Deniz benim için zor bir serüven
Gökyüzünde 473 km’yi görmüş, motor tepesinden inmeyen, sahnede bile rahat duramayan bir adamı yelkenli bir tekneye bindir, sonra da keyfini çıkarmasını bekle... Mümkün değil. Bize dinginlik veren deniz bile onu dizginlemeye yetmiyor. Hayko Cepkin’in deniz macerası, Motor Boat&Yachting dergisinde yer aldı.
* Bugünü nasıl özetlersin?
- Denizle şaka olmaz.
* Biraz korkutucu bir başlangıç olmadı mı?
- Ama öyle. Dünyadaki en ekstrem sporların başında dalgıçlık geliyor. Bence de en zoru. İkincisi de skydiving, o da bizimki. İkisiyle de uğraşıyorum. Skydiving profesyonel, dalış amatör olmak üzere. Paraşütte daha profesyonele doğru gidiyorum. Şunu artık biliyorum ki; deniz hata kabul etmez. Panik yapmamalısın. Dalışı baz alarak konuşuyorum ama deniz üstünde yapılan taka, tekne, yelken işlerinin de aynı derecede tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Havanın bozabilme ihtimaline göre büyük bir profesyonellik gerektiriyor. O yüzden denizle şaka olmaz.
* Çocuklukla ilgili bir korku olabilir mi bu?
- Ben çocukken atlamayı çok severdim denize. Öyle sakin sakin yüzemezdim. Kulağıma kaçırdığım suların sonrasında orta kulak iltihabına yol açması ve bayram dönemine denk gelip günlerce o acıyı çekmeme vesile olması da etkili olmuş olabilir. Ki böyle çok vaka yaşandı. O yüzden deniz benim için zor bir serüven. Herkes de her şeyden zevk almak zorunda değil, değil mi?
* Elbette ama korkunun nedenini anlamaya çalışıyorum. Sonuçta dalıyorsun, o dünyayı sevmesen girmezsin. Denizin üstünde senden güçlü bir şeyle baş ettiğini mi düşünüyorsun acaba?
- Evet. Biz buna “sana ait olmayan bir yerde var olabilme heyecanı” diyoruz. Gökyüzü de öyle, deniz de. Orada var olabilmek inanılmaz bir heyecan. Ama deniz, gökyüzüne göre daha yavaş bir heyecan.
* Bir yandan da seviyorsun anladığım kadarıyla.
- Çok keyif aldığımı söyleyebilirim. Deniz insana dinginlik veriyor. Kafanı boşaltıp görsellikten keyif alabiliyorsun ama ufak bir panikte başına çok büyük belalar açılabilir.
* Hep koşuşturan bir adamsın, sürat yapmayı seviyorsun. Denizdeki yavaşlık sana hoş gelmiyor olabilir mi?
- Evet, yaptığım tüm sporlarda sürat var. Denizde ise dinginlik var ve bu bazen hoşuma gidiyor. Ama bir yerden sonra “Ehhh yeter be” diyebilirim.
KAFAM ZATEN ARIZALI DEĞİŞKEN BİR RUHUM VAR
* Havada 473 km’yi gördüğünü söylemiştin. Bu sana ne hissettirdi?
- Kelimelerle anlatmak mümkün değil. İnanılmaz bir zevk.
* Bu bir gençlik heyecanı olabilir mi?
- Değil. Tam tersi yaşın geçse de kendini genç hissettiğin bir şey. Bedeninle yaptığın bir anlaşma gibi bence. “Ben sana iyi bakıyorum, sen de bana ona göre davran” gibi.
* Adrenalin ihtiyacını paraşütle karşılıyorsun. Sence bu ihtiyaç nereden geliyor? Neden sende var da bende yok mesela?
