Başka türlü bir dünya: Datça

“Başka türlü bir şey benim istediğim, ne ağaca benzer ne de buluta benzer; burası gibi değil gideceğim memleket, denizi ayrı deniz, havası ayrı hava…” Bir ağustos gününde kavuştuğumuz ve yine bir ağustos gününde sonsuzluğa uğurlanan Can Yücel’in ‘Değişik’ şiiri Datça’nın özeti adeta. 18 yıldır Can Yücel’in hatırasını yaşatan Datça’ya bir beyaz yakalının gözünden bakmaya ne dersiniz? İşte size Datça gezi rehberi!

Yıllardır yaşadığı yeri ‘Mekanım Datça Olsun’ diyerek terk eden Can Yücel, “Ne harika yer burası! Nereden buldun bu Datça’yı?” sorusuna “Elimle koymuş gibi buldum.” cevabını veriyor.

Peki Datça’ya ulaşım gerçekten bu kadar kolay mı? Ege ile Akdeniz'in buluştuğu noktada bulunan Datça, buram buram huzur kokan yolları, insanları gibi sakin koyları ve düşleri yeşile boyayan doğasıyla tüm zorlukları unutturan bir yer.

Datça’ya nasıl gidilir?
Bir yüzü Akdeniz'e, bir yüzü ise Ege'ye bakan Datça’ya ulaşmanın birçok yolu var. Büyükşehirlerin şehirlerarası otobüs firmaları çeşitli saatlerde seferler düzenliyor.

Fotoğraf: Doruk Özşahin

Bu şekilde Datça’ya ulaşım 12 saat sürüyor. Havayolu ulaşımının seçecekler için ise iki alternatif mevcut. İlki Dalaman Havalimanı’ndan Marmaris’e oradan Datça’ya geçmek.

İkincisi ise Milas Bodrum Havaliman’ından Bodrum- Datça feribot seferlerini kullanmak. Biz ilk seçenekte karar kılıp üç vesait ile 3,5-4 saatte Datça’ya vardık.

Datça’ya diğer illerden ulaşmak meşakkatli olsa da yarımadaya vardıktan sonra yakındaki koyları ve köyleri ziyaret etmek sadece dakikalar sürüyor.

Adım hesabıyla ulaşabileceğiniz duraklardan saat başı minibüs ve otobüs kalkıyor. Gelelim Datça’da görebileceğiniz yerlere ve yapabileceklerinize…

Gündüz mavi ve yeşil elbisesiyle salınan Datça, gece ise bambaşka bir ışıltıyla ziyaretçilerine göz kırpıyor. Cumhuriyet Meydanı’na gelip denizi karşınıza aldığınızda hemen solunuzdaki plaj Kumluk Plajı, biraz ilerisinde Hastanealtı Plajı bulunuyor.

Gündüzleri bolca vakit geçireceğiniz bu plajlar berrak görüntüsüyle ruhu dinlendirirken; sokak müzisyenlerinin karşıladığı yürüyüş yolları, El Sanatları Çarşısı ve sahil boyu uzanan meyhaneler geceleri renklendiriyor.

Datça’ya adım atar atmaz her köşe başında rastlayacağınız begonviller, ışıltılar ve deniz kabuklarıyla süslenmiş meyhaneler de dikkat çekici.

Bu mekanların önünde sık sık fotoğraf kuyruğuna rastlamak mümkün. Öte yandan çarşamba ve cumartesi kurulan pazarlarda mevsim meyveleri ve sebzeleri alıcılarını bekliyor.

Sadece yerel üretici köylü teyze ve amcalarla dolu olan pazardan eliniz boş dönseniz de, sıcak Ege insanının sohbeti kalbinizi dolduracaktır.

Can Yücel ile Eski Datça
Merkeze sadece 3 km. uzaklıkta olan Eski Datça, yarımadanın en çok rağbet gören yerlerinden biri.

Sanat galerileri, hediyelik eşya dükkanlarının ve kafelerin göz alıcı dekorasyonları, Arnavut kaldırımı sokakları…

Tüm bu detaylar Eski Datça ziyaretçilerini büyülese de, buranın en önemli özelliği 1999 yılında aramızdan ayrılan Türk edebiyatının usta ismi Can Yücel’in anılarına ev sahipliği yapıyor olması…

Sadece ünlü şairin evi değil, isminin verildiği sokak ve en çok zaman geçirdiği Orhan’ın Yeri’ne de ilgi büyük. Biz de hem evinin önünde hem de yarım bıraktığı şarabın sergilendiği Orhan’ın Yeri’nde bolca fotoğraf çektik.

Eski Datça’da merkeze göre daha orijinal hediye seçenekleri bulunuyor. Boyanmış deniz taşlarından yapılan yüzükler, ceviz ağaçlarından magnetler, Datça çiçeklerinin kurutulduğu kolyeler… İster kendinize isterseniz de sevdiklerinize başka yerlerde bulamayacağınız hediyeler alabilirsiniz.

Ben seçimimi Datça özlemimi hafifleteceğini düşündüğüm deniz taşından yapılmış bir yüzükten yana kullandım.

Yeşile doyuran Reşadiye
Merkeze 5 km. uzaklıkta olan Reşadiye, maviden daha çok yeşilin baskın olduğu, kulağınıza yalnızca kuş seslerinin çalındığı bir yerleşim yeri.

