Ankara Kalesi’nden bir insanlık hikâyesi

Ceyhun Atuf Kansu, Cumhuriyet Dönemi şairlerimizdendir. Mesleği halk hekimliğidir, yani bir doktordur. Ülke sevgisini ve değerlerini yüreğinde taşıyan bir şairdir.

Haberin Devamı

Ankara Altındağ’da dönemin gecekondularının olduğu bölgelerde, sağlık ocaklarında uzun süre doktorluk yapmıştır. Gelin onun ‘Bir Kasaba Hekiminin Anıları’ isimli kitabından bir anısıyla Ankara’mıza bakalım:“İstanbul’da doğmama rağmen Ankara’yı daha çok severim, nedeni eski bir anımda gizlidir. Ankara’da kale semtini gezerken başıma gelen olay bana neden Ankara’yı sevdiğimi gösterdi...

Ankara Kalesi’nden bir insanlık hikâyesi

Ankara Kalesi’nden bir insanlık hikâyesi

Kalenin o dik yokuşunu çıkarken kendimi bir an iyi hissetmedim ve hiç bırakmadığım sigaram elimde kaldırıma oturdum kaldım. Epey yaşlı bir kadın yanıma yaklaştı ve yardıma ihtiyacım olup olmadığını sordu. Ben ‘yok’ desem de kötü olduğumu anlamış olmalı ki o yaşıyla koluma girdi ve beni taşır gibi hemen karşıdaki evinin önüne oturttu. Beni fakir ve yardıma ihtiyacı olan biri sanmıştı. Evden pişirdiği gözlemelerle bir bardakta çay ikram etti ve beni tanımamıştı. Bu da benim hoşuma gitti. Bana insan olduğum için değer veren bu yaşlı fakir kadının misafirperverliği beni çok mutlu etti. Çok daha duygulandıran şeyi akşam eve dönünce fark ettim. O fakir ve yaşlı kadın beni de fakir sanmış, paltomun cebine bir poşet içinde bir miktar para koymuştu. Bana acıdığını düşünmemem için de bunu bana söylemeden kapıya astığım paltomun cebine koymuştu... Bu olay bana İstanbul’da başıma gelen şu olayı hatırlattı; 1960 sonbaharında İstanbul Eminönü’nde etrafı izliyor, bir yandan da martılara simit atarak kendimi oyalıyorum. Etrafımda Türk ve Müslümanlardan çok papazlar, İngilizler, Almanlar görüyorum. Birden yanımda biri belirdi. Selam bile vermeden, asık bir surat, yüksek bir ses ve bozuk Türkçe’siyle, ‘Sen ne yapıyorsun be adam? Neden denizi kirletiyorsun?’ dedi... Martılarla olan bağıma karışmakla kalmıyor, denizi kirletmekle suçluyordu beni. Oysaki martılar suya düşmeden havada kapıyordu attıklarımı. Cevap vermedim... Yüzüme baktı baktı ve birden gülümsedi. Bana ‘Sizi tanıyorum, siz ünlü şair Atuf Bey’siniz. Bakın kitabınız yanımda’ diyerek bana övgüler yağdırdı... Beni az önce tanımadığı için azarlayan kadın, bana değil ünüme değer vermişti... İşte bu yüzden İstanbul’dan Ankara’ya yerleştim, orada yaşadım ve vasiyetimdir orada öleceğim... Ceyhun Atuf Kansu, 17 Mart 1978 tarihinde Ankara’da yaşama gözlerini yumdu ve Ankara’da toprağa verildi... Balgat Cevizlidere’de Ceyhun Atuf Kansu Caddesi’ni hepimiz biliriz. Bu caddeye de ismi verilen bu kıymetli, Ankara sevdalısı şairimizin mekânı cennet olsun..

Haberin Devamı

Ankara Kalesi’nden bir insanlık hikâyesi

ANKARA KALESİ

Gönlüm müdür dalgalanan,

Bu eski burçlarda böyle.

Bir sabah yelidir dolan

Kalbe vatan sevgisiyle.

Hatıp Çayı’na doğru bak

İner o kartal yuvası,

Coşkun masallara konak,

Güler Ankara Ovası.

Akşamları gizli gizli

Eski kahramanlar gezer.

Büyük ordular dizili,

Bayezıt Timur’u bekler.

Hatırlıyor kervanları

Uzak yıllara bakarken;

O,en eski zamanları,

Ordular yola çıkarken.

Ceyhun, Ankara’ya aşık,

Yarini bulur düşünde;

Gönlüme vurmuş bin ışık,

Kaleler uyur döşünde.

Haberin Devamı

(Ceyhun Atuf Kansu)

 

Yazarın Tüm Yazıları