Hadise kahvaltı hazırlar mı?

Bazı kadınlar sever mutfak işlerini. Hem yapmaya hem paylaşmaya sevdalıdırlar çünkü. Bazıları sevmez. Zor gelir. Bazılarının da gerçekten yoğundur işleri güçleri, isteseler de vakit bulamaz. Hatta “Ben prensesim, prensesler kahvaltı hazırlamaz” diyenleri de duyup görmüşsünüzdür. Çok büyütmeye gerek yok bu mutfak işlerini. “Kadın dediğin mutfağın hâkimi olur, kadın dediğin kahvaltıyı her gün hazır etmelidir” diye bir anlayış kalmadı artık. O yüzden kızamayız kimseye kahvaltı hazırlamıyor diye. Ama tartışırız. Haydi kısaca bakalım bu son mevzuya.

Haberin Devamı

İddia o ya... Günlerden bir gün Hadise, eski eşi Mehmet Dinçerler’e kahvaltı hazırlamış.
Eski eş “Alışırım” deyince, Hadise celallenmiş ve “Sana her gün kahvaltı hazırlayamam, ben Hadise’yim” demiş...
Çok iyi cevap...
Peki ‘Hadise’ler kahvaltı hazırlar mı cidden?
Dışarıdaki hayatla ev hayatı birbirinden çok ayrıdır.
Dışarıda havalı izlenimi veren biri evinde tam tersi davranabilir.
Temizlik de yapar, yemek de yapar, evin tüm işleriyle de ilgilenir. Bu kimine göre bir terapidir hatta.
Ama böyle yaşayanların sayısı günümüzde çok az.
Sen güne normalde geç başlayan birine “kahvaltı hazırla” diye dayatamazsın. “Kalk haydi çay saatim geldi” diyemezsin.
Kaldı ki evlenirken zaten biliyordun nasıl bir hayatı olduğunu. Aksini bekleyemezsin.
Bu olayı Mehmet eşe dosta anlatıyormuş.
Bir erkeğin çaresizce serzenişidir bunlar...
Bana anlatılsa “Ee bu mu yani derdin” diye cevap veririm arkadaşıma.
“Bana büyük sorunlardan bahset, bu anlattığın dert mi milletin derdinin yanında” derim.
Yani özetle ‘Hadise’ler her gün kahvaltı hazırlamak zorunda değildir.
Arada bir hazırlarsa amenna...
Ayrıca neden her şeyi kadınlar yapmak zorunda?
Hani ortaklık?
Hani hayatı paylaşma?
Galiba evlilikle ilgili önceden söylenen her şey sadece laftan ibaret...
∆ “Sen benim eşim ol yeter.”
∆ “Sen at o imzayı, senden başka bir şey beklemiyorum.”
∆ “Evlenelim ayağına taş değdirmem” sözleri falan...
İçine girince anlıyorsun söylenen sözlerin fasa fiso olduğunu.

Yapışkanlık

Haberin Devamı

Bana göre biten bir ilişkiden sonra, özellikle erkeklerin davranışları çok ofsayt...
Biten ilişkinin olumsuz yanlarını anlatıp destek bulmaya çalışıyorlar.
Onu dinleyenler de hiç sormaz “E yok muydu iyi tarafları” diye...
Onlar da aldıkları gazla basarlar negatif enerjiyi.
Sonra bu sözler bir şekilde gidiyor eski sevgilinin kulağına.
Zaten bulanan mideleri biraz daha bulandırıyorsunuz. Yapmayın böyle şeyler.
Biten bir şey hakkında konuşmak, açık açık yapışkan eski sevgili tripleridir. Düşün yakasından ki düşsünler zihninizden.

Gelmeyin bu oyunlara

Eğer ki meslek olarak kendilerine astrolog medyum, astrolog kahin, astrolog falcı diyen varsa anlayın ki o kişilerde büyük sıkıntı var.
Dolandırıcılar açık açık. Medyumluk diye bir meslek yok çünkü.
Kendilerine medyum derlerse haklarında yasal işlem yapılacağı için astrologluk titrini koyuyorlar başa ve başlıyorlar milleti kandırmaya.
Siz çakalsanız da biz de az çok anlıyoruz bu işlerden.
Duygusal boşluk dönemlerinde -ki birkaç yıldır hepimiz boşluktayız- sömürülmeye açık oluyor insanlar.
Paralarını falan düşünmeden veriyorlar böyle tiplere.
Eminim kendilerine astrolog diyen bu tiplerin çoğu kaç burç olduğunu, burçların sıralamasını falan bile bilmiyordur.

Haberin Devamı

Yeni bir mekan

Bazı mekânlar büyülü oluyor.
Anlatmaya neresinden başlayacağınızı bilemiyorsunuz.
Benim için Tarihi Yarımada’da Cağaloğlu Hamamı’nın içinde bulunan Lokanta 1741 tam öyle bir yer işte.
İçeriye girdiğinizde farklı bir dünyayla karşılaşıyorsunuz.
Hani dilimizden düşürmediğimiz o Avrupa restoranları var ya...Dekorasyonundan masa düzenine, garsonların alakasından gelen yemeklere kadar her şey çok iyi...
1741 benim için Türkiye standardını yukarıya taşıyan bir yer.
Mekân yaz ve kış aylarına uygun menüler sunuyor müşterilerine.
Şef Durukan Özgen işini hakkını vererek yapıyor.
Mesela tadım menülerine zeytin çorbasıyla başlıyorlar.
Sonra orkinos ceviche, Çerkez tavuğu ve ısırgan otlu talaş böreği geliyor önünüze.
Bunların hemen ardından ağız tadını korumak ve yeni lezzetlerin tadını almanız için bir ‘sorbe’ getiriyorlar size.
Siz ferahladıktan sonra başlıyor diğer yemekler gelmeye.
Birçok seçenek var ama benim hafızama ‘uykuluk şiş’ ve ‘tereyağlı köy kuskusu’ kazındı.
Lokanta 1741, Michelin Rehberi tavsiye listesine girmişti.
Gidince anlıyorsunuz ki daha fazlasını hak ediyor.
Çünkü 300 senedir zeytin çekirdeklerinin yakılarak ısıtıldığı bir hamamın içinde, yani çok özel bir yerde konumlanmış.
Bu yüzden Türk mutfağının köklerine sadık kalarak hazırlıyorlar menülerini.
Gelenekselci ama yeniliklere de açıksanız favorileriniz arasına alın Lokanta 1741’i.
Ve özel bir günde özel bir kişiyle mutlaka deneyin.

Yazarın Tüm Yazıları