GeriSeyahat Disney'e ilham veren şatolar: Neuschwanstein ve Hohenschwangau
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Disney'e ilham veren şatolar: Neuschwanstein ve Hohenschwangau

Disney'e ilham veren şatolar: Neuschwanstein ve Hohenschwangau

Neuschwanstein ve Hohenschwangau Kaleleri Füssen‘e oldukça yakın Schwangau kasabasında yer alıyor. Günümüzde Füssen’den Würzburg’a uzanan Romantik Yol‘un önemli noktalarından biri olan bu iki kale 1800’lü yıllarda Bavyera Krallarının yaşadığı ve Avusturya sınırına yakın olması sebebiyle stratejik bir öneme sahipmiş. İşte bütün ihtişamları ile Neuschwanstein ve Hohenschwangau şatoları…

Öncelikle yazının kalanını rahat okuyabilmeniz için ismini nasıl okuyacağınızı yazayım: Neuschwanstein diye yazılıp yani Nöyşıvanştayn diye okunuyor. Disneye ilham veren şatolar: Neuschwanstein ve HohenschwangauBu kelimeyi duraksamadan söyleyebilmek için defalarca içimden tekrarladığımı itiraf etmeliyim. İsim problemini çözdüysek eğer şimdi kalenin tarihi, ulaşımı, ne kadar zaman ve para harcanır ve değer mi konularına değineceğim sırasıyla… Bu şatoların hikâyesi oldukça ilginç aslında, şu anki Hohenschwangau Kalesi (o zaman Scwanstein Kalesi olarak bilinirmiş) 1820 yılında Maximilian I tarafından gereksiz görülüp satılmış. Allahtan sülalede aklı başında biri varmış ki torun Maximilian (Maximilian II) 1832’de kaleyi geri almış ve yazlık şatosu olarak kullanmaya başlamış. Karısı Marie ve çocukları Ludwig II ile Otto I, bu kaleyi ve manzarasını çok severlermiş. Aradan yıllar geçmiş, 1864 yılında Maximilian II hakkın rahmetine kavuşmuş, tahta Ludwig II oturmuş. Krallığın getirdiği şımarıklıktan olsa gerek kendine ait başka bir kale yaptırmak istemiş ve 1869’da Neuschwanstein Kalesini yapımına başlanmış. Ama Ludwig II biraz savurganmış ve bu kaleyle birlikte Linderhof Kalesi ve Herrenschiemsee Kalelerini de yaptırmaya kalkınca “bizim kral delirdi, en iyisi biz bunu bir yere kapatalım” demişler ve adamı Starnbergersee yakınındaki Berg Kalesine hapsetmişler, adamcağız 1886 yılında yaptırdığı kalede yaşayamadan ölüp gitmiş.

Disneye ilham veren şatolar: Neuschwanstein ve Hohenschwangau

Açgözlülükle yaptırdığı kalede yaşayamadan ölen Ludwig II, fark etmeden sonraki yüzyılların en çok ilgi gören kalesini geride bırakmış. Allah ondan razı olsun diyor ve bu iki kaleye de nasıl gidebileceğinize geçiyorum:

Araba ile: Başlangıç noktanıza göre değişmekle birlikte Füssen’den kişisel aracınızla yaklaşık 10 dakikada varabilirsiniz. Münih’ten ise yaklaşık bir buçuk saat sonra Schwangau’da olabilirsiniz.

Otobüsle: Münih Merkez Otobüs Terminali’nden (München ZOB) kalkan ve Füssen’e giden otobüse binerseniz doğrudan Schwangau’da inebilirsiniz. Dönüşte de yine indiğiniz duraktan alan otobüsle yine Münih’e dönebilirsiniz. Ama tabii Flixbus‘un sitesinden biletinizi önceden almanız gerekiyor. Aşağıdaki örnekte de görebileceğiniz gibi sabah 9.15 otobüsüne binip 2 saat 40 dakika yolculuk sonrası Schwangau’da inip kaleleri gezebilir sonrasında 17.45’te Schwangau’dan geçen dönüş otobüsüne binerek akşam 20.30’da Münih’te olabilirsiniz ve toplamda 16 €’ya mal edebilirsiniz bu geziyi.

Disneye ilham veren şatolar: Neuschwanstein ve Hohenschwangau

Trenle: Münih Hauptbahnhof’tan DeutscheBahn’a binip Füssen Bahnhof‘ta inebilir sonrasında yine Füssen Bahnhof’tan kalkan 78 numaralı RVO-Bus’a binebilir ve 10 dakika sonra Schwangau’ya varabilirsiniz. Münih-Füssen arası aldığınız tren bileti bu otobüslerde de geçiyor, yani biletinizi saklayın.

