Ama Norveç’te...

Son günlerdeki soyadını alır mısın, soyadını verir misin tartışması sadece ülkemizde değil her ülkede yapılıyor. Ama benzer konularda sık sık gündeme gelen Norveç’te bile erkeklerin soyadını alan kadınların oranı çok fazla, İngiltere’de ise bu oran yüzde 85’lerde...

Haberin Devamı

Brooklyn Beckham, Türkiye gündemine bombayı bıraktı.
Adam eşinin soyadını aldı, derdi bize kaldı resmen.
Bizim magazin dünyasında bir soyadı furyası var son günlerde.
Yok soyadını verir misin, yok alır mısın?
Bir süre daha ünlü isimlere sorulacaktır bu soru.
Mesela geçen gün Esra Balamir’e sormuş magazinci arkadaşlar. O da fırsat bu fırsat “soyadımı taşımayacak adamla evlenmem’ cevabını vermiş.
Sen kafanın uyduğu, âşık olduğun birini bulacaksın ve soyadımı almıyor diye terk mi edeceksin?
Geçiniz bunları...
Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından en ileri ülkeler arasında yer alan hatta tarihsel ataerkilliğin daha az olduğu Norveç’te bile çoğu kadın eşlerinin soyadını almaya devam ediyor.
Neden Norveç örneğini verdim, çünkü her tartışmada masadan biri çıkıp ‘ama Norveç’e bak’ bıdı bıdısı yapıyor.
Buyurunuz Norveç’teki durum bu.
Bu soyad alıp verme tartışmasının toplumla falan alakası yok.
İngiltere’de oranlar daha çarpıcı...
Orada 18-30 arasındaki kadınların yüzde 85’i kocalarını soyadını alıyor.
Evet erkeğin soyadını almak ataerkil bir varsayım ama kadınların çoğu bu varsayımı desteklemekte ısrarcı...
Kaldı ki bir zararı da yok.
Herkes kendi soyadını kullanmaya devam etsin ya da kadın kendi soyadını koruyup formalite icabı erkeğin de soyadını taşısın.
Düzene çomak sokmayın da bu mevzu da böyle kapansın gitsin.

Haberin Devamı

‘Aman’ın hikâyesi

Geçen hafta Yaşar İpek, Sinan Akçıl imzalı yeni şarkısını çıkardı. Adı, ‘Aman.’
Şarkıdaki ‘aman’ boşvermişlik anlamında değil.
Zaten dinleyince anlıyorsunuz şarkının dert sahibi biri tarafından yazıldığını. Hatta biraz daha dikkatli dinlediğinizde ‘bir hikâyesi var’ bu şarkının diyorsunuz.
O hikâyenin kahramanı Burcu Kıratlı’ymış.
Ona olan kırgınlığı yazdırmış şarkıyı Sinan Akçıl’a.
Burcu’yla kavga edip ilişkilerini bitirme kararı aldıkları gün bir otele gidiyor Sinan Akçıl. Sonra çok yakın arkadaşı olan Yaşar İpek’i arayıp ‘kafam çok bozuk gelsene’ diyor.
Sonrası sabaha kadar sohbet, güneş doğana kadar dertleşme.
Akçıl olanı biteni Yaşar İpek’e anlatırken de bu sözleri yazıyor.
Sözler fazlasıyla manidar...
Otele yerleştiği için, ‘başka yerde mümkün değil uyumam’ diyor.
Yaşadıkları yüzünden, ‘her yerimde yaralar var’ diyor.
Sanırım eşiyle arasının bozulma nedenlerinden olan çocuk isteği yüzünden, ‘kaçıp giden gençliğim var’ diyor.
Yani derdi yaşayan sözleri yazmış, dinleyen ve fikir veren de şarkıyı seslendirmiş.
Ben Yaşar İpek’in sesinden dinlediğim ‘Aman’ı çok sevdim.
Şarkının hikayesine de hakim olduğu için, her satırı hakkını vererek seslendirmiş İpek.
Bu saatten sonra Yaşar İpek’in, Sinan ile olan işbirliğine de ara ara çıkardığı şarkılara da devam etmesi şart... Artık beklenti büyük.

Haberin Devamı

Kamu spotu olsun

Yüzyüzeyken Konuşuruz grubunun “Bodrum” şarkısında ‘yaramıyorsa içmeyeceksin başkan’ diye bir söz geçiyor.
Sanki Nejat İşler’e yazılmış o sözler.
Hiç yaramıyor ona alkol.
Hem kendini rezil ediyor.
Hem onu sevenleri üzüyor.
Kimsenin alkolüne, sarhoşluğuna karışacak değilim.
Bana ne!
Ama böylesine göz önünde olan insanların bu hale düşmesine de sessiz mi kalacağız?
Son hali çok can sıkıcıydı Nejat İşler’in. Mekan çıkışı yere düşüyor.
Kendisini çeken kameramanlara küfür ediyor. Taksiye binemiyor bindikten sonra inemiyor.
Kaldığı otele bir görevlinin yardımıyla girmeye çalışıyor fakat tabii ki giremiyor!
O sırada pantolonu iniyor.
Bir daha yere düşüyor, kafasını çarpıyor.
Of ki ne of.
Neresinden baksan kötü bir görüntü.
Bu görüntüler ‘kamu spotu’ olsa, “içerseniz işte bu hale gelirsiniz”, “böyle madara olursunuz” dense çoğu kişi alkolü bırakır.

Haberin Devamı

Peki kiralayan var mı?

Hafta başında ‘Bodrum’daki yazlıkların uçuk kira bedellerini’ yazdım.
Uçuk demek belki de az kalıyor, çünkü aylık kirası 2 milyon 400 bin lira olan villalar var şu anda Bodrum’da...
Akıllarda bir soru var şimdi, ‘Peki kiralayan var mı’ diye...
Yanıt evet.
Hatta emlak firmalarını ararsanız o villalardan ellerinde çok az kaldığını göreceksiniz. Bu ay bitmeden de hepsinin kiralandığını söyleyecekler size.
Bu sene 2 milyon 400 bin lira olan o villa, seneye 3 milyon 400 bin olacak.
Kısaca o villalara, o 90 metrekarelik kirası 500 bin lira olan dairelere bir aylığına veriliyor o paralar.

Kimse izlemez ki

Zeki Müren’e, Barış Manço’ya, Cem Karaca’ya, Kemal Sunal’a ‘keşke’ dedik. Keşke hayatları film olsa da seyretsek.
Genç kuşağın aklına bir kez daha kazınsa bu isimler dedik.Ama biz bunları dedikçe olmadık isimler çıkmaya başladı ortaya.
Sıkı durun...
Kurtuluş Kuş ile Burak Bulut’un hayatları film oluyormuş.
Kurtuluş Kuş, 1997 doğumlu yani 25 yaşında.
Burak Bulut ise 1990 doğumlu 32 yaşında.
Son bir senede duyduk isimlerini. İyi de işler yapıyorlar.
Aynı çizgide devam ettikleri sürece daha iyilerini de yapacakları belli.
Ama ne filmi arkadaşlar...
Bu fikirden hemen vazgeçmezseniz, mevcut kitlenizi de kaybedersiniz! Film zaten gişe fiyaskosuyla karşılaşır!
Size olan sempati antipatiklikle yer değiştirir!
O yüzden aman diyorum.

Yazarın Tüm Yazıları