Yetiş Ayşe ve merak ettikleriniz

Bugün iki yazı var. İlk yazıda sizlere biraz yetiş Ayşe’den bahsedeceğim daha sonra da aşağıda bana sorduğunuz cevap bekleyen, bir ara cevaplarım diye biriktirdiğim sorularınıza cevap vereceğim.

Haberin Devamı

Sorularınıza buradan cevap verecek olmamın sebebi sıklıkla aynı soruların gelmesi ve benim tek tek cevap yazamıyor olmam, yani mini bir röportaj anlayacağınız.
Haa bu arada bu hafta bana ne oldu bilmem ama kafamda yazacak çok şey birikti, bazen düşünür ya yazar “pof ne bulsam, yazsam” diye bu hafta bende tam tersi yani sıkı geçecek bu hafta kısmetse.

Şimdi gelelim hepinizin çok sevdiği yetiş Ayşe köşesine.
Neden bugün yetiş Ayşe’den bahsedesim geldi anlatayım;
Bir olay yaşadık geçenlerde.
Bir okur, elinde ihtiyaç sahiplerine verebileceği ayakkabıları ve giyecekleri olduğunu söyledi.
Yayınladım haliyle.
Bunun üzerine çok istek geldi, sonra okur ben onları başkasına verdim dedi.
Ben kudurdum, o okuru bulsam gırtlağına yapışırdım, o derece sinirlendim.
Şimdi efendim, ben bir gazeteci değilim, babası, amcası gazeteci olan çiçeği burnunda bir yazarım.
Yetiş Ayşe’yi hayata geçirme sebebim Kaf dağında değil gerçek insanların yani sizlerin arasında yaşıyor olmam.
Biliyorum, her evde yaşanan zorlukları, çaresizlikleri; her şeyi biliyorum.
Biliyorum bir genç kızın, bir genç adamın hayallerini.
Biliyorum çaresiz bir annenin hissettiklerini, çaresiz bir babanın dövünüp durmasını.
Biliyorum bir yaşlının yalnızlığını.
Hastalıkların yaşattıklarını, bir ilaç parasına muhtaç olmanın ne demek olduğunu.
Okumak için didinip harç parasını bile yatıramayan gençleri biliyorum.
İmkânsızlıktan gelinlik giyme ihtimali olmayanları biliyorum.
Odun alamayanları, bebeğine süt bulamayanları biliyorum.
Dayak yiyen kadının haykırışlarını, daha nicelerini; vaginusmustan tutun pedofiliye pek çok sorunu biliyorum.
Sizler de biliyorsunuz, bir sürü başka yazar da…
Ama ben susamıyorum, elimi uzatmazsam huzur bulamıyorum.
Haa sadece benim elim değil aslında uzanan, benim kadar, belki benden fazla sizlerin eli uzandı birçoğuna.
Bu yüzden çok sevdim sizi ya.
Bundan dostum, canım oldunuz her biriniz.
Neler yapmışız yetiş Ayşe’de beraberce?
Hasta üç bebek sağlığına kavuşmuş.
Kulaklık- işitme cihazı almışız iki tane.
Birçok genç kız sayenizde gelinlikle evlenmiş.
Kıyafet, ayakkabı ihtiyacı olan birçok insan giyecek sahibi olmuş.
Vaginusmus yaşayan iki kişiyi tedavi ettirmişiz.
Dayak yiyen bir kadını devlet korumasına vermişiz.
Hapishanede doğum yapan anneyi Sayın Bakan Selma Aliye Kavaf sayesinde hapishaneden çıkartıp suçsuzluğunu kanıtlamışız.
Yaklaşık elli evladımız burs sahibi olmuş.
Açta açıkta çatısı olmayan yerlerde yaşayan on altı aileyi sıcak yuvaya kavuşturmuşuz.
Bazı çocukları yuvalara yerleştirmişiz ücretsiz.
Pek çok gencin okul taksitinden tut servis parasına kadar ödenmiş.
Köylere kitap yollamışız, kütüphaneler kurmuşuz.
Yirmi kadar genci bilgisayar sahibi yapmışız.
Şikâyet nedeniyle evinden alınıp uyutulacak olan üç köpeği biraz da tehditle “yazarım ha” diyerek evlerine tekrar kavuşturmuşuz.
Psikologları devreye sokup birilerine derman olmuşuz.
Avukatımız Merve Gürcan para almadan gerek boşanacaklara gerek arkasından maddi dolaplar dönenlere yüreğini, hizmetini açmış.
Van’a koliler yollamışız Mng kargo bizden para almamış yetiş Ayşe’ye kıyak geçmiş.
Gerçekliklerini araştırıp kanıtladığımız, maddi ihtiyaç sahiplerine birleşip paralar yollamışız.
İki tacizciyi yakalatmışız.
Çeyizler hazırlamışız.
Mezuniyet elbiseleri yollamışız.
Ya işte böyle daha nice güzellikler olmuş bu köşede.
Ha bu köşede olanları tek başıma mı yapmışım, asla sadece belki bir kaçını ancak.
Gerisi hep sizin gibi kalbi büyük, yüreği sınırsız sevgi taşıyan, insan gibi insanlar sayesinde olmuş.
Bu köşe zaten artık benim olmaktan çıkmış, bizim olmuş, sizin olmuş. Mağdurum diyenlerin sesini duyurduğu serbest kürsü olmuş.
İyi ki de olmuş, keşke elimde bir imkân olsa hepinize tek tek sarılabilsem öpebilsem.
Bu nedenle tekrar başa dönüp şunu söyleyeceğim, sakın ola Yetiş Ayşe’ye bir şey yazarken bir şey vaat ederken iki kere düşünmeden yazmayın, yollamayın.
Bir ayakkabının hayaliyle üç gün uyumayan insanımız, dostumuz var.
Her şekilde sakinliğimi korurum ama yetiş Ayşe’de benim okurumu aldatanı, yalandan yazanı, insanları beklentiye sokup sonra ters köşe vuranı bulurum.
Valla da bulurum, billah da bulurum.
Yazarım da rezil de ederim.
Okur dostlarımla kimsenin oynamasına izin vermem.
Onlara gelecek zararın, üzüntünün kat be katını ne yapar, eder yaşatırım.
Yetiş Ayşe büyüyerek devam edecek el el sizlerle.
Hepinizi çok ama çok seviyorum.
Yalan olmaz bende valla çok seviyorum işte.