Evet Schwangau’ya ulaştıktan sonra şimdi de kaleleri gezebilmek için bilet almamız gerekiyor. Normalde biletler için gideceğiniz günün iki gün öncesine kadar internetten rezervasyon yaptırabiliyorsunuz ama maalesef hafta sonları için internetten rezervasyon yapmak yoğunluktan dolayı pek mümkün olmayabiliyor. Hal böyle olunca geriye bilet satış noktasının önündeki uzun kuyrukta yaklaşık iki saat beklemek seçeneği kalıyor. Çünkü maalesef kaleler rehbersiz yani biletsiz gezilemiyor. Eğer kalelerin illa içine girmek gibi bir niyetiniz varsa mecburen bekleyeceksiniz. Ama üzgünüm sıra beklemenizde kaleyi gezebileceğiniz anlamına gelmiyor. Dedim ya kaleler ancak rehber eşliğinde (ya da audio guide ile) gezilebiliyor diye, her grup için yarımşar saatlik periyotlara bölmüşler ve siz iki saat kuyrukta beklerken tepenizdeki ekranlarda yavaş yavaş saatlerin dolduğunu ve şansınızın giderek azaldığını görüyorsunuz. Mesela ben yağmur ve kar altında tam iki saat kuyruk bekledim, sıra bana geldiğinde 15.40 için Hohenschwangau turu 18.00 için de Nueschwanstein turu müsaitti, dönüş otobüsüm 17.45'de olduğu için maalesef Neuscwanstein bileti almadım, sadece Hohenschwangau turu satın aldım ve onu gezebildim.

Disneye ilham veren şatolar: Neuschwanstein ve Hohenschwangau

Bileti de aldığımıza göre artık kaleleri gezebiliriz. Kalelere çıkmanız için çeşitli yürüyüş rotaları var, gerek kalabalığı takip ederek gerekse okları izleyerek kalelere çıkabilirsiniz ancak şimdiden söyleyeyim yürüyerek 40-45 dakika sürecek bir tırmanmadan söz ediyorum. Çünkü kaleler oldukça yüksekte ve çıkmak öyle kolay değil. Tabii bunun da çözümü var: 2,2 € vererek kalkan minibüse binip kaleye 5 dakikada çıkabilirsiniz ya da fayton benzeri atlı araçlarla sağa sola bakına bakına da çıkabilirsiniz. Aslında ben yürümeyi tercih ederdim, zira güzel bir ormanlık yolu takip ediyorsunuz ama dedim ya şansıma o gün delicesine yağmur ve yer yer lapa lapa kar yağıyordu, hal böyle olunca mecburen otobüsle çıktım.

Disneyland Paris’in şatosuna ilham veren Neuschwanstein Kalesi’nin o hepimizin gördüğü uzaktan çekilmiş fotoğrafını St. Marie Köprüsünden çekebiliyorsunuz. Köprü yakın zamana kadar tadilattaymış ama şu an açık. Fakat aynı anda üstündeki yüzlerce insan sebebiyle bana pek de güven vermedi. O yüzden beş dakika durup sonra hemen tekrardan karaya geri döndüm!

Disneye ilham veren şatolar: Neuschwanstein ve Hohenschwangau

Dediğim gibi maalesef Neuschwanstein’ın içini gezemedim bu yüzden size Ludwig II’nin zevkleri üzerine pek bir şey söyleyemeyeceğim ama babası Maximilian II’nin kalesi Hohenschwangau ile ilgili birkaç bir şey söyleyebilirim. Öncelikle kale içinde fotoğraf çekmek yasak ve bunun da ötesinde gezmesem de olurmuş. Evet, doğruya doğru! Zira 200 sene önce rahatsız mobilyalarla ve inanılmaz şaşaalı süslerle donatılmış odalar bana pek çekici gelmiyor. Sanatsal yönüm sıfıra yakın olduğu için olsa gerek “hmm güzelmiş” deyip deyip audio guide’da verilen bilgilerin yarısını dinlemeden geçtim açıkçası. Bir kere yaşadıkları yer çok konforsuz yahu! Bir koltuk var ayağın yere değmez, sateninden dolayı poponun üzerinde oturamazsın. Sandalyeler masalar yataklar da ha keza! Bir de o şato nasıl ısınıyordu asıl! Her odanın içinde ısınmayı sağlayan soba benzeri süslü bir şey vardı ama Almanya soğuğundan bahsediyoruz hem de 9856983 rakımdasın! Cidden donar insan orada. Gerçi kral da orayı yazlık olarak kullanıyormuş, bu yüzden olsa gerek…

Saatlerce beklediğim kuyruğa, durmadan yağan karla karışık yağmura ve zevksiz mobilyalara rağmen çok güzel bir gün geçirdim kalelerde. Baharda Romantik Rota tatili yapmak pek fena bir fikir değil bence, ne dersiniz?

Disneye ilham veren şatolar: Neuschwanstein ve Hohenschwangau

Fotoğraflar: Hamide TEKİN

False