Gülin AKÖZ
Son Güncelleme:
Asya Kaplanı olarak anılan aslanın şehri Singapur
Dünyanın yedi şehir-ülkesinden biri Singapur. 1820’de İngiliz himayesine girdiğinde sadece küçük balıkçı kasabalarından ibaretti; kısa zamanda önemli bir ticaret merkezi haline geldi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon işgaline uğramışsa da Japonlar savaşı kaybedince Birleşik Krallığa geri verildi. 1959’da bağımsızlığını kazanan Singapur 1965’te ayrı bir cumhuriyet oldu.
Şimdi Asya’nın dört kaplanından biri: Diğerleri Hong-Kong, Güney Kore, Tayvan. Asya Kaplanı olarak anılıyor ama Singapur aslanın ülkesi. Sankritçe’de "Aslan Şehir" anlamına gelen Singapur adını 11 ila 14. yüzyıl arasında aldığı tahmin ediliyor. Anakara dışında 50 kadar adacıktan oluşan Singapur toplam 648 kilometrekarecik! Kuzeyden güneye 22 kilometre. En uzun doğu-batı mesafesi ise 50 kilometre. Eh ne kadar ufak o kadar ferah ve refah. Çok güvenli olmakla övünen Singapur, her yıl nüfusundan daha fazla, 6.5 milyon turist çekiyor.
Singapur adeta bir maket şehir. Tüm caddeler ve binalar gerçek olamayacak kadar düzenli ve görkemli. Ağaçların dalları bile muntazam! Acaba tropik iklim nedeniyle ekvatorun hemen kuzeyindeki Singapur’da tropik yağmurlar yılın her gününde görülebiliyor, ortalama sıcaklık 27 derece, doğal olarak mı böyle diye soracak olursanız... Cevap hayır! Yeşilliğin sebebi iklim olabilir ama kısa süreli bile kalsanız elbet bir gün teker teker dalları budayarak ağaçlara şekil veren belediye görevlilerini görürsünüz!
GÖKDELEN ORMANI
Singapur’da şehir turuna çıkıyorum. Otobüs hareket ettiğinde şoför mahalinde kimseyi göremeyince şaşırıyorum. Yoksa burada şoförsüz giden araç yapmışlar da bizim haberimiz mi yok! Birazdan fark ediyorum ne kadar komik olduğumu. Singapur uzun yıllarca İngiliz himayesinde kaldığı için trafik soldan işliyor. Haliyle de şoför koltuğu sağda.
Singapur nehri modern ve kolonyal şehri birbirinden ayırıyor. Modern şehrin her tarafı Akmerkez kadar büyük alışveriş merkezleriyle dolu. Hepsinin cephesi egzotik Uzakdoğu motifleriyle süslü. Dünyanın en yüksek oteli olarak inşa edilen Westin Stamford Towers’da ışıl ışıl gökdelenlerle dolu Singapur manzarasını seyrederek içtiğiniz hafif alkollü meyveli yerel içkiniz ülkenin sembolü aslan heykelciğinin içinde geliyor. Sonra da bu heykel bardak size hediye ediliyor.
Singapur’un kurucusu olarak bilinen Sir Stamford Raffles’ın Victoria Tiyatrosu’nun önündeki heykeli koyu bronzdan. Raffles’ın Singapur’a ilk ayak bastığı yer olarak kabul edilen Kuzey Gemi Limanı’nın önünde duran aynı heykelin kopyası ise saf beyaz mermerden. Singapur Sanat Müzesi de eskiden Raffles Müzesi olarak biliniyordu. 1860’larda inşa edilen neoklasik İmparatorluk Sarayı günümüzde dükkanlar, restoranlar, sanat galerisi ve sergi sarayıyla bir kültür merkezi olarak hizmet ediyor.
Singapur Bilim Müzesi’nde çoğu bölüm interaktif. Deneylere ve sorulara katılarak geziyorsunuz müzeyi. Hayvanat bahçesinde de orangutanla kahvaltı edip şempanzeyle fotoğraf çektirebiliyor, file binebiliyorsunuz. Fillerin derisi pürüzlü ve çok sert, kafalarında ise kalın ve seyrek kılları var.
Misty Road, adı gibi sisli ve mistik bir yol. Koca tropik bitkiler, hafif fıskiyeler süslüyor yol kenarlarını. Hayvanat bahçesinin hemen yanında gece safarisi yapabileceğiniz bir park var. Jurong Kuş Parkı’nda ise dünyanın dört biryanından gelmiş 600 çeşit 8 bin kuş bulunmakta. Botanik Bahçesi’nde de dünyanın nadir orkidelerini görebilirsiniz.