……..

Hadi gelin röportaja

Haberin Devamı

Havaya soktunuz beni kendimi bir an star falan zannettim.
Sorular geliyor sürü sepet.
Çoğu da birbirine benzer.
Bana neden bunları soruyorsunuz biliyorum, ünümden münümden değil sevdiğinizden, merak ettiğinizden. Eh, hadi o zaman başlayalım cevaplamaya.

Haberin Devamı

1) Ayşe sen hala eski kocana âşık mısın, bazı yazılarından sanki öyle gibi anlaşılıyor?
Valla değilim, billâh değilim.
Her şeye rağmen onu seviyorum, klasik olacak ama hem ilk erkeğim olduğu, hem onunla büyüdüğüm hem de çocuğumun babası olduğu için, inanın sadece o kadar.

2) Yazdıklarının hepsini yaşıyor olman mümkün gibi gözükmüyor, kurgu var mı yazılarında?
Çoğunu yaşıyorum çünkü ben bir arızayım.
Kurgu demeyelim de arada egzejere ediyorumdur belki.
Ayrıca kadına yaşı, memura maaşı, yazara da yazıları sorulmazmış.

3) Veli gerçek mi?
Veli gerçek ama bazen bütün Veliler toplanıyorlar, bu kadarını söyleyeyim, siz istediğiniz yere çekiverin.

4) Bu kadar sahici nasıl oluyorsun, sen niye bazıları gibi kendini satmıyorsun, oynamıyorsun?
Bilmediğim şeyi nasıl yapayım ki?
Zaten istemem de ben böyle mutlu mesudum ötesi bayar beni, kaçar giderim sonra.

Haberin Devamı

5) Niye seni hiç Okan’da, Beyaz’da ya da başka talk showlarda görmüyoruz?
Çağırmadılar da ondan.
Şaka bir yana gözden uzak yaşamayı seviyorum, ünlü olmak gibi bir derdim yok, olsaydı biliyorsunuz kolaydı.
Ama belki bir gün sadece Beyaz’a çıkarım, çünkü arkadaşım.

6) sen talk show yapsana, hatta yetiş Ayşe’yi televizyona taşısana.
Hayalim bu zaten, yetiş Ayşe’yi televizyona taşımadan, burada yaptıklarımızın bin katını orada yapmadan ölmeyeceğim ahdettim.
7) estetiğin var mı?
Var, burnum estetikli.
Geçen hafta da ilk beş botoksumu yedim.
Hayırlar ola.
Ha ama deseniz ki şimdiki aklın olsaydı burnunu yaptırır mıydın, asla!
Çok kişilikliydi çünkü çok havalıydı.
Şimdi sıradan bir tip oldum, sokağa çık, herkesin burnuyla benimki bir örnek.