- En temel belirleyici şey ekonomi. Ne olursa olsun bu tür ekstrem sporlar hem zamanınızı hem de paranızı ayırmanız gereken bir iş. Ayrıca hayata ne için geldiğini bilmiyorsan ya da hayatı sadece A noktasından B noktasına gitmek olarak düşünüyorsan, hemen helalin olan kızla evlenip çoluk çocuğa karışıp ölümü bekleyeceksen, bunları yapmazsın. Ben öyle bir adam olmak istemiyorum. Bu kısıtlı zamanı iyi geçirmem gerekiyor diye düşünüyorum. Kafam zaten arızalı. Hiperaktifim ve değişken bir ruhum var. O yüzden beni kötüye yöneltecek bir şeye bulaşmak istemem.
HAVADA 29 KİŞİLİK REKOR
* 29 Ekim’de 29 amatör paraşütçü olarak bir rekora imza attınız. Bu fikir nerden çıktı?
- Amatör paraşütçü arkadaşlarımızla verdiğimiz bir karardı bu. Levent Gürcan, Rusya’da 60’lı bir rekor denemesine katılmıştı ve Türkiye’de de bunu yapmak istedi. Daha önce Türkiye’de 17 kişilik bir rekor vardı. Ama biz onu kırdık ve 29 kişi atlayıp bir yıldız oluşturduk havada. Çok zordu bu.
* Devamı gelecek mi?
- Evet. Hatta daha büyük hayallerimiz var artık. Askerler, Türk Hava Kurumu çalışanlarıyla ortak bir rekor kırmak istiyoruz. Öğrenciler için de bir hedef oldu. Daha hızlı ilerlemek istiyorlar artık. Paraşütçülük denen zıkkımı tanıtmak için her şeyi yapacağım.
KUDURUK ADAMIM PALETLE YÜZERİM
* Deniz altını biliyorsun. Üstü nasıldı bugün?
- Çok eğlendim. Berk Hoca da süperdi. Taka içi keyifli bir muhabbet oldu. Halatları çekmek, toplamak, yelkeni açmak filan... O uğraşmacalar çok keyifli. Ama karşında bir ada var, gitmek istiyorsun, bir türlü gidemiyorsun. Deniz mili yavaş bir mil. Beni delirtiyor. Ben denizde de paletle yüzüyorum mesela. Kuduruk bir adamım.
* Hep bir aksiyon olacak, değil mi?
- Olmasın mı... Sen beni kayıkta otur otur, düşünebiliyor musun? Ben çalışmayı seviyorum, oturmayı sevmiyorum. Oturursam anla ki bir problem var.
PİGMENTLERİM BİTMİŞ ARTIK YANAMIYORUM
* Tatilde neler yaparsın?
- Tatil mi? O da ne? Ben hiç tatil yapmadım.
* Hiç ara vermiyor musun?
- Gidip atlayış yapmak ya da dalış yapmak benim tatilim. Peynir gibiyim o yüzden. Bu yaz bir gün güneşe çıktım, fark ettim ki pigmentlerim bitmiş, yanamadım bile.
* Hayatını oranlarsan müzik kaçta kaçı, paraşüt kaçı?
- Yüzde yüz müzik. Paraşüt hobi. Bir zamanlar annemler “Bir mesleğin olsun, müzik de hobin olsun” derlerdi. Şimdi benim mesleğim müzik, hobim paraşüt.
KOMÜN YAŞAMLI BİR KAMP HAYATI HAYAL EDİYORUM
* Bir sürü insan bir yaştan sonra şehirden uzaklaşıp bir sahil kasabasına yerleşmek ister. Sende var mı böyle bir hayal?
- Evet bu ara düşünüyorum. Ama inziva gibi değil. İşlerimi yapıp sonra daha sakin bir yere dönebilmek istiyorum.
* Deniz kenarında bir yer mi?
- Yok, tsunami olur filan. Rutubetli de olur hem deniz kenarı. Şaka bir yana daha karacı olduğum için komün yaşamlı bir kamp hayatı hayal ediyorum. Yeşillikli bir sükunet alanı, rahat rahat kudurabileceğimiz bir yer. Ve elbette bolca hayvanlarla dolu.