TELEFERİKLE ADAYA
Singapur adalarının en büyükleri Tekong, Ubin ve Sentosa. Sentosa Adası’na (Barış ve Huzur adası) Faber Dağı’nı seyrederek teleferikle geçilebiliyor. Bu teleferiğe 6 Asyalı veya 4 Avrupalı binebiliyor. (Asyalılar biraz daha ufaklar ne de olsa!) Sentosa’da bir zamanlar Singapur’un güneyini koruyan toplar bulunuyor. Adada ayrıca mum müzesi ve tünellerle dolu bir akvaryum var. Akşam müzikal çeşme olarak adlandırdıkları ses ve ışık gösterisi, bir havuzun etrafında lazer ve su oyunları tam bir şölen. Ardından ada üstünden giden trene binebilir, değişiklik isteyenlerdenseniz anakaraya teleferik yerine gemiyle dönebilirsiniz.
Kusu Adası (Kaplumbağa Adası) adını, biri Malay biri Çinli iki gemi kazazedesini kurtarmak için kendini adaya çeviren büyük bir kaplumbağadan almış. Kusu aynı zamanda bir tapınak adası. Hicri takvimin 9. ayında 9 gün boyunca kutlanan Kusu Festivali’nde binlerce insan, özellikle kadınlar zenginlik, iyi bir koca, sağlıklı bebekler ve itaatkar çocuklar için Bereket Tanrısı’na dua etmeye geliyorlar.
Pulau Terkukor (Güvercin Adası) zamanında bu bölgede terör estiren korsanların savaş alanı. Pulau Ubin, Singapur’un 30 yıl öncesine açılan bir pencere. Pulau Brani ise Cesur Ada. Lazarus ve Kızkardeşler Adaları da snorkel ve dalış yapılacak birer tropik bir cennet.
ÜTOPİK BİR DÜNYA
Budizm’in dışında İslamiyet, Hinduizm ve Hıristiyanlık da yaygın Singapur’da. Miladi yılbaşı kutlansa da Çin yılbaşısı daha önemli bir yer tutuyor. Bu günde ev tanrılarına adaklar adanıyor, borçlar ödeniyor, yeni kıyafetler giyiliyor ve ziyafetler veriliyor. Yılbaşının ilk gününde tüm süpürgeler saklanıyor ki kimse yanlışlıkla yeni yılın iyi şansını süpürmesin. Makaslar ve mutfak bıçakları dahi ortadan kayboluyorlar, iyi şansın ipini kesmek için kullanılmasınlar diye. Şeker kamışları kapı önlerinde nöbet tutuyor kötü ruhların girmesini engellemek için. Sokaklarda aslan dansları yapılıyor. Bu kutlamanın kötü ruhları kovaladığına inanılan önemli üç simgesi: kırmızı renk, parlak ışık ve gürültü. Vesak gününde ise Buda’nın doğumu, aydınlanması ve nirvanaya ulaşması kutlanıyor: mumlar yakmış kalabalıklar geçit düzenliyor, evlerde kağıt kandiller yakılıyor. Depavali (Işık Festivali) Hindu ve Sihler için önemli bir gün. Işığın karanlığa galip gelmesini kutluyorlar. Tüm Singapur’da dükkanlar ve evlerin ışıklandırıldığı bu gün bir iyi niyet günü olarak kabul ediliyor. Ramazan kutlamalarına da sadece Müslümanlar değil tüm dinler katılıyor. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere, Singapur’da bu kadar farklı kültür ve inanç çatışmadan bir arada yaşıyor.
Sonuç olarak Singapur’u kısaca tanımlamak gerekirse, yeryüzünde ütopik bir dünya.
Singapur adeta bir maket şehir. Tüm caddeler ve binalar gerçek olamayacak kadar düzenli ve görkemli. Ağaçların dalları bile muntazam! Acaba tropik iklim nedeniyle ekvatorun hemen kuzeyindeki Singapur’da tropik yağmurlar yılın her gününde görülebiliyor, ortalama sıcaklık 27 derece, doğal olarak mı böyle diye soracak olursanız... Cevap hayır! Yeşilliğin sebebi iklim olabilir ama kısa süreli bile kalsanız elbet bir gün teker teker dalları budayarak ağaçlara şekil veren belediye görevlilerini görürsünüz!
GÖKDELEN ORMANI
Singapur’da şehir turuna çıkıyorum. Otobüs hareket ettiğinde şoför mahalinde kimseyi göremeyince şaşırıyorum. Yoksa burada şoförsüz giden araç yapmışlar da bizim haberimiz mi yok! Birazdan fark ediyorum ne kadar komik olduğumu. Singapur uzun yıllarca İngiliz himayesinde kaldığı için trafik soldan işliyor. Haliyle de şoför koltuğu sağda.
Singapur nehri modern ve kolonyal şehri birbirinden ayırıyor. Modern şehrin her tarafı Akmerkez kadar büyük alışveriş merkezleriyle dolu. Hepsinin cephesi egzotik Uzakdoğu motifleriyle süslü. Dünyanın en yüksek oteli olarak inşa edilen Westin Stamford Towers’da ışıl ışıl gökdelenlerle dolu Singapur manzarasını seyrederek içtiğiniz hafif alkollü meyveli yerel içkiniz ülkenin sembolü aslan heykelciğinin içinde geliyor. Sonra da bu heykel bardak size hediye ediliyor.
