GeriSeyahat Hayvanseverlerin başkenti Assisi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Hayvanseverlerin başkenti Assisi

Hayvanseverlerin başkenti Assisi

Assisi, İtalya'nın Umbria bölgesinde küçük bir kent. Ülkenin en güzel ovalarından birisine hakim tepeye kurulmuş.

Yıldırım BÜKTEL
yildirimb@festtravel.com 
 
Tarihi 2 bin yıl öncesine uzanıyor, Roma döneminin tarihi yolları buradan geçermiş.

Tüm dünyanın gözlerini bu kente çevirmesine neden olan ise 800 yıl önce burada yaşayan bir din adamı. Fransiskenlik tarikatının kurucusu, dünyada hayvanseverliğin simgesi, isim gününde Dünya Hayvanları Koruma Günü’nü kutladığımız Aziz Francesco. Sayesinde bugün Assisi, Hıristiyanlar için önemli bir hac merkezi ve “Küçük Kudüs” olarak anılıyor.

Yüzyıllar boyu aynı duygu seline kapılarak tepedeki bazilikanın yolunu tutmuş hacılar. Kutsallıkla yoğrulan kente ulaşım sağlayan zorlu yolda tırmanırken, bacaklarının ağırlığı arttıkça bazilikaya ulaştıklarında günahlarının affedileceği inancı onları cesaretlendirmiş.

Fransisken tarikatının kurucusu Francesco burada doğmuş. Hali vakti yerinde tüccar bir babanın oğlu olarak hareketli bir gençlik yaşamış. Macera merakıyla katıldığı bir savaş sırasında esir düşünce, tutsak kaldığı zindanda dünyası değişmiş. Bambaşka bir insan olarak hapisten çıktıktan sonra babasının tüm karşı koymalarına rağmen zenginliğe sırt çevirerek kendisini Tanrı yolunda hizmet etmeye adamış. O dönem maddi çıkarlara yönelmekle eleştirdiği kiliseye sırt çevirerek yoksul bir dindarlığı savunmuş. Değer verdiği sıradan insanlara gerçek Tanrı sevgisini aşılamaya çalışırken onun dürüstlüğü ve içtenliğine inananlar onu adeta daha sağlığında azizleştirmiş. 1226’da ölümünün ardından gömüldüğü mezara koşuşan kalabalıklar Assisi’yi küçük bir Kudüs’e çevirmiş. Onun adını çocuklarına vermişler. Bugün İtalya’da en sık karşılaşacağınız isimlerden birisi Francesco’dur.

SİLUETİ 700 YILDIR DEĞİŞMEDİ

Francesco’nun mezarının üzerine kurulan altlı üstlü iki bazilika dönemin en önemli sanatçılarınca freskolarla bezenmiş. İsa Peygamberin yaşantısı ile Francesco’nun yaşantısının paralellikler arz edecek şekilde duvarlara işlenmesi o dönemde bu azize verilen değeri gösteriyor. O dönemin insanları onu adeta yeni bir İsa gibi karşılamış. Cimabue, Giotto’dan Simone Martini’ye sanatın büyük isimleri bu hoşgörü sembolü azizin mekanını bir sanat hazinesine dönüştürmüş. O gün için sanatta devrim sayılabilecek teknik ve ifadeler Giotto başta olmak üzere dönemin sanatçılarınca ilk olarak burada uygulanmış. Sanat mekanın kutsallığını perçinlemiş. Bazilika değerli bir müze gibi geziliyor.

700 yıldır silueti değişmeyen bir şehir Assisi. Kıskançlıkla korunan taş binaların arasındaki sokaklarda yürürken duyumsanan atmosfer geçmişle heyecan verici bir bağ kurulmasını sağlıyor. Bu mekanlarda yaşayan İtalyanlarda geleneklere ve kültür mirasına sahip çıkma duygusu son derece anlaşılır bir şey ve bir o kadar da imrendirici.

Yüzyıllar önce burada yaşayanların şehrin yönetimine katıldıkları, karar aldıkları binalar bugün de ayakta ve hâlâ aynı işlevi görüyor. Bu binaların pek çoğuna yüzyıllar önce yapılmış duvar resimlerinde rastlamak ne kadar güzel. Assisi sadece sanat tarihi değil, tarih bilinci dersi veren bir yer aynı zamanda.