Yunanistan'ın batı kıyısında bulunan ve ‘İgumeniça’ olarak da bilinen Reşadiye, tatil arasında daha sakin bir köşeye çekilmek isteyenlerin uğrak yerlerinden biri.

Bölgenin tek mekanı olan ve dağ eteklerini gören Rüzgar Kafe’de köy kahvaltısı yapabilir, kuş sesleri arasında kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

Meşhur Palamutbükü Koyu
Çıplak tepelerin yumuşak bir eğimle denize kavuştuğu, kumsal boyunca köy evlerinin, küçük pansiyon ve yazlık evlerin sıralandığı, organik ürünlerin satıldığı Palamutbükü, yarımadanın en meşhur koyu.

Datça ile özdeşlemiş olan badem ağaçlarının yoğun olduğu Palamutbükü sahilinde dondurma ve mısırdan daha çok badem satışı yapılıyor.

Oldukça iri olan bademlerin fiyatı gramına göre değişiklik gösteriyor. Öğle yemeğini bademle bile geçiştirebilir, denizde harcadığınız enerjiyi geri alabilirsiniz.

Merkeze 25 km. uzaklıkta bulunan Palamutbükü’ne saat başı kalkan otobüslerle ulaşabilirsiniz.

Okaliptus ağaçlarının cenneti Kargı
Datça Merkez ile arası 2,5 km. olan Kargı, okaliptus ağaçları ve yerden kaynayan suların oluşturduğu azmaklarla hafızalara kazınan bir yer.

Siz de benim gibi azmaklarda yüzen balıklar ve ördekleri seyrederken hayaller alemine dalabilirsiniz. Kargı, Palamutbükü ve merkeze göre daha küçük bir koya sahip, bu nedenle yer bulmak zorlaşabiliyor. Erken bir saatte veya hafta içerisinde gitmenizi öneririm.

Ne yemeli, nerede yemeli?
Datça denildiğinde ‘Üç B’den bahsetmemek olmaz. Datça’da mutlaka tadılması gerekenler arasında ‘Bal, badem, balık’ ilk sırada yer alıyor.

Bunlara ek olarak bademle ve bölgede çıkan otlarla yapılan pek çok yiyecek bulunuyor.

Benim favorilerim; kabak çiçeği dolması, ballı- bademli gözleme, bademli kahve, kaya koruğu turşusu, bademli kurabiye, yüzde 100 keçi sütü dondurma ve bademli kabak oldu.

Gitmeniz gereken mekanlar
Rüzgar Kafe:
İsmini bulunduğu bölgenin rüzgarlı olmasından alan bu şirin mekan, Reşadiye’nin tek kafesi… Sınırsız çay ve her şeyini sahibinin yaptığı mükemmel bir köy kahvaltısı var. Kişi başı kahvaltının fiyatı ise 25 TL.

Dutdibi Fish Mekan:
Datça Merkez’in kumsalı boyunca uzanan ışıltılı meyhanelerden bir tanesi. Pek çok meze seçeneği arasında seçim yapmak zor olsa da, “biraz cesaret” deyip en farklılarını seçtik: fesleğenli Girit ezme, bademli kabak, kabak çiçeği dolması ve soslu hamsi… Deniz kıyısındaki kaya yarıklarında ya da taşlı kumluk arazilerde yetiştiğini öğrendiğim kaya koruğu turşusunu muhakkak deneyin. Harikaydı…

Damak Tadım Pastanesi:
İskele Mahallesi’nin kurabiyeleri ve dondurmasıyla ünlü pastanesi. Ağızda dağılan bademli kurabiyelerini tatil dönüşünüzü bekleyen sevdiklerinize alarak onların kalbini de mest edebilirsiniz. Almadan önce hediyelik götüreceğinizi söylerseniz, sağlam bir şekilde paketliyorlar.

Orhan’ın Yeri:
Geniş tavanı, renkli mozaik camları, dut ağaçları ve otantik dekorasyonuyla ziyaretçilerini maziye götüren bir yer burası. Eski Datça’nın klasik buluşma yeri olan kahve, Can Yücel’in de hayattayken çok vakit geçirdiği mekan.

Eski Datça’da yapılan etkinliklerin birçoğuna ev sahipliği yapan Orhan’ın Kahvesi’nde Can Yücel’e ait ayrı bir bölüm bulunuyor. Bu bölümde ünlü şairin yarım bıraktığı şarap ve onun hatırasına verdikleri önemi gözler önüne seren detaylar yer alıyor. Doğal bitki çayları ve farklı gözlemeleri var. Ben daha gitmeden şöhretini duyduğum ballı- bademli gözleme ve bademli kahvesini çok sevdim.

Nerede kalınır?
Datça’da her bütçeye ve beklentiye uygun otel, apart veya pansiyon seçenekleri bulunuyor. Benim beklentim kalacağım yerin temiz, ulaşımının kolay ve bir mutfağının olmasıydı.

Uzun araştırmalar sonrasında hakkında olumlu yorumlar okuduğum ‘Taş Apart’tan gayet memnun kaldım ve sonunda “yine bir gün” diyerek ayrıldım.

Kalacağınız yeri ayarlarken öncelikler ve beklentiler listesi yaparsanız işiniz kolaylaşacaktır.