Singapur’un kurucusu olarak bilinen Sir Stamford Raffles’ın Victoria Tiyatrosu’nun önündeki heykeli koyu bronzdan. Raffles’ın Singapur’a ilk ayak bastığı yer olarak kabul edilen Kuzey Gemi Limanı’nın önünde duran aynı heykelin kopyası ise saf beyaz mermerden. Singapur Sanat Müzesi de eskiden Raffles Müzesi olarak biliniyordu. 1860’larda inşa edilen neoklasik İmparatorluk Sarayı günümüzde dükkanlar, restoranlar, sanat galerisi ve sergi sarayıyla bir kültür merkezi olarak hizmet ediyor.
Singapur Bilim Müzesi’nde çoğu bölüm interaktif. Deneylere ve sorulara katılarak geziyorsunuz müzeyi. Hayvanat bahçesinde de orangutanla kahvaltı edip şempanzeyle fotoğraf çektirebiliyor, file binebiliyorsunuz. Fillerin derisi pürüzlü ve çok sert, kafalarında ise kalın ve seyrek kılları var.
Misty Road, adı gibi sisli ve mistik bir yol. Koca tropik bitkiler, hafif fıskiyeler süslüyor yol kenarlarını. Hayvanat bahçesinin hemen yanında gece safarisi yapabileceğiniz bir park var. Jurong Kuş Parkı’nda ise dünyanın dört biryanından gelmiş 600 çeşit 8 bin kuş bulunmakta. Botanik Bahçesi’nde de dünyanın nadir orkidelerini görebilirsiniz.
TELEFERİKLE ADAYA
Singapur adalarının en büyükleri Tekong, Ubin ve Sentosa. Sentosa Adası’na (Barış ve Huzur adası) Faber Dağı’nı seyrederek teleferikle geçilebiliyor. Bu teleferiğe 6 Asyalı veya 4 Avrupalı binebiliyor. (Asyalılar biraz daha ufaklar ne de olsa!) Sentosa’da bir zamanlar Singapur’un güneyini koruyan toplar bulunuyor. Adada ayrıca mum müzesi ve tünellerle dolu bir akvaryum var. Akşam müzikal çeşme olarak adlandırdıkları ses ve ışık gösterisi, bir havuzun etrafında lazer ve su oyunları tam bir şölen. Ardından ada üstünden giden trene binebilir, değişiklik isteyenlerdenseniz anakaraya teleferik yerine gemiyle dönebilirsiniz.
Kusu Adası (Kaplumbağa Adası) adını, biri Malay biri Çinli iki gemi kazazedesini kurtarmak için kendini adaya çeviren büyük bir kaplumbağadan almış. Kusu aynı zamanda bir tapınak adası. Hicri takvimin 9. ayında 9 gün boyunca kutlanan Kusu Festivali’nde binlerce insan, özellikle kadınlar zenginlik, iyi bir koca, sağlıklı bebekler ve itaatkar çocuklar için Bereket Tanrısı’na dua etmeye geliyorlar.
Pulau Terkukor (Güvercin Adası) zamanında bu bölgede terör estiren korsanların savaş alanı. Pulau Ubin, Singapur’un 30 yıl öncesine açılan bir pencere. Pulau Brani ise Cesur Ada. Lazarus ve Kızkardeşler Adaları da snorkel ve dalış yapılacak birer tropik bir cennet.
ÜTOPİK BİR DÜNYA
Budizm’in dışında İslamiyet, Hinduizm ve Hıristiyanlık da yaygın Singapur’da. Miladi yılbaşı kutlansa da Çin yılbaşısı daha önemli bir yer tutuyor. Bu günde ev tanrılarına adaklar adanıyor, borçlar ödeniyor, yeni kıyafetler giyiliyor ve ziyafetler veriliyor. Yılbaşının ilk gününde tüm süpürgeler saklanıyor ki kimse yanlışlıkla yeni yılın iyi şansını süpürmesin. Makaslar ve mutfak bıçakları dahi ortadan kayboluyorlar, iyi şansın ipini kesmek için kullanılmasınlar diye. Şeker kamışları kapı önlerinde nöbet tutuyor kötü ruhların girmesini engellemek için. Sokaklarda aslan dansları yapılıyor. Bu kutlamanın kötü ruhları kovaladığına inanılan önemli üç simgesi: kırmızı renk, parlak ışık ve gürültü. Vesak gününde ise Buda’nın doğumu, aydınlanması ve nirvanaya ulaşması kutlanıyor: mumlar yakmış kalabalıklar geçit düzenliyor, evlerde kağıt kandiller yakılıyor. Depavali (Işık Festivali) Hindu ve Sihler için önemli bir gün. Işığın karanlığa galip gelmesini kutluyorlar. Tüm Singapur’da dükkanlar ve evlerin ışıklandırıldığı bu gün bir iyi niyet günü olarak kabul ediliyor. Ramazan kutlamalarına da sadece Müslümanlar değil tüm dinler katılıyor. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere, Singapur’da bu kadar farklı kültür ve inanç çatışmadan bir arada yaşıyor.
Sonuç olarak Singapur’u kısaca tanımlamak gerekirse, yeryüzünde ütopik bir dünya.