Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Kadın Meme Dere

Sanal alem denen ve “acayip” kelimesinden başka bir kelime ile tanımlayamadığım alemde, harika bir insan tanıdım.

Haberin Devamı

Tanıdım derken, Instagram paylaşımlarını takip ederken, sanki yüz bin yıldır tanıyormuşum gibi hissettiğim, “Keşke daha önce tanısaymışım” dediğim veya “Tam da tanımak istediğim insan” gibi şeyler diyerek tanıdığım bir insan.
Nasıl mı tanıştım?
Hani Instagram bazen o sol alttaki merceğe tıkladığınızda bi dolu fotoğraf gösteriyor ya, işte orada bir fotoğrafını gördüm.
Yemyeşil toprağa oturmuş, gözlerinden hayat fışkıran bir halde doğuma hazırlanan bir kadın fotoğrafıydı.
Üzerinden hayat, bereket, ışık, hava, su, toprak, mutluluk, doğum sancısının o haz veren karman çorman duyguları fışkıran bir kadın fotoğrafı.
Kocaman karnı, boynuna doladığı kolyeleri...
Her şeyiyle hayatımda bu kadar etkilendiğim bir fotoğraf uzun zamandır görmemiştim.
Başladım takibe.
Sinek Sekiz’in yayıncısıymış.
Adı İrem Çağıl.
Her paylaştığı, kızı Kiraz hayatıma hayat katıyor.
Geçen günkü bir başka paylaşımı beni çok etkiledi. Bir dere fotoğrafının altına yazdıklarını olduğu gibi alıntılıyorum:
“Evvelki hafta Hürriyet gazetesinden arayıp ‘emzirme ve annelik’ konusunda birkaç soru göndermişlerdi. Yayınlandı mı takip edemedim; ama şöyle demiştim.
Çocuğunu besleyen bir anneyle, bütün vadiyi besleyen bir dere arasındaki bağlantıyı görmeliyiz öncelikle.
Yaşamı çoğaltanı kollayan ve kutsayan değil, sömüren ve baskılayan bir topluma dönüştüğümüz için, ülkemizde kadınlar da doğa da özgür değil.
Derelerin suyu, bulunduğu yerdeki tüm canlıları besleyeceği yerde devlet eliyle şirketlerin kullanımına veriliyor ve tek bir kişinin cebine girecek parayla satılıyor.
Devlet Doğa Ana’yı pazarlıyor.
İnsan anaları üzerinden de benzer bir ekonomi yürütülüyor. Bebeğini emzireceği memesini ‘erkek gözünden’ sakınmak zorunda bırakılan kadın, bunu mümkün kılamadığı için, zira ‘o göz’ her yerde, emzirmeyi bırakıp şirketlerin ürettiği hazır mamaları satın alıyor. Her iki durumda da beslenen şey sadece kapitalizm.
Aslında söylenecek tek bir şey var...
Kadın erkeğin cinsel objesi değildir.
Bozduğumuz her doğal süreçte kendi geleceğimizi yok ediyoruz.
Sorumluluk, şefkat, sevgi ve iyilikte hareket etmediğimiz her yaşamsal konu bize giderek daha fazla şiddet, yozlaşma ve yıkım olarak geri dönecektir. Bu yüzden memelere de derelere de özgürlük!”
Doğanın, toprağın, suyun, ağacın, arının sevdalısı olarak...
Bence de İrem, bence de!
Yonca
“memeli”

Haberin Devamı

Tekerler yere değince ayağa fırlayan Bey

Haberin Devamı

Sayın her halinden ve havasından iyi eğitimli, maddi gücü kuvvetliyMİŞ gibi görünen patron olduğunu varsaydığım Bey...
Uçağın tekerleri yere değer değmez ayağa kalkmak güvenli bir şey olsaydı, dünyanın tüm havayolları bu konuda her dilde uyarı yapmaz, herkes dilediği gibi ayakta takılır, hatta ayağa fırlayıp göbek bile atardı.
Can güvenliğiniz için size “uçak tamamen durmadan ve emniyet kemeri ışıkları sönmeden ayağa kalkmayınız” uyarısı yapılıyor.
Siz, yerinizden fırladığınızda, size bakan küçük çocuk da, bir başka insan da, bu önemli uyarıyı umursamıyor ve bu önemsemediğiniz davranış şekli hem sizin, hem herkesin can güvenliği konusundaki umursamazlığını pekiştiriyor.
Bu umursamazlığının ve sorumsuzluğun benim değerlerimde Soma sonucundan bir farkı yok. Lütfen, can güvenliği söz konusu olunca, kurallara uyun. Örnek olun. Uçak henüz durmadı!
Yonca
“cana değer”

Haberin Devamı


Yalıkavak Mevsimi

Henüz insan istilası başlamamıştı.
Kuş sesi hakimdi.
Yağmur çiseledi bi ara.
Toprak kokusunu çekince içime, bi fena oldum.
Ömrümün her saniyesini toprağa, bahçeme yakın geçireceğim günler çabuk gelsin. Gelsin çabuk.
Zeytinlerim coşmuş. Şaştım kaldım. Kasımda topladım her birini tek tek oysa.
Demek mutlular. Çok şükür.
“Sezon” dediğimiz şey başlamadan birkaç hatırlatma yapmak istedim.
Cam, plastik, kağıt atıkları için hala daha yaygın bir çevreci çalışma göremedim.
En büyük beklentim bu Yalıkavak’dan.
Çöp konusunda hepimize çok iş düşüyor.
Çöpünüzü azaltmaya özen gösterin.
Deli gibi çöp üreten, çöpünü düzgün atmayan insanlarız.
Sezon boyu çöp konteynırları yetmiyor, çöpler taşıyor.
Belki sayıları artmalı.
Torbaların ağzı sıkı bağlanmalı. Kendinizi sizin çöplerinizi toplayan o emektar insanların yerine koyun, bi düşünün.
Suyu dikkatli kullanın. Taş yıkama çılgınlığını bırakın.
Hala yollar çukur doluydu. Araba kullanırken dikkatli olun, sürat yapmayın.
Sabah yürüyüş yaparken “Günaydın” deyin. Kasmayın.
Elinizdeki şişe suyun dibindekini, yemekten kalkarken bardağınızda kalan suyu bi ağacın veya çiçeğin dibine dökün.
Su toprağa, köke kavuşsun. Bereket olsun.
Ağaç dikin, çiçek ekin. Manzara ağaçla zenginleşir.
İlaçlamadan uzak durun.
Sivrisinekler lavanta kokusu sevmez, pencere kenarlarına dikin, huzurla uyuyun.
Afiyetle yediğiniz o meyve, sebze için arılara sağlık deyin.
Başınızı göğe kaldırın ağaçlara, gökyüzüne bakın.
Öfkeyi atın denizlere.
Ufka bakıp hayal kurun.
Yonca
“yaz çocuğu”

Yazarın Tüm Yazıları