Zeynep Atikkan: Yıldız olmak

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

TÜRKİYE, Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun yıldızı olmuş. İsviçre dağlarında Klaus Schwab'ın her yıl düzenlediği bu global buluşmada Özal da böyle pırıl pırıl parlardı.

Turgut Özal, Davos Dünyası'nın duymak istediği ekonomik mesajları o rahat üslubuyla dillendirip Forum'u etkilerdi. Onunla birlikte Türkiye de yıldızlaşırdı. ‘‘Türkiye yıldız oldu’’ya inananlar ile inanmak isteyenlerin balıklama atladıkları bir fırsattı bu.

Şimdi Türkiye yeniden yıldızlaşmış Davos podyumunda.

Davos'tan ‘‘Türkiye parladı’’ haberi gelince nedense ülke rahatlıyor.

Hayat normalleşiyor.

Kış ortasında başlayan elektrik kesintisinin etkisi törpüleniyor.

Depremzedenin çadır kahrı unutuluyor.

İş dünyasının en küçük sıkıntıda bozulan o hassas ve narin dengesi düzeliyor.

Borsa zaten kulaklarını dört açmış bütün ‘‘Türkiye yıldız oldu’’ haberlerinin peşinde. Kendisi de yıldızlaşmak için ‘‘Türkiye yıldız oldu’’nun yolunu bekliyor. Zaten geçen yıl da Rus Borsası ile birlikte yıldız olmamış mıydı?

Başbakan Bülent Ecevit'in Davos'ta büyük ilgi görmesi, tabii ki şaşırtıcı değil.

Deneyimi ve dünya sorunlarına olan hákimiyetiyle kendisine yöneltilen soruları sakin bir üslupla yanıtladığı anlaşılıyor.

Bu arada Başbakan Ecevit, İsviçre'ye gitmeden önce Davos tarihinin en büyük ‘‘Türk yıldızı’’ Özal'ın 24 Ocak 1980'de aldığı ekonomik kararların ne kadar isabetli olduğunu açıklamayı ihmal etmiyor. (Daha düne kadar yerden yere vuruyordu!)

Ecevit hükümetinin geçenlerde açıkladığı IMF patentli kararlar da Davos'ta IMF'nin ikinci adamı Fischer tarafından takdir ediliyor. Böylece süreklilik sağlanmış oluyor vs.

* * *

İki günden beri dünya basınında Davos haberlerini tarıyorum. Türkiye'den başka Davos'ta yıldız olmuş ülke yok ortada.

Şimdi ‘‘ille de yıldız olmak’’ meselesine dönersek. Bunun bir patolojisi olmalı.

Bir uluslararası toplantıda bir devlet adamının ilgi görmesi yetmiyor. Mutlaka starlaşması gerekiyor.

Bir ülkenin kendi bölgesinde söz sahibi olması yetmiyor. İlle de star statüsüne yerleşmesine ihtiyaç duyuluyor.

Bu ruh halinde her sıfatın bir ‘‘en’’i var.

Büyük mutlaka ‘‘en’’ büyük. Amerika'da başarılı Türk doktoru mutlaka ‘‘en başarılı.’’

Bu ‘‘en’’ler ve sönmek bilmeyen ‘‘yıldızlar’’ epey çocuksu kaçmıyor mu?

Bakıyorum da gerçek başarılara, o dünyalarda ‘‘sadeliğin’’ zarafeti titizlikle korunuyor. Bugünün kurnaz pazarlamacılığın bütün taarruzlarına rağmen.

Şu yıldız işine dönersek.

Davos'un gerçekte tek bir starı var; o da düzenleyicisi İsviçreli Klaus Schwab. Dünya liderlerini ve büyük patronları her yıl toplamayı başarıyor. ‘‘Davos'a katıldım’’ etiketi hálá itibar görüyor. Ve de Schwab, ‘‘İki Almanya'nın birleşmesinden, Güney Afrika'daki çözüme ve Ortadoğu barış sürecine kadar bütün zor dosyaların çözümünde ilk adımın Davos'ta atıldığını’’ söylüyor. (International Herald Tribune, 25 Ocak 2000).

Kimse de itiraz etmiyor.

Buna yıldız denmez de ne denir?

Yazarın Tüm Yazıları