KÜFELİK RAHİP HEYKELCİKLERİ

Şehrin merkezindeki dev kulenin ve taş binaların önünde hatıra pozları çektiren gelin ve damat bu tarihi dekor içinde olmaktan, buraya ait olmaktan ne kadar da gururlu. Yüzlerinden hemen anlaşılıyor. Meydana ve ana caddeye ulaşan yer yer merdivenlerden oluşan ara sokaklar taş binaların çiçeklendirilmiş cepheleriyle son derece göz alıcı. Bu sempatik sokaklarda dolaşırken insan kaybolmayı arzuluyor. Her bir köşe sürprizlerle dolu.

Şehrin tam ortasındaki meydandaki küçük kafelerden birisine oturup etrafı gözlemlemek ayrı bir keyif. İtalya’nın her tarafından gelen hacı grupları Aziz Francesco’nun izinde adım atmadık yer bırakmıyor. Bu arada yine aynı dönemde yaşamış ve Francesco’dan etkilenmiş olan Azize Chiara’nın mezarının bulunduğu kilise kutsal ziyaretin bir başka ayağını oluşturuyor.
Sokaklarda heyecanlı hacı kalabalıkları ile çuha benzeri bir örtüden oluşan sade kıyafetleri ile rahipler birbirine karışıyor. Cadde boyunca yayılan galeriler ve mağazalar ise dine dayalı bir ticaretten daha fazlasını ifade ediyor. Modern sanat anlayışıyla yapılmış heykel ve resimlerin sunulduğu vitrinler bu tarihi kentle çok etkileyici bir birliktelik oluşturuyor. Hediyelik biblo satan mağazalardaki şarap fıçısına sarılarak içki içerken küfelik olan din adamı gibi heykelcikler de bu denli kutsal bir şehirde bile hoşgürü ve mizaha yer olduğunun işareti.

TARİHİN İLK KUTSAL DOĞUM GÖSTERİSİ

Eğer yolunuz Assisi’ye aralık ayının sonlarına doğru düşerse şaşırtıcı bir diğer görüntü karşılar sizi. Bazilikanın önündeki tepe İsa peygamberin doğumunu anlatan bir kompozisyon oluşturan normal insan boyunda heykellerle bezenir. Burası Ortadoğu’nun Betlehem’ine dönüşür. Meryem Ana, Yusuf, bebek İsa, çobanlar, hayvanlar ve daha onlarca insan. Sevecen ve herkes gibi yaşamış olan bir İsa’yı bundan 8 yüzyıl önce insanlara anlatmak ve sevdirmek amacıyla ilk olarak “kreş” adı verilen bu düzenlemeyi Francesco burada yapmış. Onunla başlayan bu gelenek günümüzde Noel döneminde tüm Hıristiyanlık aleminde yaşatılıyor.

Doğum sahnesi düzenlemeleri sadece bazilika önünde olanla kalmıyor. Tüm Assisi’nin meydanları, sokakları bu kutsal doğumu anlatan düzenlemelere sahne oluyor. Meraklı kalabalıklar özellikle aralık ayında farklı bir görünüme bürünen Assisi’yi görmeye koşuyor.
Ortaçağ’da katolikliğin kurtarıcısı gibi görülen Francesco’nun yaşadığı Assisi kutsallığın yanısıra sanatla da işlenmiş bir şehir. Rönesans Floransası’na giden en önemli duraklardan birisi. Mistik olanla dünyevi olanın bir arada yaşadığı etkileyici bir yer.

BARIŞ GÖSTERİLERİNİN POPÜLER MEKANI

Son yıllarda İtalya’da yaygınlaşan barış amaçlı gösterilerin sık düzenlendiği yerlerden birisi Assisi. En önemli mesajlarından birisi “pace” yani barış olan Francesco’nun şehrini gökkuşağı renkleriyle bezeli bayraklarıyla barış gönüllülerinin doldurması şaşırtıcı olmuyor belki ama bu “Küçük Kudüs”te kilise yolunda orak-çekiçli bayraklarıyla gösterilere katılan komünistleri görmek biraz şaşırtıyor. Galiba Fellini’nin şöyle bir sözü vardı: ”İtalyanların yarısı katoliktir, diğer yarısıda katolik olmadığını zanneder”. Usta doğru söylemiş, diyesi geliyor insanın.
 

False