temiz. Kuşetlide yatağınızı siz hazırlıyorsunuz ama yataklıda görevliler hazırlıyor. Ben kuşetlide seyahat ettim

Yol boyunca manzaraların birinden girip diğerinden çıkarken internet ve telefon çoğu yerde çekmiyor. 24 saati trende geçireceğiniz için yanınıza kitap, oyun getirip müzik dinleyebilirsiniz. Gerçi yeni insanlarla tanışıp sohbet etmek manzaralara dalmaktan pek başka şeye zaman olmadı ve zaman nasıl geçti hiç anlamadım.

Personel güler yüzlü ve yardımcı. Kahvaltı edebileceğiniz ve yemek yiyebileceğiniz küçük bir restoranı var. Size küçük tüyo ne olur ne olmaz yanınıza yiyecek bir şeyler alın. Kahvaltı 10, yemek 15, çay ise 2 lira... Kompartıman görevlisi sizin nerede ineceğinizi biliyor ve sizi uyandırıyor. İçiniz rahat olsun. İnternette okuyup bir klasik haline gelen Erzurum’da trene cağ kebabı isteme ritüelini yerine getiriyoruz.

Fotoğraf: Ahmet Gül

Bence çok da şart değil. Yerinde yediklerim çok daha lezzetliydi ve sıcaktı. Karsa tam denilen saatte ulaştık. Sıfır rötar. Kalacağım yere ulaşmak için adres sormak için girdiğim markette ‘hocam’ diye karşılanıyorum. Boşuna “Hoca değilim!” diye diretmeyin benim gibi… Bölgede dışarıdan gelenlere hocam diye hitap ediyorlar.

Fotoğraf: Ahmet Gül

Neyse yerleştikten sonra Kars sokaklarına atıyorum kendimi... Eksi 25’lerde gezmek pek kolay olmasa da Rus mimarisinin hakim olduğu geniş tek yönlü sokaklarında buzların üstündeki dansım görülmeye değer. Gelir gelmez Kars Kalesi’ni kafelerini Rus binalarını geziveriyorum.

Kaleden şehrin manzarası çok güzel, ışıl ışıl... Ertesi gün tanıştığım insanlarla araç kiralamaya karar veriyoruz. Zira Çıldır Gölü’ne gitmek için toplu taşıma yok ve uzak…

Fotoğraf: Ahmet Gül

Aslında Ani Harabeleri’ne toplu taşıma varmış ama sadece köye kadar gidiyormuş. Araç kirası ve yakıtıyla birlikte 40 liraya Çıldırı ve Ani’yi gayet konforlu gezmiş olduk. Çıldır Gölü tamamen buz tutmuş durumda.

Masmavi gökyüzü, karşıda Allahuekber Dağları’nın heybetli yükselişi, uçsuz bucaksız bembeyaz bir düzlük…

Balıkçıların balık tutuşlarını izlemek istiyorsanız önceden haber vermeniz gerekiyor.

Atlı kızaklarla Çıldır üzerinde gezinti yapmak ise harika...

Fotoğraf: Ahmet Gül

Çıldır Gölü / Fotoğraf: Ahmet Gül

Çıldır Gölü / Fotoğraf: Ahmet Gül

Çıldır Gölü / Fotoğraf: Ahmet Gül

Ermenistan sınırında bulunan maden ocağında patlatılan dinamitlerden Ani Harabeleri gün geçtikçe bir parçasını kaybediyor. Bunu kasıtlı yaptıklarını söylüyorlar.

Fotoğraf: Ahmet Gül

Sarıkamış’ın pistleri çok güzel. Her klasmandan kayakçı için pistler mevcut. Kıyafetiniz varsa benim gibi sadece kayak için 30 lira ödemeniz gerekiyor.

Yalnız beş kayış için 25, sınırsız için 30 lira ödeyip manzaraların tadını çıkarabilirsiniz. Hafta içi olduğundan mıdır bilinmez ne telesiyej sırası bekledim, ne kalabalıklarla boğuştum.

Benim asıl amaçlarımdan bir tanesi İshakpaşa Sarayı’na gitmekti. Giderek azalan grupta tek başına kalıyorum ama tüm gidemezsin günübirlik yapamazsın diyenlere inat sabah yola çıkıyorum.

Buradan sonrası daha dikkatli okunmalı zira Kars’tan İshak Paşa’ya gidişi öğrenemedim ve kendim tecrübe etmek zorunda kaldım. Iğdır otobüsüyle önce Iğdır’a gidiyorum. 20 lira... Saat 08.00’de otobüs olduğunu bilmediğim için yarım saatle kaçırıp 10.00’dakine biniyorum.

Siz 08.00’dekine yetişin rahat rahat gezin. Camlar içerden buz tutuyor. Aracı ısıtmak mümkün değil. Resmen ağlıyoruz tüm otobüs. Tam ısındı derken jandarma aramasına denk geliyoruz. Yolculuğun bundan sonrasında devamlı aranıyoruz güvenlik noktalarından geçiyoruz. Iğdır 2,5 saat sürüyor.

Hemen indiğiniz yerden Doğubayazıt’a dolmuşlar kalkıyor. 10 lira... Koşarak biniyorum. Dolar dolmaz hareket ediyor. Yola çıktığımdan beri hava buz gibi, kapalı. Yolda sislerin içinden geçiyoruz ve sonra pırıl pırıl bir güneşe ulaşıyoruz. Donan ben bu sefer yanmaya başlıyorum. En yoğun arama Doğubayazıt’a girerken ki jandarma bölgesinde oluyor. Bir saati biraz geçe Doğubayazıt’tayım ve bingo…

İshakpaşa Sarayı Doğubayazıt’a 5 km. O kadar yakın olmasını beklemiyordum. Bir tarafta da Ağrı Dağı... Gözlerinize inanamayacağınız güzellikte, işlemeleriyle göz kamaştıran kocaman heybetiyle “Zamanında burada kimler yaşamış?” demekten kendinizi alamadığınız gizli bir cennet. 99 yıl sürmüş yapımı. Tarihin ilk kalorifer sistemli binası. Görüntüsü harika…

Akşam Kars’taki son günüm. Yöresel yemekleri günlerdir denedim. Çok güzel restoranlar var ama içlerinden ‘Hanımeli Restoran’ kendine has lezzetleriyle öne çıkıyor. Kars demek kaz demek. Her yerde 60 lira. Restoran sahibi Dilek’in değişik lezzetlerini, ananesinden öğrendiği ‘reyhane’sini içme şansına nail oluyorum.

Eşinin akordeon eşliğinde söylediği ‘Sarı Gelin’in orijinal halini dinleyip yorgunluk atıyorum. Belki fiyatları normalin bir tık üstü ama farklı ambiyansıyla değdiğini düşünüyorum. Sabah 08.00’de trene binip dönüş yoluna geçiyorum. Güzel müzikler, hoş sohbetler ve muhteşem manzaralar eşliğinde…