Atatürk’ün Çankaya’sı futboldan konuşurdu

Döneminde radyodan maç nakli bile yoktu. Atatürk maçları o gazetelerin en fazla yarım sayfa ayırdığı spor haberlerinden takip ederdi. Milli maç ya da derbiler için de maça giden hizmetlilerini konuştururdu.

Haberin Devamı

Dün bütün yurtta rahmetle andığımız Atatürk’ün adı nerede geçse, akıllara çeşitli sorular gelir. En merak edilenlerinden biri de tuttuğu takıma dairdir. Benim için Fenerbahçeli olduğu kesin. Bunu kanıtlayan çok sayıda anekdot okudum.
Bunlardan birini hemen anlatayım. Akşam gazetesini kuran, dışişleri eski bakanlarından Necmettin Sadak ile bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisini birlikte izlerler. İstanbul’da oynanan maçı nasıl izleyecekler? Tabii ki telefondan.

***

Maç bayağı çekişmelidir. Necmettin Sadak sık sık içerideki çalışma odasından İstanbul’u arayıp, maç hakkında bilgi alır. Gelir rapor verir. “Maç bire birmiş paşam..”
Sıkı bir Galatasaray taraftarı olan Sadak’ın suratı maçın ikinci devresinde Fenerbahçe’nin 3-2 önde olduğu haberini alınca düşer. Maç neredeyse bitmek üzeredir. Atatürk fark eder ama üzerine gitmez.
Yarım saat sonra telefonla İstanbul’u aratan Atatürk, geldiğinde Necmettin Sadak’ın keyfini yerine getirecek şeyi söyler:
“Üzülme, bizimkiler bir gol yemiş. Maç üçe üç bitmiş.”

Haberin Devamı

TARİH ÜRETME MERAKI

Mustafa Kemal’in Fenerbahçe’ye olan merakı, işgâl döneminde İngiliz karmaları ile yaptığı maçlara kadar gider.
Yirmi dört saat hizmetinde olan uşağı Cemal Granda’ya göre “halkla ilgili olan her şeyi” çok severdi. Fenerbahçeyi’de kafasında böyle kategorize etmiş bir kere. Hiç değişmemiş.
On iki sene cumhurbaşkanlığı makamında oturan biri elbet diğerleri için de bir şeyler söyleyecekti. Nitekim söylemiş de.
Başkaları için de söylemiş. Ankara’nın taksi şoförleri ziyaretine gelmişler. Getirdikleri hatıra defterine “Şurası muhakkak ki Türk şoförleri en derin hislerin insanıdır..” gibisinden bir şey yazmış.
Alın bundan da tarih üretin.
“Atatürk gelecekte arabesk denen müzik türünün şoförler marifetiyle yayılacağını bilmişti..” deyin gitsin.
Futbol hakkında söyledikleri de böyledir. Bir cümleden tarih üretme merakındaki “Google Alimleri” söylediğine bakıp onu bir yerlere çekebilir. Ancak Atatürk’ün takım aidiyeti bence bellidir.

***

Osmanlı aydınlarının, yöneticilerinin spora merakı var. Öncesinde popüler olan güreşmiş. Sonraları futbol öne çıkınca ona takılmışlar.
Buna rağmen eli kalem tutan Osmanlı ve erken cumhuriyet dönemi aydınlarının kaleminden “futbola dair” tek satır okuyamazsın. Fenerbahçe için marş sözleri yazan Süleyman Nazif de dahil olmak üzere.
Bu oyunu “hafiflik” saydıkları için kitaplarına sokmayan, üzerine tek satır yazmayan aydınlarımız sayesinde “futbol geçmişimizin edebi yönü” eksik kalmıştır.

Haberin Devamı

KAVGAYI SEVMEZDİ

Atatürk hemen her maçı ya gazete haberlerinden izler ya da maçlara giden hizmetlilerinin ağzından dinlerdi. Cemal Granda bir Beşiktaşlı olarak Atatürk’ün birinciye gelen yorumcusudur.
İzinli olarak geldiği İstanbul’da Yunanistan’ın Apollo takımı ile Fenerbahçe’nin maçlarını seyreder. Taksim Kışlası’ndaki birinci maçta bizimkiler 1-0 öndeyken olay çıkar.
Bir pozisyonda Fenerli Fikret gol atmaya çalışırken kaleciden yumruk yer. Bunun üzerine sahaya dalan bir subay Apollo’nun kalecisini döver. Maç yarıda kalır. İki gün sonra tekrarlanan maçı Fener 2-0 kazanır.
Ankara’ya dönen uşağı maçı arkadaşlarına ballandırarak anlatırken, futboldan söz edildiğini duyan Atatürk yanlarına gelir. Granda’ya “Maçta olay çıkmış öyle mi?” diye sorar.
Cemal Granda da maçı ballandırarak anlatır. Çok şımartıldığını kendisi de kabul eden uşağı, işin sonunda Atatürk’ün keyfini kaçırmayı başarır.
“Öyle bir yendik ki Yunanlıları, senin Sakarya harbin kaç para eder paşam?”
Atatürk bu densizliği olay yapmaz, sessizce uzaklaşır. Uşak ve çevresindekiler bin pişman ama..

***

Haberin Devamı

Doktor Reşid Galib’in anlattığına göre bir keresinde aşka gelmiş, Fenerbahçe’ye 500 lira bağışlamış. Milletvekili maaşının 110 lira olduğu devirde büyük para.
En sevmediği şey de maçlarda olay çıkaran futbolcular. Keyfi o saniye sıfırlanıyormuş.
1928 senesinde Ruslarla yapığımız bir maç var. “Milli” statüsünde midir bilmem. Ankara’da muhafız alayının sahasında oynanmış. 2-0 galip başlamışız, İkinci yarı 2-2 olmuş ve son dakikada yediğimiz golle 2-3 geriye düşmüşüz.
Ata’nın en üzüldüğü maç da buymuş.
“Galip durumdayken yenilmek çok ağırıma gitti..” diye anlatmış hissiyatını. Geçmiş zaman olur ki...

Yazarın Tüm Yazıları