Yetti artık!

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Diyarbakır'daki 3 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi son haftaların özgürlük ve insan hakları kahramanı (!), büyük mücahit (!) Dino Frisullo cenaplarını ‘‘delillerin toplanmış olduğu’’ gerekçesiyle tahliye etmiş.

Duruşmayı izleyen İtalyanlar da bu karar üzerine coşku içinde birbirlerine sarılıp, başarılarını kutlamışlar.

Hemen belirtelim, ne mahkemenin kararını tartışacağız, ne de kendisini ‘‘Avrupa Topluluğu Gözlemcisi’’ diye takdim eden bu ‘‘anarşist tavırlı’’ yaratığın hapishanede kalması gerektiğini söyleyeceğiz.

Bizim derdimiz, ‘‘bağımsızlığımıza, onurumuza çok düşkün bir ulus olduğumuzu’’ iddia ederken gerçekten doğruyu mu söylüyoruz, onu irdelemekten ibaret.

Daha doğrusu... Onuruna gerçekten çok düşkün olduğuna bizim de içtenlikle inandığımız ulusumuzun bu temel değerine büyüklerimizin ihanet edip etmediklerini sorgulamak.

Bu Dino Frisullo isimli yaratık, ‘‘insan hakları’’ ve ‘‘barış’’ sevdalısı geçinen, kendi kafasındaki bir maceraperest grupla mart ayında Türkiye'ye gelir. Soluğu Diyarbakır'da alırlar ve 21 Mart günü yapılan yasa dışı bir nümayişe katılarak sözde nevruzu kutlarlar.

Maksat kutlamak değil, ‘‘Mazlum Kürtler'in koruyucusu (!)’’ havalarında maraza çıkarmak.

Nitekim bu ipsiz takımı, nümayişlerde fazla ileri gidince, polis diğer nümayişçilerle birlikte bunlardan üçünü yakalar. Sonra ikisini sınır dışı edip bu, elinde ölü bir PKK'lının resmi bulunan, aklınca PKK adına ‘‘Zafer’’ işareti yapan mahluku gözaltına alır.

Ve işte o zaman (tam da bunların istediği şekilde) kıyamet kopar. PKK'nın Avrupa'daki temsilcileri ile böyle bir fırsat kollayan öteki merkezler hemen ‘‘Türkiye'de yeni bir zulüm örneği!’’ diye basarlar yaygarayı. Derken İtalya'dan 31 gazeteci ile bu adamın kafadaşları Diyarbakır'a doluşurlar. Sonunda duruşma salonundan zafer avazeleriyle ayrılırlar.

Önce soralım: Burası doğru dürüst bir ülke mi, yoksa Dingo'nun ahırı mı?

Daha önce de Türkiye'ye gelip olaylara karışan, Roma'daki Türk Büyükelçiliği etrafında nümayiş yaptığı bilinen bu kışkırtıcı adamlara kim Türkiye'ye girme izni veriyor? Sınırlardaki görevlilerin bilgisayarında bu adamların ismi yok mu? İtalya'da en ufak bir olaya adı karışmış bir Türk'ü, o ülkeye sokarlar mı? Ne biçim bağımsız ve onurlu ülkeyiz biz?

Hadi girmesine göz yumdunuz... Öteki iki kişiyle birlikte neden bunu da kulağından tutup sınır dışı etmediniz de Türkiye aleyhine çuvalla propaganda yapılmasına yol açtınız? Siz bu kadarını da mı göremiyorsunuz?

Beş yıl önce de Cumhurbaşkanı Demirel, PKK'ya kuryelik yaparken yakalanıp 5 yıl hapse mahkûm edilen Stefan Waldberg adında bir Alman'ı sözde hastalığı nedeniyle affedip ülkesine gönderince, Waldberg uçaktan iner inmez Türkiye'ye ve Türkler'e en ağır hakaretlerde bulunmuştu.

Merak ediyoruz: Kendimize ahmak dedirtmekten ne zaman vazgeçeceğiz?













Yazarın Tüm Yazıları