Haberin Devamı

8) bir daha âşık olsan evlenip çocuk yapar mısın?
Wow ne cevap versem? Bir; evlenir miyim bilemem, evlenirsem adamın çocuğu yoksa çok ama çok isterse belki düşünebilirim ama düşünmem gereken diğer iki şey de on dokuz yaşında bir kızım olduğu ve benim de bir kırk birlik olduğum.
9) Baban Tekin Aral, amcan Oğuz Aral olmasaydı yine köşen olabilir miydi?
Babamın Tekin, amcamın Oğuz Aral olması bana sadece randevu almakta avantaj sağladı.
Ölmüş gitmişler, torpil peşinde olsaydım herhalde bunu onlar yaşarken kullanırdım.
Eh günde 250 civarı Ayşecik epostaları aldığımı da düşünürsek sanırım köşemi hak etmişim.
10) kendini çok normal bir kadın olarak görüyor musun?
Normal ne demek o kelimenin anlamını yedi yaşında unuttum, ben normal değilim ve bunu kabul ediyorum.
11) sit-com yazacakmışsın doğru mu?
Yazacağım, zaten beynimde yazmaya başladım, yoksa genlerimden gelen mizahi hale ayıp etmiş olmaz mıyım?
12)boyun kaç?
Kel alaka diyeceğim, ayıp olacak, boyum 1.74
13) yetiş Ayşe’ye tek başına nasıl yetişiyorsun?
Tek başıma yetiş Ayşe’yi yapabilmem mümkün değil, avukat dostum Merve Gürcan’la beraber kotarıyoruz.

………..

Kanında Hayat Var

Haberin Devamı

Aşağıdaki epostayı cam adam olarak tanıyıp sevdiğiniz
 Zekeriya Ünal’dan aldım. Olduğu gibi sizlerle paylaşma gereği duydum.


Ayşe abla merhaba,
Gizem Çınar isimli arkadaşımız 16 yaşında. Benim gibi Adanalı. Gizem üç ay önce doktora gidiyor bacaklarındaki, ayaklarındaki ağrılar sebebiyle.

Doktor teşhisi koyuyor; lösemi. Okulunu, arkadaşlarını, evini bırakıp Ankara'ya tedaviye gidiyor.
Gizem Adana'nın en başarılı, en öne çıkan okullarından Adana Anadolu Lisesi'nde okuyor. (Annem de aynı okuldan mezun)

Okulun; içinde çok sevdiğim abilerimin, ablalarımın bulunduğu kocaman bir mezunlar grubu var, bu grup sosyal medyada çok aktif. Ben de bu grubun fahri üyesiyim.

Haberi alınca okul ve mezunlar grubu hep birlikte bütün şehirde “Kanında Hayat Var” isimli bir kampanya başlattılar. Amaçları daha çok insanı bilinçlendirmek ve gönüllü donör (kemik iliği vericisi) sayısını arttırmak.

Kampanya Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlere de sıçramış durumda. Ayrıca Twitter'da #gizemicinilik şeklinde bir hashtag oluşturduk ve 30 Mart akşamı saat 20.00’de bu hashtag'i Trending Topic listesine birinci sıradan soktuk. Fakat ilerleyen saatlerde konuya ilginin dağılması ve başka gündemler yüzünden hashtag liste dışında kaldı.
Gizem'e kemik iliği nakli gerek. Uygun iliğin bulunması için de daha çok gönüllü verici gerek.

18-55 yaş arası, kronik-bulaşıcı bir hastalığı olmayan, düzenli ilaç kullanmayan, 50 kilonun üstünde ama aşırı şişman olmayan herkes kemik iliği verebilir.
Kemik iliği bağışlamak için: www.kokhucrebagisla.com adresine giriyoruz, "Gönüllü Verici Kaydı" bölümündeki onam formunu okuyup kabul ediyoruz, bilgi formunu dolduruyoruz.

Bir kayıt numarası, bir de adımıza aldığımız çıktıyla birlikte aşağıda yazdığım adreslerden birine gidip iki tüp kan veriyoruz. Verilen kan Ankara Üniversitesi Akraba Dışı Doku Bankası'na gönderiliyor ve testlerden geçiriliyor.

Kan Gizem'e veya başka herhangi bir lösemi hastasına uygunsa telefon ediliyor, "Bağışta bulunmak istiyor musunuz?" diye soruluyor. "Evet" deyip Ankara veya İstanbul'daki nakil merkezlerinden birinde iliğimizi veriyoruz.

İlik verme işlemi dikişsiz, operasyonsuz küçücük bir işlem. İliğini veren kişi 2-3 saat sonra tekrar evine dönebiliyor. 1-2 gün kalçada ufak bir ağrı hissedilebiliyor ama hepsi bu kadar.

Donör olmak için kan verilebilecek adresler:
İstanbul Çapa Tıp Fakültesi İlik Bankası: 0212 534 7500
Ankara İbni Sina Hastanesi İlik Bankası: 0312 508 2444
İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi: 0232 390 4029
Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi: 0242 249 6000
Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi: 0224 295 0000
Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
Konya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
Adana Aşkım Tüfekçi Çukurova Devlet Hastanesi (Salı-Çarşamba günleri 13.30- 16.00 arası A Blok’ta kan verilebiliyor.)

Yazarın Tüm Yazıları